4.Bölüm

24.2K 101 5
                                    

Multimedia'da Kumsal ve Irmak var.

Ders başlayalı on veya onbeş dakika oldu ırmağın şimdiye kadar gelmesi gerekiyordu. Sıramın önünde oturan Meriçi dürttüm.

"Meriç, Irmak'dan bir haber var mı?"

"Evet sabah sınıfta göremeyince bizde aradık bugün gelmiyeceğini hasta olduğunu söyledi."

"Hımm. Tamam sağol" dedim eşyalarımı toplarken.Dün gece olanları ırmağa anlatmadan duramazdım.
Zil çaldığında müdüre ve hocalara görünmeden okulun bahçesinden koşarak kaçarken karşı sınıftan Yılıdırım ile karşılaştım.

"Yolculuk nereye?" dedi elindeki kaskı kafasına takarken.

"Hisarönü barlar sokağı" dedim acelece.

"Atla götüreyim istersen" dedi eline aldığı diğer kaskı bana uzatırken.

Kaskı alıp "olur" dedim gülümseyerek.

Motorunun arkasına bindiğimde ona sıkıca sarılmamı yoksa düşebileceğimi söyledi, bende dediğini yapıp sıkıca sarıldım Yıldırım motoru çalıştırırken.
Aniden gaza yüklendi ve biranda uçuyorum sandım kalbim ağzıma gelmişti bağırarak,
"Yavaşlar mısın lütfen ödüm miğdeme kaçtı da" dedim.

Beni duymazdan gelerek gaza daha çok yüklendi kendimi adeta bilgisayar oyununundaki motorcular gibi hissetim arabaların arasından bir sağ bir sola giderek geçiyorduk bu çocuk çıldırmış olmalı hadi ölmeye niyetli madem neden benide yanında götürmek zorunda ki?
Ben daha gencim yaşayacak daha çok günlerim var şimdi ölmek istemiyorum. Beline bir çimdik attıktan sonra biraz daha yavaşlamıştı yavaş yavaş kalbimin atışları normale dönerken,

"Delirdin mi sen be!" Diye çıkıştım.

"Aksiyon iyidir güzelim" dedi kahkaha atarken.

Ne aksiyon ama! kendimi ve Yıldırımı sıkmaktan hem karnım hemde kollarım ağrımıştı. Irmakların sokağına geldiğimizde Yıldırım'a durmasını söyledim.

Kaskımı çıkarırken "teşekkür ederim" dedim.

"Yine bekleriz" diyip alay edermiş gibi güldü.

Kaşlarımı çatıp "geç dalganı sen" dedim.

"Güzelim dalga denizde olur" dedi.

"Iyyy!" Diyip yüzümü buruşturdum o nasıl bir espiriydi öyle, daha doğrusu espiri yaptığından bile şüpheliyim. Saçlarımı düzeltip motorun aynasından kendime baktıktan sonra Yıldırıma görüşürüz diyip Irmakların evine doğru yürümeye başladım.

Kapıyı Irmakların işe yeni aldıkları hizmetcileri açtı.

"Kime bakmıştınız?" Dedi içten bir gülümsemeyle.

"Irmak" dedim bende aynı şekilde gülerek.

"Bir dakika bekleyin ırmak hanım müsait mi sorup geliyorum"

"Tamam"

Ahh şu yeni hizmetçiler, kadın kapıyı aralıklı bırakıp ırmağın odasına giderken bende içeriye koşturarak girdim ve hizmetcinin birşey demesine izin vermeden Irmağın odasına daldım.

Bu sıcak havada yorganın altına girmiş bir elinde telefon diğer elinde peçete vardı. Tabi odaya öyle pat diye girince korkup çığlık atmıştı.
Beni gördüğüne hem şaşırmış hemde sevinmiş gibi bir hali vardı.

"Selam sümüklü" dedim yatağının kenarına oturarak.

"Ödü mü kopardın"dedi elinde ki peçeteye burnunu silerken.

"Selam verdik dimi hayırsız, insan ilk önce bir selamımı alır" diye çıkıştım şakasına.

"Selam, selam hoş geldin boş gelmedin umarım" dedi pis pis sırıtırken.

"Çantamda geçen haftadan kalma ısırılmış bir çikolata olması lazım"

"Iyy! pis pasaklı yaa" dedi yüzünü buruşturarak "istemez istemez".

"İstemiyeceğini tahmin etmiştim" dedim.

Yatağından doğrulup oturdu, "dün neler oldu nasıl geçti geceniz anlat hemde en ince ayrıntısına kadar" dedi meraklı meraklı yüzüme bakarak.

Dün neler olup bitti ise hepsini Irmağa anlattım.





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 18, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yaramaz KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin