ÇALAR SAAT

GEÇ

Gece eve geç geldi. Bütün gün boyunca uğraştığı insanlar yetmezmiş gibi bir de dosya işleri ile uğraştı. Yemek bile yemeye vakti olmamıştı. Gerçi birşey yemek istiyor muydu onu da bilmiyordu ya. Eve geldiğinde saat 01.00'ı geçmişti. Üstüne üstlük sabah erken kalkması gerekiyor. Bu yüzden babasından hatıra kalan çalar saati de kurup direk yatağa girdi. Saat çalmaya başladığında saat 03.00'dı ama saati sabah 07.00'a kurduğuna emindi. Yataktan zar zor kalkıp sesin nerden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Sonunda telefonu eline aldı ekranda "Mina" yazdığını görünce hemen açtı normalde bu saatte hiç aramazdı bu kız önemli birşey olmadığı sürece. Telefon konuşması biter bitmez üç dört dakikada hazırlanıp evden çıktı. Hiç bu kadar hızlı olmamıştı. Şubeye nasıl geldiği hakkında bir fikri yoktu ama yarım saatlik yolu on beş dakikada gelmeyi başarmıştı. Kapıdan içeri girdiğinde konunun çok önemli olduğu çok netti cinayet şubesinde ne kadar memur varsa hepsi birşeyler ile ilgileniyordu. Burası hiç bu kadar hareketli olmamıştı. Akın hemen Mina'yı buldu ve odaya geçtiler. Mina Başkomiser Akın'a kısaca konu hakkında bilgi verdi. Daha sonra Akın Mina'yı işinin başına gönderip önündeki dosyayı incelemeye başladı. İhbarı alan ve olay yerine ilk ulaşan ekibin raporu, ilk çekilen fotoğrafların falan olduğu bir dosya işte her zaman ki gibi. Dosyayı biraz inceledikten sonra masaya geri bıraktı. Dosyayı inceledikten biraz sonra Mina ile olay yerine gitmek için şubeden çıktı.
-Ne Olabilir ki her zaman ki gibi bir cinayet değil mi?
Diye sordu Akın.
-Gittiğimizde farkın ne olduğunu görürsünüz amirim görmeniz daha iyi olacaktır.
Bu cevabın ardından Akın arabayı sürmeye devam etti.

Geç kalmışlardı bir cinayeti engellemek için vahşice işlenmiş bir cinayeti engelleyememişlerdi.