Başlangıç

73 7 0
                                    

İlk olarak şunu söylemeliyim ki yazmak için fazlasıyla boş zamanım var. Özellikle geceleri. Herneyse uzatmadan yazmaya başlasam iyi olur. Keyifli okumalar.

"İşte gördüğün gibi, yine sabah oldu, yine insanlar ortaya çıktı ve yine ölemedim" dedi ve sigarasından son bi nefes alıp attı. Bunu yapmasını çok seviyordum. Yani sigarayı orta parmağının üst, baş parmağının alt tarafına alıp atmasını. Ben sigaranın izmariti ayrı, yanan son parçasının ayrı yere düşmesini izlerken o konuşmasına devam etmeye başladı. "Yani anlatmak istediğim şu, en zor geçen gecelerin ardından bile tekrardan sabah oluyor. Hiç birşey yokmuş gibi. Söylesene insanlar neden böylesine mutlu, bu kadar neşeli?" Derin bir nefes aldı, kafasını oturduğumuz kaldırımın arkasındaki duvara yasladı. Bense hala boş gözlerle ona bakıyordum. Tam konuşmak için ağzımı açtığım sırada, tekrardan konuşmaya başladı. Önce alaycı bir şekilde güldü, daha sonrasında cebinden paketi çıkarıp bir sigara daha yaktı ve ardından konuşmaya başladı. " Tahmin ettiğim gibi, bir cevabın yok. Nedense hiç birinizin bir cevabı olmadı. Ama benim var, şu yolda gördüğün insanlara bak hepsi mutlu, çünkü henüz diğerlerine yaşattıkları acıları kendileri yaşamadılar. Ve insanların duygularıyla oynayıp, canlarını acıttıklarında kendi canları yanmıyor. Zaten yansaydı, ya da üzülen taraf bir kezde olsa onlar olsaydı." durdu. Gözlerinin hafif hafif dolduğunu fark ediyordum. Olamaz. Burda olmaz. Elleri çoktan titremeye başlamış, gözlerinden yanaklarına bi kaç damla süzülmeye başlamıştı bile. Her saniye yüzünün rengi bi ton daha kızarıyor, elindeki sigaradan ölümüne çekiyordu her dumanı. Ve ardından, tam olarak burda olmaz dediğim şey oldu. Ayağa kalkıp, yarım kalan konuşmasını, bağırarak ağlayarak ve az önce gayet sakin bir şekilde kafasını yasladığı duvarı yumruklayarak devam etti. " Bir kerede onlar üzülen taraf olsaydı, hiç birinin bu gün burda işi yoktu!" Haklıydı, aylardır evden çıkmamasının üzerine, bugün onu kolundan tutup -neredeyse sürükleyerek- dışarı çıkaran bendim. Ve ona kalsa, daha aylarca evde yalnız başına oturur, ve hatta ömrünün geri kalan kısmını yalnız geçirebilirdi. Belkide büyük bir hata yapmıştım, onu sokağa çıkarmakla. Zaten insanları gördüğünde deliriyordu, bir de şimdi onlarca insan etrafında toplanmış ona birşeyler sorarken, sakin kalması imkânsızdı. Ve duyduğum o ses, benim tüm bunları düşünmeme engel olmuştu. Gözlerimi iyice açıp baktığımda, lavuğun teki onu iki kolundan tutmuş, hemen yanımızdaki arabaya yaslıyordu. Bunu görmemle içimdeki kinin nefretin hırsın ve sinirin tüm vücudumu kapladığını hissetmem bir oldu. İşte böyle, saniyeler içinde Ecrin yanımda, o siktimin herifi ise ağzı yüzü kan içinde yerdeydi. Bu manzara hoşuma gitti, ve o lavuk bundan daha fazlasını hak ediyordu diye geçirdim içimden. Ama şuan tek düşündüğüm şey, Ecrini daha fazla şey yaşanmadan burdan uzaklaştırmam gerektiğiydi. Böylece, ufacık elini sımsıkı tutup yürümeye başladım. Asıl olay şu ki, ona sırılsıklam aşık olduğumu, ben daha ona bakmaya kıyamazken o orospu çocuğunun Ecrini iki kolundan tutup arabaya sertçe yasladığında fark etmiştim. Bunlar beynimi kemirirken, Ecrinin o anki sinirinden, oldukça uzun tırnaklarının elime battığını hissettim. Bunu bilerek yapmıyordu. Ve ben, beni ölüme götüreceğini dahi bilsem, ellerini bırakmam. Tüm bunları bi kenara bırakıp, Ecrini eve götürdüm. Cebimden anahtarları çıkarıp kapıyı açtıgımda, henüz yeni yeni kendine gelmiş olmalıydı ki, bana boş boş baktı. İçeri girmekten korktuğunu o an fark ettim. Ne yani ona birşey yapacağımı mı sanıyordu?

▪ÖLÜ▪Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin