multimedia'da DORUK
Hayat bu güler de ağlar da yüzümüze, diyenlere içimden küfür etmişimdir hep. Çünkü ben hiçbir zaman hayatın gülen yüzünü görmedim ve bundan sonra da görmeyi beklemiyordum açıkçası...
Dakikaladır, belki bana öyle gelmiştir bilmiyorum; Doruk ile bakışıyorduk. Gözlerinde hiçbir duygu belirtisi yoktu ve bu beni daha da delirtiyordu. Abi bu ne ya? Al sıranı başına çal. Ne değerliymiş arkadaş. En sonunda boğazımı temizleyip sert bir sesle"Çekil önümden!" Dedim tıslayarak. Bu sözümle gözlerini kısıp başını havalı ve yavaş bir şekilde yana eğdikten sonra nefesini hissedebileceğim kadar yakınlaştı bana. Korkuyor muydum? Hah tabi ki hayır.Beni bu tür olaylar korkutmazdı. Etkileyiciydi ama... Hem de baya etkileyicİ. Gözleri yeşilin en can alıcı tonlarıydı.Kokusu ahh...(hazır önümdeyken biraz incelemekte yarar var demi :D) Sakallarının görünen kök izleri ve sert yüz hatları insanda dokunma isteği uyandırıyordu. Saçları dağınık ve bir o kadar da baştan çıkarıcıydı. Aman allahım lacivert bir insana bu kadar mı yakışır. Kot ceket, altına şapkalı spor bir t-shirt ve kot ceketinin tonlarında bir pantolon giymişti. Bu insansa diğer erkekler ölsün ya!
Tövbe...!! Ben ne yapıyorum?! diye düşündüm ve etkisinden çıkarak tüm gücümle onu ittirdim. Bir anlık boşluğuna gelmiş olacak ki bir adım geriledi. Afallamıştı. Ona bakmamaya çalışarak olabildiğince hızlı bir şekilde oluşan aradan sıvıştım ve kendimi sınıfın ortasına atıp ondan uzaklaştım. Arkama bakmaya cesaretim yoktu. Yüzüm alev almıştı sanki,kafamı toparlayamıyordum. Kendimi sınıftan dışarı attığımda aklıma Dolunay'ın gelmesiyle bir anlık durakladım. Ahh! Kim bilir neredeydi şimdi? Bir saattir yoktu ortalıkta. Acaba kayıp mı oldu okulda diye düşünürken, kızım sen mal mısın? diye azarladı beni iç sesim. Arada mal olmak iyidir iyi deyip sırıttım. Doruk bende yan etki yapmıştı herhalde. Bunun başka açıklaması olamazdı çünkü.
DOLUNAY'DAN
Bir saattir deli danalar gibi dolanmamın karşılığında okulu baya tanımıştım.Kahretsin! Okulu dolaşacağım diye su almayı unutmuştum.Saate baktığımda derse az kaldığını görmemle adımlarımı hızlandırıp kafeteryaya doğru ilerledim. Koridorun sonunu dönmemle sert bir yapıya çarpmam bir olmuştu.Acıyla inledim.Burada duvar mı vardı? Burnumu ovarak başımı çarptığım şeye kaldırdım. Bu kadarı da fazla. Bunlarla biz aynı okulda, öyle mi?... Olamaz. Yani benim için hava hoş, sonuçta yakışıklı çocuklar daima göz zevkim açısından olumlu sonuçlara yol açar da... Hira bunlara uyuz oluyordu O SIKINTI.Ohaa! Doruk denen çocuğun yandaşları buradaysa kesin Doruk'ta buradadır. Allah'ım Hira inşallah Doruk ile karşılaşmamıştır. Ona bu güzel haberi ben vermek istiyorum.(hahaha yaşasın kötülük!) Çarptığım taş varlığın sesi beni içinde bulunduğum ruh halinden sıyırmıştı... " Dikkat etsene lan!" Ne diyordu be bu. Sanki isteyerek çarptık. Tamam yakışıklı olabilirsin, gel beni öp diyen dolgun dudakların,geriye doğru yatırılmış kumral bakımlı saçların siyah t-shirt ve siyah dar pantolonun ayrıca cool bir tarzın olabilir ama bu bana istediğin şeyi söyleyebileceğin anlamına gelmez beyefendi."Allah Allah ya benim neredeyse burnum kırıldı sen sapasağlamsın neyin kafası bu?!" dememle diğer yakışıklı çocuklar ve onların diplerinden ayrılmayan sürtük kızlardan"Wawoawwww Burak fena kapak oldu!" sesleri yükseldi. Geri zekalılar resmen üzerime kışkırtıyorlardı adının Burak olduğunu öğrendiğim çocuğu. Korkmaya başlamıştım. Burak denen kişilik arkadaşlarının bu gazlamasıyla gözlerinden ateş çıkartarak üzerime yürümeye başladı. O geldikçe ben geri gidiyordum. Ama ne fayda sonunda film repliklerindeki gibi bir duvarın engeline takılmam uzun sürmemişti. Kolumu ezercesine sıkıp inlememle birlikte alayla sırıtırken"Ben Burak Yılmaz...Ayağını denk al,zira Doruk Korkmaz'ın çetesine her sürtük bulaşamaz.Bu sebeple bu yüzleri aklına kazı ve canımı sıkma." deyip beni kaskatı bir vaziyette orada bırakıp hızla uzaklaştı ve arkasından, diğerleri bana ifadesiz bir suratla bakıp gittiler. Ne dedi o? Sürtük,çete? Tamam suratları ve tarzları ben tehlikeliyim diye bağırıyordu ama; Doruk'un çetesi... İşte bunu hiç beklemezdim. Kafamdaki düşüncelerle dalgın bir şekilde suyumu alıp sınıfa gitmek amacı ile ilerledim.Hira inşallah sinirlenmemiştir bana; çünkü bu günlerde daha çok sinirlenecek gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALLER UÇURUMU
RomanceAilelerini korkunç bir kazada kaybeden iki kuzen... Onlar kimsesiz. Kaldıkları yurttan da çıkmak zorunda kalınca yeni bir hayat onları bekliyor olacak. Hira'nın merhameti; Dolunay'ın acımasızlığı... İki zıt kuzen. Ama onlar birbirlerinin her şeyi...