Şu an hissettiğim korkunun haddi hesabı yoktu. Karşımdaki kişinin ise o olması içimin içimi yemesine sebep oluyordu.
Ensemdeki saçları iyice çekti. Dudağımı dişlerimin arasına alıp ezdim ve çığlık atmamak için kendimi zorladım. "Yine sen," diye mırıldandığında ne zaman kapadığımı unuttuğum gözlerimi açtım. "Sen benim adamlarıma karışma hakkını kendinde nasıl buluyorsun?"
Yutkundum ve kaşları çatılmış adama ürkekçe baktım. Elimde değildi, karşısında kim olsa güçsüz kalırdı. "Saçımı bırak," diye tısladığımda, iyice çekti. Ve, birkaç tutam saçımın elinde kaldığına emin oldum.
Çığlığımı önleyememiştim. "Canın yanıyor, değil mi?" dedi acımasız bir sesle. "Böcek gibi hissediyor olmalısın. Eh, bunu hak ettin."
"İmdat!" diye bağırmaya başladığımda, avucunu ağzıma bastırdı. Isırmak için hamle yaptığımda bir yandan da çenemi sıkmaya başladı. Ağlamamak için zor duruyordum. Çenem moraracaktı!
"Şş," dedi. Sesi yatıştırmak ister gibi fakat alay doluydu. "Sana beni başına bela olarak sarmamayı öğreteceğim."
Kaşlarımı çattım. Ve bir süre nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Bu esnada da yüzünü inceliyordum. Kemikli bir surat, abes durmayan ama bir erkeğe göre uzun kirpikler... Kaşının altındaki ince deriye değecek kadar uzundu. Gözleri... Bir an kendime gelemedim, öyle uzun bakmıştım ki gözlerine.
Sakinleştiğimi zannetmiş olmasını dileyip boş anından yararlanmak için avucunu yaladım. Avucunu hemen çekti. Kaşlarını çatıp eline baktığında, fırsat bu fırsat diyerekten koşmaya başladım. Gecenin soğuk rüzgarı yüzümü yakıyor, nefes almak istediğimde ciğerlerim sökülecek gibi oluyordu. Bir süre sonra dizlerimi hissetmemeye başladım, bu koşmamı zorlaştırsa da devam ettim. Durmadım.
Köşeyi dönüp sırtımı duvara yasladım ve iyice büzüştüm. Kurtulmuştum. Rahatlamayla bir nefes verdim, sonunda kaçabilmiştim.
Ama içimde hala bir rahatsız taraf vardı ve bu canımı sıkıyordu. Annemin yöntemini deneyip kendimle sesli bir şekilde konuşmaya başladım. "Lina, sakin ol," dedim kendi kendime. "Seni bulamayacak, kurtuldun."
Duvara yasladığım sırtımı duvardan çektim ve yavaş ama temkinli adımlarla yürümeye başladım. Tam o esnada olan oldu ve biri beni bileğimden tutup çekti.
Sırtım, kaslı bir bedene çarpmıştı. Dualar etsem de, parfüm kokusundan beni bulduğunu, bunun o olduğunu biliyordum. Başım dönüyordu, korkudan.
Ve tam o anda, ben bir hamle yapmasını beklerken ağzıma bir bez bastırdı. Bir süre debelensem de, engel olmamın mümkünatı yoktu.
Gözlerim kapanıp da kendimi karanlığa teslim etmeden önce onun alay dolu sinirli sesini duydum.
"Sen öyle san."
Evet arkadaşlar uzun bir aradan sonra yeni bölüm geldi.Artık sık sık yazıp yayımlayacam.Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin.Sizi seviyorum ❤

ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİMSİN
Acciónarkadaşlar ilk kitabım biraz acemiyim lütfen tanıtımına bakın vote ve yorum bekliyorum