Belki yarım kaldım

184 15 5
                                    

Ayrıldıktan sonra içine boşluk doğar insanın. Yanında mutlu olduğu insanın yüzüne bile bakamamak...

Önce ayrılık acısıyla acır yürek, sonra alışmaya başlar ama asla unutmaz kalp bu acıyı. Arkadaş kalma diye bir şey olamaz aslında. Çünkü ya iyisindir ya kötüsündür eski bir aşkta. Arkadaş kalmaya çalışırsın ama gün geçtikçe umutlanırsın aslında. Onun tek bir bakışı ya da sözü çeker seni karanlıktan, uzak durmak istersin bu sefer ama yapamazsın çünkü olmaz. Ondan uzak kaldığın her saniye ölüm gibi gelir. Meğer mutluluğunun tek kaynağı oymuş, bunu anlarsın. Sonra dersin ki keşke hiç başlamasaydık hep dost kalsaydık fakat iş işten geçmiştir. Geriye sadece bir daha yaşanması mümkün olmayan maziniz kalır ki bu da size acı verir. Sonra aşktan nefret eder ve kalbinizin tüm kapılarını kapatırsınız. Çünkü sizi mutlu eden tek kişinin o olduğunu bilirsiniz, buna inanırsınız. Fakat eskiler sadece özlenir,bir daha yaşanmaz. Siz artık birbirinizi çok iyi tanıyan iki yabancısınız...

Günlüğümün ilk sayfaları onunla güzel anılarımız ve fotoğraflarımızla doluyken son sayfalara doğru içimdeki ağrıdan bahsetmeye başlamışım. İnsanın içi ağrır mıymış hiç ? Ağrıyormuş.

Odamdan bahsedeyim biraz, ne alaka demeyin, çok alaka. Odamın tavanına onunla bütün fotoğraflarımızı yapıştırdım, hiç boş yer kalmayacak şekilde, kafamı yastığa her koyduğumda anılarımıza bakarak dalıyorum uykuya.
Yatağımın tam karşışındaki duvarın tamamı ayna; kendisine bakmayı çok severdi. Bende severdim, ona bakmayı.
Masmavi gözleri beni hayata bağlardı.
Fazla belirgin olan elmacık kemiklerini ısırırdım, kızardı bana. Sol taraftaki duvar zaten gardırobum. Gardrobumun sağ tarafında ondan aldığım tişörtler, hırkalar, bereler var.
Diğer taraf ise benim eşyalarım. Yatağımın tam kenarında iki bölmeli çekmece var, orada ise ikimizde aynı olan bileklikler, yüzükler, kolyeler,çakmaklar,piercingler var. Giderken ikimizde aynı olan eşyalarını da bana bırakmıştı vefalı sevgilim...
Alt çekmecede ise fotoğraflarımız ve tuttuğum günlüklerim. Sağ taraftaki duvarda ise kapıya kadar kitaplığım var.

Deniz gözlerine bakmayalı 1 yıl oldu bugün. Elmacık kemiklerini ısırmayalı 365 gün oldu. Ona sarılmayalı 8760 saat oldu. Ne çabuk geçiyor zaman. Keşke zaman geçtikçe içimdeki acı da geçse, geçmiyor. Öyle gelişi güzel olmuştu ki , gidip tekrar gelsin istedim.

Şimdi hangi kollarda huzuru arıyor ? Bana yaptığı gibi taç yapıyor mu papatyadan onlara ? Dizlerine yatırıp saçlarını örüyor mu onlarında ? Kim çekiyor ciğerlerine onun kokusunu ? Kim bakıyor onun deniz gözlerine? Bu sorular kafamda canlanırken dahi tüylerim diken diken oluyor, içim ürperiyor. Ya bir de görürsem ?

Kapıyı açıp dışarı çıktığımda bahçedeki papatyalara ilişti gözüm. Olsaydı şuan yanımda, hemen koparır taç yapmaya başlardı...

Boğazımda bir yumru oluştu. Gözlerimin buğulandığını hissedebiliyordum. Dudağımı ısırarak gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Ağlamama ramak kalmıştı. Yavaş yavaş papatyaların üzerine basarak yürüdüm. Fısıldadım kendime "Ağlama, sakın ağlama sakın". Bir damla aktı gözlerimden, yanaklarıma,daha sonra boynuma doğru yol aldı. Hıçkırıklarımın arasından bağırdım " yeter artık ağlama! Unutucam lan senii -papatyaların üzerinde zıplayarak eziyordum onları- Yeter çık aklımdan da kalbimdende Hayatımdan çıktığın gibi ! Neden çıkmıyorsun lan neden ! Nedeeeen ! " diye hıçkırırken dizlerimin üstüne çökmüştüm bile. "Neden gittin lan nerdesin ? Neden bu siktiğimin hayatında beni yalnız bıraktın neden ? Nerdesin laaan ? Nerde ? Kiminle nerdesin ? Sana dokunan parmakları kıskanıyorum nerdesin ?"...

Hıçkırıklarım durulduğunda, gözyaşlarımı silip ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Marketin birine girip sigara ve çakmak aldım. Oturdum bir banka , sigara içişi geldi aklıma, gülümsedim.
Sigara paketini açıp içinden bir sigara çıkarıp dudaklarıma götürdüm ve yakıp derin bir nefes çektim.
Beni bırakıp gitmesine rağmen neden halâ ondan nefret edemiyorum ? Neydim ben ; bir adama körü körüne bağlanmış bir kadın mı , yoksa takıntılı bir aşık mı ?
İnsanlar hep mi böyle? 'Ben farklıyım kızım, bırakmam kimseyi' diyerek giriyor hayatına, benim hayatım artık iki kişilik diyorsun ve iki kişilik düşünmeye başlıyorsun ama sonra ne oluyor biliyor musun ? GİDİYOR. Hemde öyle bir gidiyor ki böyle dral dedenin düdüğü gibi kalıyorsun ortada. Şimdi o gidiyor ya, ikiden bir çıkınca ne kalır , bir kalır değil mi ? Öyle değilmiş işte, yarım kalıyormuşsun...

ÖLÜ KADIN ♏Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin