05.08.2015

122 8 3
                                    

Hava yeni aydınlanıyor burada.Kim bilir belki o tatlı tatlı uyuyor ancak ben onu düşünmekten uyuyamıyorum.Olanların ne kadarını hak ettim?Nerede hata yaptım?Acaba yaşadıklarım çok basit şeyler fakat ben mi büyütüyorum yoksa cidden zor şeyler yaşıyorum ancak küçüğüm diye kimse ciddiye mi almıyor?Aşık olmak için belirli bir yaş olduğunu hiç bilmiyordum.Kendi yaşıtlarım bile bazen bana'Olum yaşımız daha çok küçük emin ol bu yaşadıklarını bir gün unutacaksın,bunlar gerçek aşk değil'diyor.Peki madem bu gerçek aşk değil,gerçek aşk nedir ? Bu soruyu sorduğumda kimseden doğru dürüst bir cevap alamadım.Hatta kiminden cevap bile alamadım.Aptal insanlar belki de beni yaşayabilecceğim en güzel rüyadan koparacaklar.Artık güneşin doğumu bile daha anlamlı geliyor.Bana onu hatırlatan zaten yüzlerce şey var bir de başıma bu çıktı.Sanırım onu hiç unutamayacağım...

Olayların en başına dönmek gerekirse:Ben henüz 14 yaşında bir erkeğim.Elektro gitarıyla uzun zamanlar geçirmeyi seven,arkadaşlarına canından çok önem veren,basketbol,futbol,bilgisayar oyunları oynamayı seven-tabi bunlarda da arkadaşlarımla birlikteysem aksi takdirde hiçbirini tek başıma yapmam-sinemaya gitmeye bayılan,sevdiği sanatçıların isimlerini ezbere bilen,telefonunda 999 dan fazla şarkı olan ve bütün grupların isimlerini bilen hatta çoğu denemede şarkıların ilk 10 saniyesini duyduktan sonra isimlerini ve gruplarını çıkarabilecek kadar müzik kulağı gelişmiş birisiyim.Her zaman gülen,üzgün olsa bile eğer arkadaşları üzgünse kendi hüznünü bir kenara atıp çaresizce arkadaşının derdine derman olmak için çabalayan birisiyim.Daha önce bir kaç kere aşık olmuş ancak gerçekten aşık olunca neler yapabileceğini bilmeyen birisiyim.En azından olayların başında böyleydim...

Açıklamada yazdığım gibi belki beni anlayan birilerinin çıkma ümidiyle ya da beni tam olarak tanımayan insanların beni bi nevze daha fazla tanımaları için ama daha çok belki o bu yazdıklarımı görür de onun için neler yaptığımı ya da onun hakkında neler düşündüğümü görür de bana geri döner diye bu yazıları yazmaya başladım.Zaten bir günlüğüm vardı ancak kimseyle paylaşmadıkça yaşadığın hüzünlü anılardan ya da mutlu günlerden çıkardığın dersleri bir yere yazmanın anlamı nedir diye düşündüm ve burayı sanal günlüğüm olarak kullanmaya karar verdim.Her neyse sanırım başlangıç olarak kendimi baya bir tanıttım.Adımı soracak olursanız cevap vermeyeceğim ama isterseniz bana Sanatçı diyebilirsiniz.Şuan bu kelimeleri yazmak komik geliyor ancak pek havamda değilim anlarsınız ya.Sonuçta yazarların da birşeyler yazmak için kendilerini hazır hissetmeleri lazım.Arkadaşımın önerisiyle buraya başladım ve başladığım andan itibaren günlüğümü yazayım istedim.Yarım işler yapmayı pek sevmem de.Evet dediğim gibi her neyse en azından şimdilik anlatacaklarım bu kadar ve size saat sabah 07.10 da söylüyorum ki her güne başlarken aklınızda şu olsun:En mutlu gününüze uyandığınızda o günün en mutlu gününüz olacağını bilmiyordunuz.Bu yüzden içinizde her zaman umut olmasıyla sevgili okuyucular 'Günaydın :)'

-Sanatçı

Bir Sanatçının GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin