^^Öncelikle merhaba. Uzun zaman önce düzenlemeye aldığım hikayemi tekrar yayınlama kararı aldım. Umarım beğenirsiniz keyifli okumalar.^^
Küçücük bir çocuktum ben. Her çocuk gibi mutluydum.
Keder,acı nedir bilmezdim. Evebeynlerime sorduğumda iyi birşey olmadığını söylerlerdi sadece.
Fakat o küçük aklımla anlayamazdim dediklerini.
Oysa Ne kadar da aptaldım.
Hani derler ya çok meraklanma diye.
Merakım 15 yaşımda ansızın karşıma çıkmıştı . İşte o acı benimleydi şimdi. Koluma sıkıca sarılmıştı her gün. Yanımda duruyor ve her saniye canımı yakıyordu.
Çoğu zamanda tek bir sözü yıkmaya ve yere sermeye yetiyordu. Ve o kadar güçlü bir vaziyette karşımda dikiliyordu ki bazen onu geçemiyordum hatta kaçıyordum. Bazen kaçmak bir fayda dahi olmuyordu. Aksine daha dimdik durmaya devam ediyor ve gözlerime dikkatle süzüp olanları hatırlatıyordu.5 harfli siyaha bürünmüş kelime beynimde dönüp dolaşırken kendimden soğumama neden oluyordu.Yaptığım küçücük bir hata nelere mâl olmuştu. Sonu bir ölümle sonuçlanmıştı.
Kaybolduğum ıssız düşüncelerimden çenemden süzülen damlaları elimin tersi ile silerek ayrildim. Evet fazlasıyla dikkat çekmiştim bu holdingte ağlayarak. Farkındaydım. Gözleriyle beni izleyen insanlara bakmadan bakışlarından çabucak kaçma fikiriyle dolan aklımı onaylayarak daha fazla dikkat çekmemek için kafeteryadan hızlıca ayrıldım.
Dakikalardan beri tuttuğum nefesimi tekrar ağlamamak için dışarıya doğru üfledim. Aldığım nefes rahatlatacağı yere gözlerimi daha da çok sulandırıyordu. Sanırım biraz da başım dönüyordu. Ağırlaşan göz kapaklarım her geçen dakika yürümemi zorlaştırırken duvara tutunmayı ihmal etmeden yürümeye uğraş gösteriyordum.
" Hanımefendi siz iyi misiniz? Pek iyi gözükmüyorsunuz. Birilerini çagırmamı ister-"
Karşımdaki kişinin yüzüne dahi bakmadan " Hayır " dedim kısa ve net bir ses tonunda.
" Ama-" dedi korkuyla gözlerime bakarak. " Hayır dedim sana sadece biraz dinlenmeliyim o kadar b-ben odama gidi-"yorum dememe kalmadan dengemi kaybederek yere düşme korkusuyla dolup taşan bedenimi hazırlarken belimi sıkıca saran kişiye artık bakamayacağımı ve tabii konuşamayacağımı fark edip yerden havaya kaldırıldığımı anlayarak korkuyla kollarımı boynuna dolayıp kafamı göğsüne dayadım ve " İrem Kızım!" diye bağıran Rüstem amca'ya bakacak takatimin dahi kalmadığı bedenimi karanlığa doğru hapsedererek gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Vazgeçişler
RomanceKatil olduguna inanan biri aşık olabilir mi? Olsa da kabullenebilir mi? Tesadüfler onları bir araya getirirken bu dört harf onların arasına girebilir miydi? Kendini karanlığında hapseden İrem Özbay Onu karanlığından çıkaracak olan Oğuz Başeren...