Gözlerim gün ışığıyla rahatsızca kırpılırken dirseklerimin yardımıyla doğrulmayı denedim ancak bulanık bir görüşle gerisin gereği başımı yastığa dayadım.
Ancak aldığım ağır hastane kokusuyla yüzüm buruşmuştu.
Tüm buradan bağimsiz bir şekilde en son neler olduğunu hafızama soruyordum.
En son ağlamış odama doğru giderken tanımadığım birisinin yanımda bittiğini ve zaten sonraysa karanliğa teslim olup bilincimi kaybettiğimi hatırlıyordum.
Şimdi de hastanede bir sedyede serumlar eşliğinde uzanıyordum.
Niyeyse kalkmaya mecalim yoktu. Ama kendime verdiğim emirle zorla da olsa ayaklanıp kapıya ulaşmıştım ki birdenbire benimle birlikte açılan kapı ve başımı bana doğru açılan kapıya vururken inleyerek dengemi kaybettim ve ne olduğunu anlamadan kendimi güçlü kollarda bulmamla kendime gelerek hızlıca ayrıldım.Elimi acıyan yere doğru götürürken "Sende kimsin be! " diye cırladım.
Anlaşılan o ki aldanılmıyordum. " Hanımefendi dinlenmelisiniz "
" Doktor musun? Hiç önlüğün yok da! " diye karşılığını vererek öfkeyle kollarımı göğsüme bağladım.
" Üzgünüm yanlış cevap. Ne doktorum ne de hemşire"
Karşımdaki etten duvarı aldırmadan yanından geçtiğim gibi dolaba yöneldim ve çantamı aldım. Tam arkama dönmüşken tekrar o sinir bozucu tipe rastlamamla iç geçirdim.
" Çekilir misiniz beyefendi?"
" Ailenize haber vermem lazim "
"Pardon da sen kimsin ya rahat birak beni ! " sesim istemeden olduğundan yüksek çıkarken kendime bile şaşırdım doğrusu
" Ama babanız sizi dışarıda bekliyor! "
"Babam mı?" şaşkın suratım ayrı bir hadde ulaşmışken kapıya yöneldim bu defa. Dışarıda duran babam değildi şükür. Rüstem amcaydı.
" Ama-"
Elimi sus dercesine dudaklarıma götürüp " şiştt... Sus! " diye azarladım.
Kapınin ervazindan etrafı kolaçan edip güvende hissettiğimde normal davranarak arkamdaki adamı arkamda bıraktım.
Rüstem amca eminim ki babama da haber vermiştir. Gerçi vermese bile bir şekilde öğrenmiştir. Rüstem amcayı iyi tanırdım. Benim avukatlığımı yapar ama konu saglık oldu mu kimseyi dinlemeyen bir tiptir.
Avukatım dediğime bakmayın. Olay şöyle;
Rüstem amca bu şirketin avukatıdır ve benim amcam gibidir. Arada babama karşı avukatlığımı yapsa da... Aslında bir avukattan daha fazlaydı desem yeriydi sanırım.Yakınlarda işittiğim tanıdık gelen sesle duraksadım.
" Okan! Sana söyleyecektim! İrem böyle birşey istemezdi... "
" Gelmene gerek yok! Zaten iyiymiş şuan uyuyor. Geldiğinde perişan haldeydi. Gözlerinin altı mosmor olmuş. Belli ki uyumamış. Bu aralar böyle mi? "
" Tamam zaten şu çocuk da olmasaydı görmeyecektik galiba"
" Tanımıyorum. Çalışan herhalde"
" Her neyse kapatmam lazım bir bakayım ireme "
Hay... Ne yapacaktım ben? Kahretsin buraya doğru geliyordu!
Acil çıkış! Doğru acil çıkış kapısı tam böyle zamanlarda çıkagelmez miydi?
Hiç beklemeden oraya doğru koştum. Tanrıya şükür ki topuklu ayakkabı giymemiştim de o gıcık sese katlanmak zorunda kalmıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Vazgeçişler
RomanceKatil olduguna inanan biri aşık olabilir mi? Olsa da kabullenebilir mi? Tesadüfler onları bir araya getirirken bu dört harf onların arasına girebilir miydi? Kendini karanlığında hapseden İrem Özbay Onu karanlığından çıkaracak olan Oğuz Başeren...