Bölüm 2

9 0 0
                                        

Yine bir geçiş bölümü oldu. Ancak olaylar kendini göstermeye başladı. Ana hikayeye giriş yaptık denebilir. Hatalarım olduysa tekrar özür diliyorum. iyi okumalar.

Günümüzden devam...

Ah Elçin ah! Her zaman buluşmalara geç kalmak zorundasın sanki. Yarım saat önce buluşmamız lazım. Son buluşmamızda da aynısını yaptı. Yok neymiş treni kaçırmış, yok neymiş otobüsler çok dolu oluyormuş, yok neymiş hafta sonu taksi bulamıyormuş bahaneler bahaneler... Uyuşuğum demiyor da.  

Yok daha fazla dayanamayacağım ben siparişimi vereceğim. Garsona vazgeçilmez olan kestaneli pastamdan söyledim her zamanki içeceğimde karar değiştirerek bu sefer americano istedim. Kestaneli şeylere inanılmaz bir zaafım var. Eee bir Bursalı olarak olsun o kadar.

Siparişlerimle birlikte masama turuncu ufak bir şey de geldi. Bilin bakalım ne? Elçin! Ne büyük sürpriz (!)

"Hiç gelmeseydin tatlım?"

"Abartıyorsun Bade alt tarafı yarım saat geciktim ben bil."

"Biliyorum biliyorum lütfen bahanelerini sıralama."

"Offf yine mi kestaneli pasta bıkmadın mı şundan"

"Senden bıkmayan insanım ben pastadan mı bıkacağım? Neyse onu bunu boşver de neymiş konuşacağın önemli mesele onu söyle sen."

"Sarp. Sarpla kavga ettik. Bizi barıştırsan barıştırsan sen barıştırırsın Badem. Yap bir güzellik."

"Onca yolu sırf bunu duymak için gelmedim umarım."

"Aslında öyle oldu. Hem biraz dertleşiriz dedim, gelmişken alışveriş de yaparız tabii."

"İyi hallederim ben bir ara."

"Canımsın bee! Şey... Haber var mı?" 

"Elçin iyi misin daha şimdi haberi aldım nasıl Sarpla konuşup haber alabilirim?"

"Kızım saf mısın ya, onu demiyorum. Efe. Efe'den haber var mı? O günden sonra?" 

O gün... Keşkelerime eklenen müthiş (!) bir gün daha. Ergenliğimin en büyük darbesini yediğim zamanları başlatan o gün... Erkek arkadaşımla şiddetli kavgalar yaptığımız, benim canıma tak edip ayrılmaya karar verdiği sırada, ertesi gün bunu ona söylemeye karar verdiğim anda; neden o mesajı atarak hayatımı mahvetti ki sanki?

25 Nisan 2013

Efe Karaduman

"Hayatımdan giden her insana sormak istediğim o kadar çok soru var ki... Nereye, kime, nasıl, neden, "ne uğruna" gittin? Mutlu musun?

Kalbine bir şey oldu mu, duyguların öldü mü, hislerin yok oldu mu? İçinde bir yer, gösteremediğin ama fazlasıyla hissettiğin bir yer acıyor mu?

İstemeden de olsa özlüyor insan. Seninle dertleşmeyi özlüyorum açıkçası.

Bade Atakol

Yanlışın var Efe. Ben senden gitmedim; sen benden gittin, kaçtın. Zoru gördün ve kaçtın. Ne çözüm aradın ne de oturup düşündün sadece kaçtın.

Gidene sormak lazım mutlu musun diye. Yani bana değil sana sormak lazım. Mutlu musun Efe? O bahsettiğin acı var ya, tahmin edemeyeceğin kadar çok çektim ben o acıyı. İliklerime kadar acı doldum.

Güzel olan şeyler unutulmaz, özlenir. Bende seninle konuşup dertleşmeyi özlüyorum. Ama ikimizinde hayatında bunu unutturacak insanlar var. Biz birbirimizi anlıyorduk, sen beni çok iyi alıyordun.

VazgeçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin