İnui, Ren'in arabasıyla evinin önüne gelmesi ile aşağı indi. Üstüne giydiği siyah transparan gömleği ve siyah keten pantolonu ile adeta parlıyordu. Normalde böyle giyinen bir insan değildi, nereye giderse gitsin rahat şeyler tercih eden birisiydi fakat bugün böyle giyinmek istemişti. Belki de uzun zaman sonra Koko'yu canlı bir şekilde göreceği içindi.
Arabasının kapısına yaslanmış Ren, İnui'yi beklerken telefonundan arkadaşları ile mesajlaşıyordu. İnui her ne kadar o arkadaşlarını merak edip tanışmak istese de konusu her açıldığında kesin bir şekilde reddediliyordu.
İnui, kapıdan dışarı çıktığında gözüne ilk çarpan şey Ren olmuştu. Aynen şu an olduğu gibi normalde kendisinin giydiklerine çok karışırken kendisinin onun giydiklerine karışılmasını sevmeyen biriydi. Üstüne giydiği beyaz dar tişört ve baggy jean ile sokaktaki çoğu kızın dikkatini çekmeyi başarıyordu. Zaten yakışıklı birisiydi.
Siyah saçlarına elini daldırıp düzeltirken etrafa göz atan Ren, diğer elindeki sigarayı ağzına götürdü. O sırada gördüğü ona yaklaşan İnui ile yüzünde bir gülümseme belirdi. Bakışları bu sefer de üstüne gittiğinde oluşan gülümseme anında kaybolmuştu.
İnui ise ne diyeceğini anlamış gibi yanına gider gitmez kendini arabanın içine atmıştı. Ren de hızlıca şöför koltuğuna geçtiğinde ikisinin arasındaki gerginlik yüz metre öteden fark ediliyordu.
Ren arabayı çalıştırdığında bile ikisinin ağzından tek kelime çıkmamıştı.
"Sana kaç kere şu zıkkımı içme dedim, arabanın içi bok gibi kokuyor." Sessiz gerginliği bozan isim İnui olduğunda Ren gözlerini yoldan ayırmış, İnui'ye kısa bir bakış atmıştı.
"Ben de sana kaç kere böyle kıyafetler giyme demiştim. İkimiz de birbirimizi dinlemiyoruz anlaşılan." Tekrar önüne dönen Ren, kıskançlığını ve sinirini gizlemeden konuştuğunda İnui göz devirmişti.
Böyle hareketleri seven birisi değildi, kıskanılmayı dozunda severdi. Sorun da zaten oradaydı. Ren de o sevdiği doz namına tek bir şey bile yoktu.
"Sen yanımda değil misin nasılsa?" Arabanın camını açarken söylediği kelimeler sohbeti sonlandırmıştı. Belki bu sefer tartışmak istemiyorlardı, kim bilir.
Uzun bir sessizliğin ardından gidecekleri yere ulaşan Ren ve İnui, Ren'in arabayı park etmesinden sonra arabadan inmişlerdi.
Karşısındaki mekana bakan İnui, ister istemez "Koko'nun her zaman geldiği mekan burası mı?" diye düşündü. Fazla tekin bir yere benzemiyordu.
Etrafta parlayan kırmızı ve sarı ışıklar, gecenin karanlığına aydınlık tutarken tabelada yazan kocaman yazı tam anlamıyla burayı tanımlıyordu. Parlak.
Fazlası ile parlak olan mekana girdiklerinde beklediğinin aksine yüksek sesli bir müzik yerine sakin, Jazz bir müzikle karşılaşan İnui şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı.
O sırada peşinden işlemleri halletmiş bir şekilde gelen Ren, İnui'nin beline elini atmış ve ayarladığı masaya götürmüştü.
"Daha gelmemiş seninki, o gelene kadar nereye gideceğini anlatayım." Hem konuşup hem sandalyesine oturan Ren, her ne kadar çoğu kişi için çekici gözükse de gerçek kişiliği kendisiyle uyuşmayan İnui için tam bir göz devirme sebebiydi.
"Şurada karşıdaki kızları görüyor musun? Onlar benim tanıdıklarım. Onların yanındaki masada kalacaksın." İnui, kollarını gövdesinde birleştirip sırtını duvara yasladı.
"Ne kadar güzel tanıdıkların var öyle." İğneleme amaçlı söyledikleri ile Ren göz devirmiş ve arkasına yaslanmıştı.
"Şu an konumuz kıskançlık değil. Onların sağındaki masaya gideceksin en köşeye, kör nokta orası. Hiçbir yerden gözükmezsin." Dediği yere bakan İnui, haklı olduğunu anladı. Hem önündeki kız kalabalığı yüzünden gözükmüyordu hem de çoğu kamera orayı görmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not For Us | Kokonui
Fiksi Penggemarex: ya senin derdin ne Ne istiyorsun benden bizden ya k: seni istiyorum var mı amk