part 2

125 22 24
                                        

c h a r l a

"Günaydın." Gözlerimi devirip artık alıştığım kahverengi koltuğa oturdum. "Size de günaydın." Seanslarım artık uzamaya başlamıştı. Ashton'ın beni zorla getirdiği seanslar...

Gerçi, artık hastanede kalıyordum. Öyle ki, delirdiğime kendim bile inanmıştım.

"Keyfin yerinde mi?" Dedi not defterli doktorum.
Evet, ne demezsin. İğrenç yemekleri olan iğrenç bir yer. Bayılıyorum buraya...

"Çok iyiyim. Aslında bu soruyu size sormam lazım. Deli saçmalıklarını dinlemek nasıl bir iş?"

Sırıtmaya başladım.

"Charla, kendine deli demek istiyorsan diyebilirsin. Ben şahsen sana iyileşme sürecinde olan bir hastam olarak bakıyorum."

Ya, ne iyimsersiniz.

Ona cevap vermek yerine parmak uçlarıma bakıyordum. Buradaki herkes deliydi. Bana neden farklı gözle bakarlardı ki?

"Her neyse, beni buraya sana bir şeyler anlatmam için getiriyorlar. İki seçeneğimiz var gözüküyor. Limonlu turta tarifimi mi, Calum'u mu duymak istersin?" Limonlu turta yapmayı bilmezdim ama, doktorumun ilk defa içten bir şekilde gülümsediğini gördüm.

"Bir sakıncası yoksa, Calum'u anlat."
Gülümseyerek karşılık verdim.

"Onu o gün verandamda unutmuştum. Sabah kapımı açtığımda 1.85'lik bir Calum Hood'u kapımda yatarken bulacağımı söyleseler...
İnanın bana, buraya ilk kendim gelirdim."

Koltukta bağdaş kurdum. Neredeyse tüm pozisyonları denemiştim.

"O sabah, gerçekten Calum'u kapımda bulmuştum.
Onu görünce çığlık attım. Bana 'Hey, iyi misin?' demişti. Cevap veremedim. Kalp ritmim bir anda hızlanmıştı."

523 gün önce

"İyi misin?" İçeri doğru yöneldim. Koltuğun üstüne oturduğumda peşimden geldi.

Yürürken sendeliyordu. Pekala, bu yaptığım bebeğe benzeyen sıradan biri olabilirdi. Ancak hareket etmesi ya da konuşması tıpkı bir robotu andırıyordu.

"Calum?"

"Calum?"Beni tekrarladı.

"Bak, bu senin ismin."

"İsim ne?" Evet, bu o'ydu.

Üstündeki tişört, bebeğin üzerindekinin daha büyüğüydü. Pantolonu ve ayakkabıları bile aynıydı.

"Birini ismiyle çağırırsın. Benim ismim Charla."

"Benim ismim Calum."

"Memnun oldum Calum." Sağ elimle, onun sağ elini tuttum. "Şimdi böyle elimi sıkacaksın. Biriyle tanıştığında böyle yaparsın." Elimi bırakmıyordu.

"Bırakabilirsin." Hala bırakmıyordu. Diğer elimle ellerimizi ayırmak zorunda kaldım.

"Acıktın mı?" Cevap vermiyordu. Bunun yerine belinden tutarak onu mutfağa götürdüm. Dışarıda öylece duramazdı. Elime batan sert şeyle irkildim. Tişörtünün içinde bir şey vardı.

Plastic Doll//hood (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin