Foto. : Amelia (Amy) Pond
Akşam kapının sesi gelince Amy'nin evden çıktığını unutmuştum ve elime hiç kullanılmamış beyzbol sopasını almıştım aşağı iniyordum kapının önünde ayakkabılarını görmeyince "Napıyorum ben böyle" dedim kısık bir ses tonuyla. Aldığım beyzbol sopasını Amy görünce ne yapıyorsun sen bakışı attı. Omuz silktim. Sopayı yere bırakıp,
"Nasıl hiç bana danışmadan böyle bir şey yaparsın" dedim.
"Andrea, bunu sana danışmam bir şeyi değiştirmezdi eninde sonunda gidecektin sadece zaman kaybı olacaktı. Seni ikna edebilirdim bunu biliyorsun" Amy nin bu sözleri aklıma bir iddiayı kaybettiğim zaman saçımı turkuaza boyadığı ve 1 ay boyunca öyle dolaşmak zorunda kaldığım geldi. Gülümsedim ve ona sarıldım.
"İyi ki varsın" dedim. Elindekilere baktığımı görünce poşetten sahil şapkası, güneş kremi , iç çamaşırları, ve bir havlu çıkarttı.
"Hey bunlara gerek yok-"
"Hey! Bana sakın geçen yazdan kalma tarihi geçmiş güneş kreminden bahsetme. Bunlarla yeni bir başlangıç gibi düşün. Bazı şeyler eksik onları yarın alırız. Ne de olsa biletini öğle-"
...
"Sana inanamıyorum Amelia""Bak sadece olabildiğince çabuk buralardan uzaklaşmanı istiyorum"
"Henüz büyükannemle bile konuşmadım"
"Ben hallettim Andrea kafana takma."
"Peki, sanırım bavulumu hazırlamam gerek".
Ertesi gün Amy nin çığlığı ile uyandım. Dünden bıraktığım beyzbol sopasını kaparak mutfağa koştum. Gördüğüm manzara çatlamış bir ördek yumurtasıydı. Ördek yumurtadan çıkmaya çabalarken Amy nin donakaldığını gördüm. Fakât çığlığının sebebi bu değildi, yavru bir köpekti. Belli ki yumurtayı buraya kadar getiren oydu. Ördeği ait olduğu yere götürdükten sonra bir problemimiz daha vardı. Bu küçük yavruya kanım çok ısınmıştı ve onuda kendim ile götürmeye karar verdim. Bavulum hazırdı, biletlerim yanımdaydı ve zaman gelmişti. Derin bir nefes çekip, Amy'ye veda ettim. Çocuğunu askere uğurlayan bir anneydi sanki. Amy tek ve gerçek dostumdu. Ben de onun için öyle. Vapura bindim ve adaya doğru yola çıktık. Yolculuğumda köpeğimle oynarken adını koymadığımı fark ettim. Adıı...
"Evet!, senin adın... Bobby! ". Adaya varmıştık. Kuma ayaklarımı basar basmaz sanki pozitif enerjisi içimdeki tüm negatif enerjiyi alıp yok etmişti. Gözlerimi kapattım hafif rüzgarı uğuldayan sesini dinledikten sonra adımımı attım.