Resim

136 11 0
                                    

Arkamı dönmemle şaşkınlığımı gizli tutamadım.Ağzım adeta açık kalmıştı elimdeki kutuyu yok etmek aklımın ucundan bile geçmemişti ki bir anda yere düştü ve kalp atışlarım normal değerinden daha hızlı atmaya başlamıştı.Bu o çocuktu rüyamda gördüğüm ama nasıl olabilirdi onu hayatım boyunca görmemştim ve bakıcılık yaptığım çocuğun abisi oluyordu.

"Bbben şşşey ggerçekten üzg..-"

"Senin bu oda da ne işin var!!"

"Ben gerçekten çok üzgünüm"

Altında sadece beyaz bir havlu ile dağılmış saçları sanki bana el sallıyordu.Saç uçlarında biriken su damlaları dövmelerinin üstüne doğru yol tutmuştu.Beni bu durumdan kurtaran şey yine onun büyüleyici sesi olmuştu.

"Ailemin sana haber verdiğini sanmıştım."

"bben hiçbirşey bilmiyordum ççok üzg-"

"Kapıyı kapat!" diyerek kükredi.

Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.Hadi ama karşınızda böyle birisi var ve Aman Tanrım ne diyorum ben..

"Beni duymadın mı?"

"Kapıyı kapat!"

Tanrım kapıyı kapatmamı istiyordu.Bir an bulunduğum durumdan kurtulmak için beynimde birşeyler kurmaya başlamıştım ki bana doğru yaklaştı ve

Aman Tanrım bu çocuğun amacı da ne böyle??

"Kapıyı kapat ve çık."diyerek usulca kulağıma fısıldadı.Kalbim mi? Hayır sanırım o artık atmıyor.Bildiğin beni denemişti.Sadece kapıyı kapatmamı söyleyerek beni ölçmüştü ve bende ona istediğini vermiştim.

Tam geri çekilecekken kapı bir anda açıldı ve bir çift göz bize doğru baktığını fark eder etmez öksürüklerle geri çekildim ve gözlerimi olabildiğince ondan uzak tuttum.

"Jaxo??"

"Ağabeyyyy"

Bir an kendimi odadaki tek fazlalık gibi hissetmiştim.

Jaxon bir anda onun kucağındaki yerini almıştı ve bana göz kırparak;

"Baak Justin bu Grace benim sevgilim"

Göz bebeklerim yerinden çıktığını ve midemin alt üst olduğunu hissedebiliyorum.Hayır hayır şaşkınlığım Jaxon'ın söylediğinden dolayı değil,şuanda karşımda duranın onun abisi oluşuydu.Pattie bana bundan hiç bahsetmemişti belki de yıllardır kitli olan bu kapı bana karşı gizli tutulan şeylerle doluydu başta Justin olmak üzere tabi.

Ondan etkilenmedim desem yalan olurdu,beni kendisine çeken bir güç vardı ve ben ona karşı gelemiyordum.Bu bir elmanın yerçekimine meydan okuması gibi birşey olurdu.

Anlayamadığım ve sormak istediğim onlarca soru vardı fakat..

Bir dakika bir dakika!! Aman Tanrım bence soruma sırtındaki yaralar ile başlayabilirdim.

Böyle bir yapıya sahipken nasıl olurda kendini savunamazdı.Sanki başkaları tarafından kendi isteği ile dövülmüş gibiydi.

Yüz ifadesi çok keskin ve bir o kadar da sertti.Sanki vücudu onun için mutluluk hormonu salgılamıyordu.Onu bu hale getiren ne olabilirdi ki?

Ama en önemlisi bu kadar yıldır neredeydi ve şimdi neden gelmişti?

Ben beynimdeki sorularla boğuşurken gözüm kutundan yere saçılan fotoğraflara kaydı ve ikisinin de bana bakmadığından emin olarak eğilip bir kaç tanesini aldım.Bu da neydi? Bu çocuk neyin peşindeydi böyle?

Fotoğrafları daha çok incelemek adına cebime sıkıştırdım ve evde bakmak için kendime fırsat tanıdım.

Justin ve Jaxon oynarken aşağıya inmek için sıvışmak üzereydim ki;

"Adını bilmediğim fakat (dudaklarını oynatarak sessiz bir biçimde) seksi kız bize limonata hazırla,bizde birazdan geliriz."

Jaxon kime benzediği anlaşılıyordu artık.

Söylediğine karşılık yanağımın içini ısırdım.Bu cesaret de nerden geliyordu acaba?

Bay çok bilmiş!!

Onlara sırtımı dönerek merdivenlerden aşağıya inmeye başladım.Mutfağa doğru adımlarken hala bu çocuğun nasıl bir bilinmezlikten çıkıp geldiğini ve benim nasıl haberim olmadığını sorguluyordum.Buzdolabına doğru ilerleyip içinden gerektiği kadar limonu çıkartıp mutfak tezgahının üzerine koydum.Üst tarafımda kalan dolaplara bakarken limonu sıkmak için makineyi nasıl alacağımı düşünüyordum.Dolabın kapağını açıp makineyi almaya uzandiğım sırada arkamda başkasının bedenini hissetim ve arkamda ki beden elini dolaba uzatıp makineyi önüme yavasça bırakırken bedenini bana yaslamıştı derin bir nefes alıp nemli saçlarından gelen erkeksi kokusu burnuma dolarken tezgah ve Justin'nin arasından çıkarken yüzüne bakmıyordum.Üzerinde siyah kaslarını oratya çıkartan dar bi t-shirt vardı altında kot bir pantolon geçirmişti. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda bana bakmiyordu,arkamdaki resme odaklanmış sanki dunya yansa duymayacakmış bir şekilde derin bakışlar eşliğinde gözlerini dikmişti.Arkami döndüğümde resimde Jaxon ve annesi ile babası vardı.Bahçede ki sallanan salıncakta oturmuş mutlu gözlerle kameraya bakıyorlardı.Karışımdaki çocuk kaslarını imkanı varmış gibi dahada çatmıştı.Üzerinde bakışlarımı hissetmiş olmalıki gözlerini fotograftan çekip bana baktı.

"Bu fotografı bir daha burada görmek istemiyorum,kaldır."Sert çıkan sesiyle konuştuktan sonra cevap vermeme izin vermeden hızlı adımlarla mutfaktan çıktı.O çıktığı gibi jaxon koşarak yanıma gelirken düşmemek için son anda bacaklarıma tutunarak kendini durdurmuş ve kocaman gülümsemişti.Elimle saçlarını karıştırıp,tezgaha döndüm ve limonları ikiye bölüp sıkmaya başladım.Jaxon mutfak masasındaki sandalyelerden birine oturmuş ayaklarını aşağı yukarı sallandırırken limonatanın içine şeker ekleyip karıştırdım ve dolaptan iki bardak çıkarıp limonatayı içine doldurdum.Jaxon ın önune bıraktım ve içmesini bekledim.Minik elleriyle bardağı tutarken bir yudum aldı ve bardağı yerine bıtaktı.

"Eee tatlım tadı nasıl olmuş?"gülümseyerek baş parmağını bana kaldırdığında derin bir nefes alıp arkama yaslandım.Limonatasını yarıya kadar içtikten sonra başını bana çevirdi.

"Justin e götürmeyecek misin?"Kafamı hızla ona döndürüp ayağa kalktım.Justin abisi olmalıydı ve ben onu tamamen unutmuştum.Tezgahtan diğer limonata dolu bardağı alıp salona doğru hızlı adımlarla koşarken bir yandan da elimdekini dökmemeye çalışıyordum.Televizyonun karşısın da oturmuş elinde telefonuyla oynarken gördüğümde adımlarımı yavaşlatıp yanına gittim ve önündeki orta sehpahaya limonata bardağını koydum.Gözleri bana çevrildi,telefonunu kapatıp sehpaya doğru uzanarak bardağı eline aldıktan sonra kalın ve renkli dudaklarını bardağa yaklaştırarak bir yudum aldı ve hiçbir şey söylemeden bardak elinde telefonuna geri döndü bir yandan içerken bir yandan da telefonuyla ilgileniyordu.Hala başında dikildiğimi fark ettiğinde gözlerini bana çevirmişti.Soru soran gözlerle bana bakarken bardağı sehpahanın üzerine bıraktı.

"Ne var?"

"Hiç sadece nasıl olduğunu soracaktım."saçma bir şekilde bana sırıtırken

"Güzel." dedi ve koltuktan kalkarak merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı.Arkasından bakakalırken nedense sinirlendiğimi hissetitim soguk terler sırtımdan boşalırken içmediği yarısına kadar içtiği limonatıyı alıp kafama diktim.Gerçekten hayatımda gördüğüm en burnu havada insandı ve üstelik sinir bozucuydu.Mutfağa gittim ve elimde ki bardağı ve Jaxon ın bardağını tezgaha koydum.Saat epey geç olmuştu ve benim Jaxon u uyutup eve gitmem gerekiyordu.

Ve de cebimde ki fotograflara bakmam.

Evdeki son işimi de bitirmek adına Jaxon'ı uyutmak için odasına gittim ki abi kardeş huzurlu bir şekilde uyuduklarını farkettim. Gözlerim bir kez daha anladı ki onlar muhtesemdi
Eğer düşünceler okunuyor olabilseydi eminim şuanda hapiste olabilirdim.Lanet olsun bu tabloya sonsuza kadar bakabilirdim.Onları bulunduklarını cennetin içinde bırakarak odanın kapısını çektim.Dış kapının kolunu kavramamla;
"Seni bu saatte eve tek başına yollayabileceğimi düşünmedin umarım "...

LIFE OR DREAMSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin