Yeni Bir Kızla Tanışıyorum

440 38 40
                                    

O akşam çok farklı bir rüya görmüştüm. Rüyamda babam ve yanında kendisi gibi iri yarı 3 adam daha vardı. Esir tutuluyor gibiydi. Bir konuşma sesi duydum ama bu ses duyduğum en güçlü sesti diyebilirim. O kadar derinden geliyordu ki sanki konuşunca yer sarsılıyordu. Kim olduğunu görebilmek için çok uğraştım fakat kıpırdayamıyordum. Koşup babama yardım etmeyi çok isterdim ama nafile ne yaptıysam boşunaydı. Babamın orda acı çektiğini biliyordum. Diğer adamlar kim tanımıyordum ama babamla önceden bir irtibatlarının olduğunu anlamak o kadar da zor değildi. Babamın yanındaki adamların bir tanesinin uzun turuncu bir sakalı ve parlak mavi gözleri vardı. Merida'ya çok benziyodu. Diğer adamın yüzü ise durumun ciddiyetini çok iyi bir şekilde yansıtıyordu. Diğerlerine göre daha yakışıklı bir adamdı saçları sarı gözleride maviydi ve daha fit bir vücuda sahipti. Sondaki adamın saçlarının beyazımsı sarımsı saçları vardı ama ayırt etmekte zorluk çekiyordum diğerlerinin aksine de yüzünü tam olarak göremiyordum. Anlamıyorum bağlı falan değillerdi ama neden saldırıya geçmiyorlardı? Gerçi babamları esir tutanı da göremiyordum.
"Ejderha Ruhu, nerde?" diye kükredi babamları esir tutan şey.
"Hahaha daha akıllanamadın mı? Öylesine büyük bir gücü üzerimizde taşıyacağımızı mı zannediyorsun?" Dedi yakışıklı sarışın adam.
Babam söze karıştı "Onu asla bulamazsın, bu zekayla. Bizi elde ettiğini sanıyorsun ama yanılıyorsun, seni bu hala biz getirmiştik, yok etmesini de biliriz."
"Hahahah!" Diye kükredi göremediğim babamları esir tutan tuhaf şey "Korkuyorsun, başına bir şey gelmesinden korkuyorsun. Ödün kopuyor ona bir zarar gelicek diye. Ah şu babalar." Anlamıyorum, neyden bahsediyor bunlar Ejderha Ruhu da ne? Bu şeyi neden yok etmiyolar? O sırada bir elin beni sarstığını hissettim yatağımın başucunda annem duruyordu
"Tatlım iyimisin?"
"B-ben iyiyim evet sadece bir rüya gördüm."
"O zaman elini yüzünü yıka da gel tatlım."
O sabah kendimi çok boş hissettim. Çünkü beni uyandıran o günaydın sözcüğü ya da adımı ritmik halde söyleyen kız yoktu artık balkonda. Saate baktığımda o kadar da erken değildi sabah dediğim öğlen olmuştu çoktan. Günaydın deseydi yine sinirlenicektim ama böyle olunca da ne biliyim ya. Bir de gördüğüm rüyanın etkisinden çıkamamıştım. Tam da kızla kavga edicek zamanı buldum anlatırdım ona şimdi rüya yorumlama da iyi olduğunu söylemişti. Hiçbir şey olmamış gibi aşağıya indim ve annemle kahvaltı ettik. Annem her ne kadar belli etmese de bende bir tuhaflık olduğunu sezmişti.
"Hadi anlat bakalım ne oldu?"
"Anne ben babamı çok özlüyorum. Rüyalarıma girmeye başlıyo ve hep başı dertte oluyo." Bunu dediğim anda annem çatalı elinden düşürecek gibi oldu, rengi kaçtı ve sonra bir şey olmamış gibi yemeğine devam etti
" Peki nasıl bir haldeydi baban çok mu kötüydü?"
"Hayır kendisi gibi 3 adam daha vardı yanında."
"Oh çok şükür ulaşmış demek." Diye mırıldandı annem.
"Neye?"
"Boşver tatlım henüz seni ilgilendirmiyo baban iyi sen merak etme en kısa zamanda geri dönücek. Umarım." Bu neydi şimdi ne demek henüz. Ortada çok büyük şeyler dönüyordu ve benim hiç birinden haberim yoktu.
"Anne Ejderha Ruhu ne?"
"Ah Hıçkıdık. Zamanı gelince öğreniceksin sana ancak çok güçlü olduğunu söyleyebilirim. Onu kendi içinde bulacaksın. Her şeyin bir zamanı var ama şimdi kahvaltı zamanı." Bana bilmece gibi konuşmalarından nefret ediyorum. Yapacak bir şey yok soruların cevaplarını da alamıyorum. Kahvaltıdan sonra annemin apar topar birine telefon ettiğini gördüm ama ilgilenmedim nasıl olsa anlatmayacaktı, anlamayacaktım. Çaresiz bir şekilde sitenin arka tarafına doğru yürüdüm.
"Merida?" Bir kaç kez seslendim ama dışarı çıkan olmadı. Bana cevap vereceğini düşünmek büyük aptallıktı.
"Hey ben... aaa...özür dilerim." Hala cevap veren olmadı. Evde olduklarından emindim annesinin arabası evin önünde duruyordu. Artık umudu kaybettim ve yürümeye başladım. Ne sanıyordum ki o kadar hayal kırıklığına karşın tek bir özür ne kadar etkili olabilirdi ki?
"Hey Hıçkıdık." Dedi arkamdan bir ses "Geldin demek." Bir anda arkamı döndüm. O balkondaydı.
"Bekle aşağıya geliyorum." Dedi. Bende yünümü tekrar onların evine çevirdim ve yürümeye başladım. Kapıyı açtı ve beni içeri davet etti. Girmek konusunda tereddüt ettim ama başka çarem yoktu konuşmam lazımdı. İçerisi dağınıktı heryerde oyuncaklar kıyafetler vardı.
"Hala bunlarla mı oynuyorsun?"
"Ha?" Dedi şaşırarak. "Onlar benim değil küçük üçüz kardeşlerimin."
"Sorun değil bende oynuyorum. Bir ejderha koleksiyonum var aklına gelebilecek her türden ejderha."
"Vay be. Bu güzel olmalı."
"Daha önce hiç ejderha oyuncağın olmadı demi?"
"Hayır." Dedi sıkılmış bir ifadeyle
"Geçen gün söylediğim o sözler. Ben gerçekten üzgünüm Merida bir anda boşluğuma denk geldi."
"Bir anda boşluğuna denk geldi evet. Seni anlıyorum."
"Ne!?"
"Evet seni anlıyorum." Ne demekti şimdi bu? Ciddiye almadığını hala küs olduğunu sanıyordum ama...
"Nasıl yani?"
"Öncesinde sinirliydin. Babana. Asıl kişi ben değildim. Enerjini atacak birini arıyordun ve bu talihsiz de ben oldum."
Ben bir kez olsun Merida'nın yanında baba dememişken o nasıl olurda ona sinirli olduğumu anladı?
"Haklısın. O bizi terketti. Ama bu gün gördüğüm rüya inandıklarımın tam tersini gösterdi. Peki ya senin baban? Sende ondan hiç bahsetmedin."
"İnan bana baban sizi terketmedi o sizi korumaya gitti."
"Nerden biliyorsun?"
"Çünkü benim babam da şuan aynısını yapıyor." Ben ne diyeceğimi bilemedim bir an.
"Merida? Babalarımız bizi neyden koruyor?"
"Gerçekten mi bilmiyor musun yani? Bak Hıçkıdık yıllar yıllar önce benim babam ve senin baban ve diğer iki krallığın reisi eski çağ cadılarına karşı Ejderha Ruhunu geri almak için bir savaşa katılmış. Savaş sonucunda  eski çağ cadılarını yenmeyi başarmışlardır ve Ejderha Ruhu'nu geri almışlardır. Bu dört büyük reis Büyük Tetra Çemberinde bir taplantı yapar ve Ejderha Ruhu'nu güvede tutmak için onu bir kahramanın kanına işlerler fakat bu kahraman kim henüz bilinmiyor. Bu kahraman her kimse eski çağ cadıları için birer tehdit çünkü onları tamamen yok edecek güç sadece onda var." Demek bu yüzden babam hiçbir şey yapamıyordu. Çünkü kahraman zaten yapıcaktı.
"İyi ama savaş sonrası onların öldüğünü söyledin."
"Onların aleminde bu biraz farklıdır Hıçkıdık. Onları öldürdüler evet ama yok edemediler çünkü Ejderha Ruhu yalnızca tek bir kahramana ait olabilirdi. Onu kullanmasını bilen birine." Bu haksızlıktı. Merida her şeyi biliyordu. Bense daha yeni öğreniyordum. Ama duyduklarıma inanmak güçtü.
"Şimdide babamlar yani babalarımız bizleri eski çağ cadılarından korumak için orada esir tutuluyolar."
"Evet ama eski çağ cadıları için aniden yola çıktılarsa Ejderha Ruhuna sahip olan çocuk şuan da hayatta ve yaşıyor demektir. Cadıların amacı gücü bulup tekrar eski bedenlerine kavuşmak. Yani onlara gereken şey aslında o çocuğun kanı." Gözlerini üzerime dikerek üzerine bastıra bastıra demeseydi o kadar da korkunç olmayacaktı bu anlattıkları.
"Bir dakika esir tutulduklarını söyledin nerden biliyorsun?" Dedi endişeli bir şekilde.
"Rüyamda gördüm."
"Hadi canım. Yok artık. Ay hep istemişimdir. Çook havalıııığ." Al işte yine başlıyoruz. Yumuşak g hastalığı var bu kızın. Utanmasa adını da Meri-dağ diyecek.
"Bir dakika yoksa o gördüğüm turuncu sakallı iri yarı adam senin baban mı?"
"Biraz ayıp oluyo ama evet o benim babam."
"Vay be babalarımız şuan beraber o zaman."
"Öyle olmalı. " dedi sesindeki heves kaçmış gibiydi. Sanırım artık ikimizde bu konudan konuşmak istemiyorduk. Ama ben bu Merida'yı daha çok sevmiştim. Bazen iyiki de kavga etmişiz iyi ki demişim o sözleri diyorum.
"Senin hakkında yanılmışım." Dedim cesur bir ifadeyle
"Bilmiyordun ki böyle olduğunu. Senin gözünde çatlak basit ve de tek arkadaş olarak görünüyodum." Bütün bu kafamdaki düşünceleri nasıl biliyordu?
"Neyse bu günlük bence bu kadar yeterli kafam daha fazlasını kaldıracak gibi değil."
"Peki sen bilirsin." Dedi sakin bir ses tonuyla.
"Hey Merida! Saol. " dedim ve arkama bakmadan yürümeye başladım. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım akşam oluyordu ama Meridayla konuşmak iyi gelmişti. Anlattığı şeyleri başka zaman düşünürüm pekte inanmıyordum açıkcası ama şu Ejderha Ruhu denen şey beni korkutuyordu. Eve geldiğimde annem beni güler yüzle karşıladı.
"Hıçkıdıık eee nasıl hissediyorsun?"
"Gayet iyi neden?" Diye sordum tereddüt ederek.
"Eee yarın okul varya sonuçta senin için bir ilk. Heyecanlısındır şimdi." Dedi ve bir kahkaha savurdu. Ben tamamen unutmuştum okulu. Yapma be yaaa. Ne okulu off yav.

O gece zar zor uyumuştum hem Merida'nın dedikleri hem de okul meselesi aklımdan çıkmıyodu. Ya aslında bunlar işin hikaye kısmı beni asıl korkutan Ejderha Ruhu. Nasıl bir şey? Neye benziyo? Ona sahip olan şanssız çocuk kim, sonuçta başına hayatı boyunca alabileceği en büyük belayı almış olduğu anlamına geliyor. Peki ya o cadılar o çocuğu kandırarak Ejderha Ruhu'nu almayı başarırlarsa, o zaman ne olurdu? Tüm bunları düşünürken uyuyakalmışım ve o akşam bir başka kabus gördüm. Bu sefer de elleri çelik kelepçelere tamamen sarılı, sarı saçları omzunun bir tarafına örülmüş, buz mavisi gözleri olan bir kızın haykırışlarını duydum. Kurtulmaya çalışıyordu ama babamları esir tutan her neyse onu da ele giçirmişti. Bir an bu esir tutan şeyin üç çağ cadısı olabileceğini düşündüm. Ama bu tek kişiydi.Eğer öyleyse babamın, babalarımızın başı büyük dertteydi. Sol tarafım da Merida'yı gördüm. O da aynı şekilde kıza bakıyordu. Sağ tarafımda iki kişi daha vardı. Biri kız biri erkek. Kızın sarı saçları vardı ve sağ tarafına dökülüyordu. Erkeğinkiler ise beyazdı ama emin değilim beyaz gibi duruyordu. Hepsinin yüzü kir pas içindeydi ve yorgun gözüküyorlardı.Üç çağ cadısı diye düşündüğüm o ses kükredi "Sen iyi biliyorsun. O nerde? Onu sen sakladın. Söyle! Nerde? Seni lanet olası pislik."
"Bilmiyorum. Bırak beni gideyim." Yalvardı kız. Ne istediğini tahmin edebiliyordum. Çok mu önemliydi bu şey? Öyleyse neden bir çocuk taşıyor onu. Ölümlü, zavallı bir çocuk hemde.
Merida'nın o bir kahraman dediğini hatırladım. Tamam da ölümlüyse neyin kahramanı? Bu adam istese Ejderha Ruhu'nu şıp diye çocuğu öldürüp alabilirdi. O sırada bir ses duydum.
"Tatlım uyan hadi. Geç kalıcaksın." Bunun rüyaya dahil olmadığını anladım. Bu annemdi okula uyandırıyordu.  Ulan ya. Neler öğrendiğimi bir bilse okulda neymiş der bir sığınağa falan kaçardı heralde. Yataktan sürünürcesine kaktım ve her şeyin yolunda olduğundan emin olabilmek için aynaya baktım ve bir küfür savurdum. Aman tanrılarım bu tip ne? Bu şekilde okula gidersem beni kapıdan geri çevirirler. 5 dk içerisinde duş aldım saçlarımı kuruturken şekil verdim. Okul özel olduğu için sivil giyiniliyordu. Çok sevdiğim kırmızı gömleğimi giydim altıma da siyah bir pantolon. Bu ikiliyi seviyorum.  Gözümede güneş gözlüğümü taktım. Sırt çantamın içine bir kaç defter doluşturdum ve tek omzuma astım. Son kez aynaya baktığımda manyak havalıydım. Aşağıya yavaş yavaş popüler bir insan gibi alımlı alımlı inerken annem beni yukarıya geri yolladı.  Yukarı kaldırdığım gömleğimin yakasını indirdi. Düğmeleri son noktaya kadar bağladı. Gözlüğümü çıkardı. Saçlarımın şeklini bozdu sonra da kendi taradı. Çantamın içinede benim dergilerimden daha yararlı olabileceğini düşündüğü ders kitaplarını ve defterler koydu ve iki omzuma astı.  Can sıkıntısıyla annemin işini bitirmesini bekledim ama hala havalı olduğumu umuyordum. Ne gezeer. Eski halimden eser kalmamıştı. Ne derler ona inek. İneğin teki olmuştum bu ne yağ? Anneme söylene söylene servise bindim. Okula çokta uzak değildik. Okula geldiğimde burada bir sürü kız var dedim kendi kendime ve yüzümde istemsizce oluşan bir gülümseme belirdi. Birilerine sora sora sınıfıma gittim. Cam kenarı bir yere oturdum böylece dışarıya bakabilecektim. Kafamı sağa çevirdim bir de ne göreyim. Sapsarı saçlı, masmavi gözlü, asi ve asil duran bir kız kapıda arkadaşlarıyla gülüşüyordu. Bütün günümü onu izleyerek geçirebilirdim. Aynı sınıftayız heralde. Acaba nerde oturuyo keşke önümde ya da arkamda otursa. Zil çaldı ve sesi duyunca telaşa kapıldığı gibi sınıftan çıkıyordu anlaşılan aynı sınıfta değildik sonra bir anda bağırdım
"HEY NEREYE GİDİYORSUUN?" Bütün herkes sustu ve bana bakmaya başladı. Utandım ve sakince hiçbir şey olamamış gibi yerime oturdum. Yanında duran bir çocuk "Astrid! İlgilenme o burda yeni galiba. Hadi iyi dersler!" Dedikten sonra beni öldürücekmiş gibi bana bakmaya başladı. Ama benim düşündüğüm şey o değildi. Kızdı. Astrid.

*********************
Merhaba arkadaşlar iki bölümü aynı amda yayınladımmm :)))) umarım beğenirsiniz.  Astrid de geldi hani ;))) bu arada bu bölüm 1822 kelime yani oylar ve yorumlar kesinlikle bekleniyor :))
Neyse beğenmeniz dileğiyle sizi seviyorum <3 :D :)))))

Ejderha RuhuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin