Ben her zaman bir cinayet vakası üstünde geçen polisiye bir hikaye yazmak istemişimdir. Hiç vaktim olmamıştı. Şimdi aklıma bir senaryo gelmişken unutmadan yazmak istedim. Simdi kendi kendime konuşuyorum çunkü hiç okuyucum yok. Ancak ümitsizliğe kapılmak istemem.
Kitabımda hiç anlamayacağınız gelişmeler ve cinayetler gerçekleşebilir.
Gözlerimi araladım mesaj sesiyle. Telefonumu homurdanarak açtığımda "Sevgilim." yazılı kişiden yani Mert'den mesaj gelmişti. Mesajı açtığımda küçük çaplı bir şoka girdim. Mesajda şunlar yazıyordu.
"Nedenini sorma sevgilim. Ancak senden ayrılmak zorundayım zaten bir kaç güne ecel bizi ayıracaktı. Şimdiden ayrılalım dedim. Sonsuza dek hoşçakal." yazıyordu. Ne dediğini pek anlamaıştım. Bu bir tehditmiydi yoksa intihar öncesi bir mesajmıydı. İntihar etse pek umrumda degildi. Ben zaten Mert'le bir bahis uğruna sevgili olmuştum . Okulumuzun psikopat katiliyle kim sevgili olur kapışmasıydı bu.
Çocuk psikopat olduğu için herkes ondan korkuyordu.Tipi bile tüyleri ürpetecek olan cinstendi. İntihar etmesi normaldi. Çünku o akli dengesi bozuk biriydi.
En kısa zamanda ayrılacaktım ancak Mert'in bana aşık olmasından sonra işler ters gitti. Ondan ayrılmaya korkmuştum bana bir şey yapar diye. Bende onu seviyor gibi yapıyordum. O yüzden rehberim böyle.
"Acaba bir şey mi öğrendi bu manyak." diye kendi kendime sordum. Yoksa yoksa... Beni mi tehdit ediyordu bu .
Beni öldürebilmeyi göze mi almıştı. Mert en küçük bir şey öğrenirse bittim. O manyaktan her şey beklenirdi. Bana aşık olmasına aşıktı ama beni öldürmeyi bile göze alabilecek kadar affı olmayan biriydi.
Hafif tırsak bir vaziyette yataktan kalkıp düzelttim. Bu gece çok eğleneceğim, kendimi yormamam lazım ve korkuya kapılmamam lazım. Aksi taktirde her şeyi elime yüzüme bulaştırabilirim.
Mutfağa geçip yemek için bir şeyler bakıyordum ki not panosundaki yazıyla elimdeki salata doğranmıs tabak yere düştü.
"Seni korkak."
Neydi bu lanet not elim ayağım titriyordu. Bu Mert olamazdı. Korktuğumu nerden anlamıştı ki. Yoksa ... Beni mi izliyordu.Arkamı aniden döndüm. Şükürler olsun. Şükürler olsun ki arkamda değil. Belki de beni korkutmak için yapıyordu bütün bunaları. Ya da bir şaka yapıyordu.
Ah. Mertdi bu. Asla ve asla şaka yapmazdı. Başka biri yapmışda olamazdı bu şakayı herhalde. Kim Mert'in telefonundan mesaj çekmeyi göze alabilirdi ki. Cevap : hiç kimse.
Ne bela almıştım başıma ben ya. Keşke yaşadıklarım bahis işi de dahil hepsi kısa bir kabus olmuş olsaydı. Çok pişmanım çok.
Korkumu yenmiştim şimdilik ancak yemek yemeğe halim yoktu.
Telefonumu alıp Pınar'ın numarasını tuşladım. Telefondan gelen ses neşeliydi her zaman ki gibi. Nasıl her zaman bu kadar modunda olabiliyor bu kız.
"Hey bebek nasılsın?" diye sordu.
"Kötü."
"Neden."
"Gel de anlatayım." diye onu evime çağırdım.
Arkamda hafif hissettiğim el ile kısa çaplı ama güçlü bir çığlık atmıştım.
"Geldim bile bebek."
Pınardı bu. Sesi fısıltılıydı ve sesini değiştirerek konuşmuştu. Ve bu beni feci şekilde korkutmuştu.
"Ne yaptın sen ödüm koptu." diye sitem ettim Pınar'a. Haklıydım da.
"Şakaydı." derken teslim olmuşçasına elleri havadaydı.Çantasını bırakıp yanıma yerleşti özrünü dilemeyi ihmal etmedi tabi.
Kibar kız Pınar. Bazen delicesine bazen hanımefendi bazen de atarlı biri olabiliyor.
"Ee anat şeker ne oldu ?" meraklı gözlerle sordu.
Anlatmaya en başından başladım.
"Bu bizim Mert var ya. Onun için bahse girmiştik."
"Ee." dedi. Sabırsız olduğu belliydi.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle gözüm telefona kaydı. Elimle Pınar'a bir dakika deyip telefonumu elime aldım. Bu sırada Pınar mutfağa gitmiş yiyecek bir şeyler yemek için buzdolabını karıştırıyordu.
Telefonumun tuş kilidini açtım kimden mesaj geldiğine bakmak için. Aman allahım! "Sevgilim." yazılı kişiden mesajdı bu. İlk önce açmak istemedim. Ancak ne yazdığını çok merak ediyordum.
Tikrek ellerle mesajı açtım.
"Seni korkak bebek. Sakın kimseye bir şey anlatma. Sonuçlarından ben sorumlu değilim."
Telefon aniden yere düştü. Hemen kapı pencereyi kapattım. İçeri girmiş olabilir mi ki. Tekrar mesaj sesini duydum.
"Hahaha pencereyi kapatsan da ben içeri girerim korkak bebek."
Ne bu ya korkmamam lazım. Ama beni izlediğini bildiğim halde nasıl korkmayayım ki.
Ne işlere kalkışmıştım ben öyle. Panorayak olmuştum resmen. Dışarı çıkarak biraz temiz hava alsam iyi gelebilirdi.
Yarın da polise gideceğim her şeyi anlatacağım. Korumamı takıyorlar peşime ne takıyorlarsa taksınlar. Artık yeter.
Akşama havuz partisi var. Eğlence sınırsız olacak. Ve ben gecemi o seri katilin tehditlerini düşünüp mahvetmeyeceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİ KORKAK.
Horrorİnsan bazen korkularına yenik düşebiliyor. Korkularla yüzleşmek yerine kendini korkunun ellerine bırakabiliyor. Bakalım bu hikayede kim korkusunu yenmiş,kim korkusuna yenik düşüp canını bile vermiş. Keşke diyebileceği şeyleri yapmışlardı onlar ve...