Foto : Stefan Cooper
Uyandığımda, yeni bir gündü. Bu sefer mutfaktan gelen krep kokusuyla uyandım. Mm..m bu kokuyu özlemişim... Bir şeyler eksikti, ne olduğunu kestiremesem de umursamadım. Aklımda olan tek şey nefis kreplerin üzerine ev yapımı büyükanne usulü vişne reçeli sürmekti.
"Günaydın tatlım. özlemişsindir diye düşündüm" Claire sürekli gülümseyen biriydi, en kızgın anlarında bile gülümsediği olurdu.
"Çok düşüncelisin" dedim gülümseyerek.
"Sabah Amy aradı telefonunu açmayınca merak etmesin diye ben aradım, şaşırmışa benziyordu ki senin bu saate kadar nasıl uyuduğunu ateşini kontrol etmemi istemişti" deyip güldü. Evet Amy haklıydı saat 10:00 gösteriyordu. Uykumu almıştım. Burası beni her zaman olduğu gibi büyülemişti.
"Andrea? diyorum ki hazır dünkü yorgunluğu da üstünden atmışken adayı biraz dolaşmaya ne dersin?"
"Bunu sormanı bekliyordum açıkçası" deyip gülümsedim.
"Pekala, kahvaltıdan sonra çıkalım öğlen yemeğini de Klaus da yeriz"
"Ah, Klaus adada olmama rağmen uzun zamandır onu görmemiştim"
"O zaman gidiyoruz."
Claire ile ada da uzun bir yürüyüşten sonra Klaus un sosis dükkanına gittik. Klaus, 30 yaşlarında uzun boylu, sarışın, kirli sakallı yakışıklı bir adamdı. tabi gelmediğim 7 yılı eklersek 37 yaşlarında olmalıydı. son geldiğimden beri bir yada iki kiraz ağacından başka her şey bıraktığım gibiydi. daha içeriye girmeden gelen sosisli kokusu benimde Claire inde karnını acıktırmıştı. denize bakan cam kenarı bir masaya oturduk. Buradaki her şey tek tek anılarımı canlandırıyordu. Klaus'u görünce buradaki tek değişen şeyin kiraz ağaçları olmadığını fark ettim. Tanrım bu adam ne kadar da yaşlanmıştı.
"Yoksa.. Tanrım Andrea seni görmek çok güzel. Uzun zamandır nerelerdeydin sen böyle. Ne kadar da büyümüşsün. Gel buraya"
"Bende seni gördüğüme sevindim Klaus, fakat sosislerini de görmeyi çok isterim, her zamankinden"
"Ben hemen iki tane hardallı sosis kapıp geliyorum"
dedi ve siparişlerimizi bekledik. Klaus elindeki 3 hardallı sosisliler ile yanımıza oturdu.
"Görmeyeli çok güzelleşmişsin Andrea, tabi sende öyle Claire." dedi gülümseyerek. Klaus da değişmeyen tek şey bu enerjisiydi sanırım. Bu adadaki herkes böyleydi.
"Teşekkür ederim Klaus, sanırım sen de öyle" dedim inandırıcı olmayan bir tavırla ve hepimiz güldük.
"Pekala, ne kadar kalmayı düşünüyorsun?"
" 1 ay buradayım."
"Ah yapma, biraz daha kalmalısın. Sen gelmeyeli buradaki çoğu şey değişti"
"Pekala, artık sosislilerimizi yiyelim mi?" diye çıkıştı Claire. Öğlen yemeğinden sonra eve yürüyerek gittik.
"Bir ara Emily ye de uğramalıyız."
"Sen gidebilirsin hayatım. Ben gelebileceğimi sanmıyorum."
"Neden, seni çok mu yordum yoksa"