BÖLÜM 1

376 69 22
                                    

Arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Lütfen yorum yapınız. Votelerinizi bekliyorum.Okuduğunuz için teşekkür ederim. İyi okumalar :)
(Arkadaşlar dikkat ettim de sadece bu bölümü okuyup kapatıyorsunuz. Diğer bölümlere de şans verirseniz çok sevinirim. Ayrıca kapak yapabilecek biri varsa bana mesaj atarsa çok sevinirim.)

Nerdeyim ben? Dedim.

Melisa:Hastanedeyiz hilal. Dedi.

Neden burdayız? Dediğimde

Melisa:Denize düşmüşsün seni hemen hastaneye getirmişler. Ne olduğunu anlatmak ister misin? Dedi.

Anlatmaya başladım.
Sahilde yürüyordum. Bir grup kendilerinden küçük bir çocuğu dövüyorlardı. Dayanamadım gittim. Aralarında en büyük olduğunu düşündüğüm çocuğa yumruk attım. Çocuk geriye gitti. Tam o sırada aralarından bir çocuk geriye dönerken yumruk salladı. Hafifçe eğilip karnına yumruk atıp çenesine vurdum. Çocuklar kaçtı sandım. Ufak çocuğu yerden kaldırırken bir anda biri beni suya itti. Çırpındım sonra bayılmışım. Devamını biliyorsun.

Melisa:Hadi istersen yurda gidelim artık. Dedi.

Tamam olur. Dedim.

Yola çıktık biraz başım dönüyordu. Melisaya tutundum. Yurda geldik. Müdüre olanları anlattım. Biraz kızdı. Ee adam haklı tabi. Onlara göre benim neyime. Onların ailesi var arkalarında. Benim kimim var ki. Neyse işte yedim fırçamı geçtim yatakhaneme.

Bu arada size kendimden bahsetmedim değil mi?
Ben hilal. Asi hilal derler. Erkek gibiyimdir. Pek çok erkeğe de taş çıkarırım. Koyu kahverengi saçlarım var. Boyum 1.67 falan. Esmerim. Ailem trafik kazasında öldü ben 6 yaşındayken. Şimdi ise 15 yaşında lise 2 öğrencisiyim. Yurdum istanbulda Maltepede. Bir arkadaşım var. Daha doğrusu o benim ailemdir. Kardeşim. Yeri geldiğinde ben onun anne babasıyım yeri geldiğinde o benim. Çok yakınızdır. O da sarışın yeşil yeşil bakan gözleriyle herkes ona hayrandır. Kavgaya neden karıştığımı merak ediyorsanız ben dövüşmeyi biliyorum. Haksızlık ve yalan kabul edemeyeceğim bir şeydir. Bende tutamadım kendimi. Dışarda çok güzel yağmur yağıyor. Melisa geldi bakalım ne anlatacak yine.

Melisa: Hilal ailem belki de yaşıyordur.hiç görmedim onları. Keşke görebilsem. Babam çok yakışıklıymış. Bak fotoğrafına o da sarışın. Dedi.

Belki buluruz melisa. Sabret biraz büyüyelim sana söz ararız. Dedim.

Ağzımdan çıkanlarla aklımdakiler bir değildi. Ah be kızım annen baban ölmese seni neden buraya bıraksınlar diyordum içimden. Tam o anda zil çaldı. Bu yemekhanenin ziliydi. Melisayla indik aşağıya. Off yaa yine mi patates püresi var bıktım ama artık yaa diye ıçimden söylenirken yemekhanenin cadı kadını'Hadi bekleme yapma ne aldıysan o devam et.' dedi. Sinir oluyorum bu kadına yaa. Oturduk masaya melisayla. Yanımıza selin de geldi. Selin, buğday tenli siyah saçlı bir kız. Hiç sormadan oturdu. Melisa eline kumandayı aldı ve televizyonu açtı. Küçük bir televizyon niye koydularsa artık. Haberlere bakarken bir haberde çine büyük bir nükleer bomba atıldığı anlatılıyordu. Bütün ülkenin yok olduğunu ama insanların değişik tavırlar sergilediğini gösterdiler. Bir kameraman yaklaştı. Tam o sırada birşeyler oldu. Çığlık geldi ve görüntü gitti. Melisa yemek bile yiyemiyordu. Ağzından 'Zombiler.' çıktı. Ne diyordu bu kız anlamadım. Zombi diye bir şey yoktur. Çok korktu ondan böyle dedi sanırım. Hemen sakinleştirmek için ona zombilerin sadece kitaplarda ve filmlerde olduğunu soyledim. Onu yatağına götürdüm uyumasını soyledim. Onun uyuduğunu gördükten sonra bende kendi yatağıma geçip uyudum.

SON ISIRIK (ZOMBİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin