⚝dreiunddreißig

64 16 66
                                        


Koko, bir elindeki telefondan okuduğu mesajlara bir de askılıktaki montuna bakıyordu. Saatin ilerlediğini, belki giderse yetişemeyeceğini biliyordu ama yine de böyle durması onu delirtiyordu.

Her şeyin en baştan sakince normal bir şekilde başlayacağını düşünmüştü. Belli ki yanılmıştı. Evet, İnui ile toksik bir ilişkiye sahiplerdi ama yine de ikisi de hiçbir zaman "intikam" adı verilen oyun kadar ileriye gitmemişlerdi.

Koko'nun soracağı soruları vardı, İnui'nin cevaplaması gereken sorulardı bunlar.

"Ah, sikeyim!" Odanın içine verdiği sesli nefes adeta kulaklarında yankılanmıştı. Ne yapacağını cidden bilmiyordu ama bu sefer yine ileride pişman olacağını bildiği şeyi yani duygularını dinlemeyi seçti.

Elindeki telefona son bir bakış attıktan sonra hızla oturduğu yerden ayağa kalktı ve portmantoya doğru yürüdü. Hızlıca montunu üstüne geçirdi; anahtarını, cüzdanını, araba anahtarını ve telefonunu cebine atıp evden çıktı.

Gittiğinde ne diyeceğini bilmiyordu, "tebrik ederim benimle yattıktan birkaç gün sonra sevgilinle evlenmeye karar vermişsin!" diye ortaya çıkamazdı haliyle.

Neyine güvendiğini bilmediği adımlarla otoparka yürüdü, arabasına bindi ve Keisuke'nin bahsettiği mekana doğru gidebileceği en yüksek hızda gitti.

Tabelanın parlayan yazısını okuduğunda doğru yere geldiğini anladı, arabadan inmeden önce iki eliyle sıkıca direksiyonu kavradı. Ne yapıyorum şu an diye düşündü ama geri adım da atmadı. Kafasını sertçe direksiyona vurup hafifçe bağırdığında korna sesi de ona eşlik etmişti. Buraya kadar gelmişti, geri dönemezdi.

Daha fazla düşünmemeye karar verip hızlıca arabadan indi ve anahtarı valeye teslim etti. İçeri girdiğinde rezarvasyon soran görevliye arkadaşımı görmeye geldim dedi. Ardından kendinden emin adımlarla merdivenleri çıktı, teras katına ulaşmasına birkaç basamak kala ayaklarına baktı ve kıyafetlerini süzdü.

Siyah bol paça eşofmanı, beyaz bol tişörtü ve üstüne son dakika attığı deri ceketi ile giyimine özenmediğini düşündü. Sonra kendi kendine hesap sormak için takım elbise mi giymem lazım dedi ve son kalan basamakları çıktı.

O sırada iş görüşmesinde olan Keisuke, konuşmanın derinliğindeyken içeriye adımını atan Koko'yu gördü. İçinden büyük bir küfür geçirdi ve onu durdurmak için ayağa kalktı. O sırada karşısındaki adam ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Karşısındaki adamdan özür dileyip hızlıca Koko'nun tarafına gitse de artık çok geçti.

Koko'yu tek gören kişi Keisuke değildi. Akame ve İnui de görmüştü ve İnui gördüğü gibi içtiği suyu yutamamıştı. Bir terslik olduğunu anlayan Ren, İnui'nin baktığı tarafa bakar bakmaz yüzüne gelen ağır darbeden kurtulamamıştı.

Restaurantın çoğunluğundan ince bir çığlık sesi yükseldi. Çoğu kişinin dikkati o masaya çevrilmişti çoktan.

Ren, yumruğun etkisiyle sola yatan başını Koko'ya çevirdi. Eliyle çenesini tuttu, ağzına dolan metalik tat dudağının patladığını gösteriyordu. Dudağındaki kanı orta parmağıyla sildi ve Koko'nun gözünün içine baka baka orta parmağına bulaşan kanı yaladı.

Koko, bakışlarını İnui'ye çevirdi. Kendisine bile bakmıyordu. Neden bakmıyordu, artık görmek istemediği için mi yoksa yaptıklarından pişman olduğu için mi?

Not For Us | KokonuiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin