Bütün bir 40 dakikadır dersin bitmesini belkiyorum. Bu gün ilk günümdü ve ben şimdiden ilk derse tahammül edemiyorum. Yerimde duramıyor, ayaklarımı sallayıp kallemle defterime bir şeyler karalıyorum. Zil çaldığında yapacağım tek şey Astrid'in sınıfını öğrenmek olucak.
"Bay Haddock, acaba bana en son ne dediğimi söyler misiniz?"
"Aaa...b-ben mi?" Şaşırmıştım bir anda bu soruyu beklemiyodum "şey tabi dediniz ki..." önümdeki kızın sırtına dokunup sessizce "Ne dedi?" diye fısıldadım. Bir anda önümdekini farkettim de bu uzun, asi, turuncu, kıvırcık saçlar...ve kız arkasını döndü...
"Hıçkıdıııığğk...??"
"Meridaaa...?"diye aynı anda bağırdık. O şok etkisiyle az daha sıradan düşecektim. Kendimi geriye doğru bir atmışım...o da benle aynı tepkiyi verdi fakat sonra herkesin bizi izlediğinin farkına varmış olacak ki toparladı ve fısıldayarak "canlının en küçük yapı taşı hücredir."
"Aaa...evet efendim...canlının en küçük yapı taşı hücre." Diye ilettim hocaya ama o bana gözlerini kısarak bakmaya devam etti. Sonra derse döndü ve anlatmaya başladı. Merida önümde fısıldadı "Senin burada ne işin var?"
"Ben de onu merak ediyorum ya ne işim var benim burda? Sen napıyosun peki?"
"Hey okulumdan sen mi sorumlusun?"
"Burası benim okulum yani o zaman aynı okuldayız." Bu hoş olmadı. Tamam arkadaşız ama her an yanımda olmasından hoşnut değilim. Keşke Astridle aynı sınıfta olsaydım. O sıra da bir ses duydum ve herkes oturduğu sıradan kalktı ve dışarı çıktı. Bunun tenefüs olduğunu farkettim ve önümde oturmakta olan Meridaya bir şey söylemeden sınıfı terkettim.Koridorda o kadar insan vardı ki nasıl birbirlerine değmeden ilerlediklerini merak ediyorum. Büyük başarı. Sırayla bütün sınıflara bakmaya başladım. En sonuncusunda ona benzettiğim sarı saçları olan bir kız gördüm bu büyük ihtimalle oydu. İçeri hey Astrid diye bağırdım. Bana kim bu ukala dermişcesine baktı. Yanında duran çocuklardan bir tanesi üstüme üstüme yürümeye başladı. O an dayak yiceğimi sandım ama bana insaflı davrandı doğrusu. Beni boyun kısmımdan bir hamlede yakaladı ve sınıftan dışarı attı. Sevdiğim kızın önünde bu hale düşmeyi gururuma yediremedim ve beni yere atan mendeburun sırtına sıçradım. Boynuna sarılarak hareketini ve solunumunu yavaşlattım. Benden kurtulmak için sağa sola yatıp sürünüp yuvarlanıyordu ama ben yinede bırakmıyordum. Yüzüme bir yumruk yedim. Bunun üzerine çocuğun kafasına tekme attım ve elimden geldiğince dayak yememeye çalıştım. Sağa sola kıvrak dönüşler yaparak çocuğun yumruklarından kaçmaya çalışıyor, reflekslerimi konuşturuyordum. Bu kadar iyi olduklarını bende bilmiyordum doğrusu. Yerlerde dövüşüyorduk. Astrid "Kesin şunu!" diye bağırdı ve o an ikimizde dövüşmeyi bıraktık. Astrid bana doğru geldi ve elini uzattı. Bense aval aval yüzüne bakakaldım. "Hey sert çocuk bütün gün yerde oturamazsın. Ders başlicak." Elini tuttum ve ayağa kalktım. Ne hissettiğimi birde bana sorun. Hayatımda annemden sonraki en güzel eldi bu tuttuğum. Güçlüydü de. Zilin çaldığını farkettiğimde gülümseyerek sınıftan çıktım ve kendi sınıfıma koşmaya başladım.
Okul boyunca neler yaptığımı düşünmüştüm. Ben o çocuğun sırtına nasıl uçtum ya çok havalıydı. Sanırım Astridi etkilemeyi başarmıştım. Bu hoşuma gitmeye başladı çünkü onla arkadaş olup günün her saati ne zaman olursa olsun konuşabilicektim sonra da kim bilir belki beraber olabiliriz. Tüm bunları eve gelene kadar hayal ettim ve enteresandır ki Merida yol boyunca ağzını açmadı. Morali bozuk gibiydi okulda da pek hareketli değildi ama sormadım. Ne oldu? desem sana ne lan gerizekalı diyecekmiş gibi bakıyordu. Eve geldiğimde kendimden geçmiş, sarhoş bir haldeydim. Annem yanıma geldi ve "İlk günün baya hareketli geçmiş galiba" dedi gülerek. Bende ona gülümsemekle yetindim. Annem "Eee...anlat bakalım güzel kız varmıydı?" Dedi ve kıkırdamaya başladı.
"Anne ya dalga mı geçiyosun?" Dedim ve anneme ters ters baktım. "Hayatımdaki en güzel kızdı o. Dünyalar güzeliydi." Annem şaşırmış bir biçimde bana bakmaya devam etti
"Eee...anlat bakalım nasıl biri?"
"Çok güzel bir kere. Sonra harika sarı saçları var, masmavi gözleriii...bakınca kaybolacağın türden. Bir ara adımı hatırlamakta zorlandım. Görsen sen de çok seversin."
Annem "Hadi bakalım" dedi ve o meşhur yan gülüşünü yaptı. Annem ancak bişeler hoşuna gidince bunu yapardı. Biraz utanç verici ama ben şuan da bunu düşünecek kafada değilim. Yukarı çıktım, odama gittim ve yatağa uzandım ve ne kadar yorgunluk varsa bir anda çıktı ortaya. Üzerimde bir ton ağırlığındaki kum torbasını saatlerce taşımışım gibi. Bir güç uyumam konusunda baya ısrar ediyordu sanki. Kıramadım ve uykuya daldım.Babamlar hala tutsaktı ama yüzlerinde o eski alaycı ifade yoktu. Sanki durum gerçekten ciddileşiyordu ve onlar hiçbir şey yapamıyorlardı. Ellerinden gelen tek şeyse o adamı oyalamak. Pek başarılı oldukları da söylenemez ya. Artık o adamın eski çağ cadılarından bir tanesi olduğuna emindim. Merida'nın anlattıklarından sonra düşündüm de gerçekten yardıma ihtiyaçları vardı. Geçen sefer gördüğüm arkadaşlarımın yanımda olup olmadığından emin olabilmek için etrafıma bakındım ama bu sefer yalnızdım.
"Hıçkıdık! Saklan" diye bağırdı biri. Ses çok uzaktan gelmiyodu. O kaya hep ordamıydı? Sanmıyorum ama düşüncek vakit yoktu kayaya saklandım. Sarı saçlı bir kız duruyordu yanımda ve ben ona bakakaldım. Çünkü onun kim olduğunu artık biliyordum. Arkamdan Merida ve o beyaz saçlı çocuk yavaşça ve sessizce gelmeye çalışıyordu. Ne yalan söyliyim ancak bir bizon kadar sessizlerdi. Benim kafam iyice karışmaya başladı. O kızın burada ne işi vardı? Biz nerdeyiz? Babam ne haltlar peşinde? Çürümüş sarımsak gibi kokan bu adam neden onları esir tutuyo? Ejderha ruhu bir çocukta bu adamlarda veya babamda değil ki. Kolumdan birinin beni sarstığını farkettim ve yataktan bir anda doğruldum. Yine yanımda annem duruyordu.
"Hıçkıdık, tatlım neler oluyo bişeyler normal değil gibi."
"Anne saat kaç?"
"5 ama boşver şimdi bunu sen üç gecedir üstüste kabus görüyosun." Dedi endişeli bir şekilde. "Tatlım neler oluyo ne gördün anlat hadi." Anneme neler olduğunu anlatır anlatmaz beti benzi attı. Bana farkettirmemeye çalışıyordu ama artık gerçekten bir şeyler fena yoldan çıkmıştı. Babamın hayatı tehlikedeydi.
"Anne bugün tanıştığım o sarı saçlı kız ve Merida da oradaydı."
"Hayatım o kızın adını tam olarak biliyor musun?"
"Astrid...Astrid Hofferson." Dedim ama annemden duyduğum şey beni bitirdi.
"İşte bu iyi olmadı."**********************************
Arkadaşlar yeni bölümü yayınladım umarım seversiniz :))))) yine de ben sizi çok seviyorum <333 okuyucularım artıyo zamanla hepinize yürekten teşekkürlerimi sunuyorum :D :))) <333 Sınır 50 bu arada ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Ruhu
Fantasy15 yaşında ki bir çocuğun yaşadığı macera belki bir hayal belki de bir kabus. Hayatı normal olamayacak kadar mükemmel olan Hıçkıdık'ın dünyasının başına yıkılması, akla hayale sığmayan maceraları ile bütünleşiyor. Ejderha Ruhu'nu arayış ve kehanetl...