"Ya ben seni neden getiriyorum ki yemeğe ? Sen ne tür bir varlıksın ? Kız olduğuna hatta insan olduğuna şüpheliyim. Kalk yürü gidiyoruz işimiz var " kolumdan tutup birden kaldırdı beni.
Kasaya doğru gidip orada duran adama cebinden 50 TL uzatıp çıktık restauranttan. Kolum şuan fena acıyor da çaktırmıyorum.
"Ya senin benim koluma karşı hissettiğin bir şey falan mı var ? Her seferinde kolumdan çekiştiriyorsun. Ciddi söylüyorum çok istiyorsan al kes sende kurtul bende . "
"Ya ne çenen varmış. Sus da bin şu arabaya haydi." Kırmızı Audi R8'inin kapısını açtı. Ah ulan senin bu yaptığın atara karşılık bi kırardım camını da , Audi yanı boru değil. Söylediğini yaparak bindim arabaya. Hemen ardımdan o da binip gazı kökledi. Harika sürüyordu. Ya da araba harikaydı. Çaktırmadan onu incelerken fark ettim.
Kahverengi , çekik gözleri vardı. Dudakları incecik , saçları ise 3 numaraydı. Her erkeğe 3 numara saçı yakıştıramama rağmen bu adamda hoş duruyordu. Ben böyle düşünürken bir anda AVM'nin önünde durduk.
"Burada ne yapacağız Toprak?"
"Burada ne mi yapacağız ?"
"Dalga mı geçiyorsun Toprak?"
"Dalga mı geçiyorum ?"
"Off"
"Off mu demiyeceğim. Çok cahilsin keşke ölsen. Sosyal medya dan bu kadar mı uzaksın be kızım. AVM işte. Az adama çevireceğim aman kıza çevireceğim seni biraz " Ya bu kendini ne sanıyor değişmek isteyen kim ?
"Benim değişmeye ihtiyacım yok ben gidiyorum." Restimi çekip arabadan indim. Hızlı adımlarla ilerlerken yanımdan yavaşça bana eşlik ediyordu arabasıyla.
"O çocuğun seni bu inadın ve çirkinliğinden bıraktığına eminim. Biraz kız gibi davranırsan elde edemeyeceğin erkek yok buna emin ol Mayra. Seni baştan yaratacağım." diyerek hızla gitti yanımdan.
Haklı mıydı acaba ? Cidden öyle olabilir miydi ? Ama Emir beni Güzelim diye severdi hep. Güzel gözlüm derdi. Sen benim için hatunsun diğerleri harun derdi.
Bir şey fark ettim ; Kaç gündür bu herif sayesinde Emir i düşünmüyordum bile. Acaba görüşsem mi bir süre ? Aman ne görüşeceğim. Vazgeçtim.
Hızlı adımlarla eve doğru ilerlemeye devam ettim. Devam ederken hala aklımda düşüncelerimle boğuşuyordum. Birisi Toprak'la konuşmam için ısrar ederken diğeri ise onu siktir etmem için ısrar ediyor. Aman Allah'ım şuan kavga ediyorlar. Oooo Toprak'ı destekleyenden bir sol kroşe. Hayal gücümle boğuşurken sol taraftan gelen korna sesine doğru bakmamla...
Sesler duyuyordum. Üzerimdeki bu yorgunlukta neydi böyle ? Adeta üzerimden tır geçmiş gibi hissediyordum. Sanki bacağımın üstünde bir fil oturuyor gibi. Bacağımı hareket ettiremiyorum. Gözlerimi hafif araladığımda küçük bir odanın içinde buldum kendimi. Kolumda serum vardı. Ah sanırım ben düşüncelerimle boğuşurken o araba bana çarptı. Hey , bacağımda il varmış gibi hissetmeme neden olan şey şuan Toprak Beyefendinin bacağımda oturuyor olmasıymış.
" Bacağımın üzerinde ne arıyorsun ?" dedim bana çok alakasız olan sakin bir tavırla. Panikleyerk cevapladı.
"Şey.. ben.. Pardon o şey senin bacağın mıydı ? " bacağımdan kalktı ve sözlerine devam etti.
" Nasılsın ? Bir şeyin var mı? Su falan ? yiyecek bir şey ister misin ? Ve ya istediğin başka bir şey var mı ? Varsa söyle ? " Her cümlesinde soru sorarcasına yüzüme bakıyordu. Çok sevecen gözüküyordu bu haliyle.
"Sanane be , sen kendi işine bak" Aklımdan geçenleri dilime yansıtamıyorum huyum kurusun. Aa yüzsüz Toprak'tan beklenmeyecek hareket. Yüzü düştü. Alındı mı lan acaba ? Aaa bak bak . Gidiyor bide. Yüzsüz Prens seni. Yüzsüzlüğü de buraya kadarmış. Git git. Ebenin kine kadar yolun var..
"Pişt yakışıklı " Hayır hayır tabi ki bunu ben değil babam söyledi. Yuh o kadar da değil yani.
"Buyrun efendim " diye dönüverdi Toprak.
" Nereye gidiyorsun evlat ? Benim biraz işim var , kızımın yanında durman gerek , yalnız bırakmazsın değil mi ? " Ah baba ne diyorsun sen . Toprak piç bir gülüş takınıp bana baktı ve ardından babama kafasını onaylar anlamında salladı. Babam alnımdan öpüp odadan çıktı. Ah baba ah...
