Multi Mira
Benim adım Mira. 18 yaşındayım. Motorlara karşı zaafım vardır. Boş vakitlerimde basketbol oynarım ya da motor yarışı izlemeye giderim.*******************
Sabah sabah annemin sesiyle uyandım.
- Miraa kızım uyan okula geç kalıcaksın ilk günden.
Oflayarak ayağa kalktım. Lavaboya gidip günlük rutin işlerimi hallettim. Hemen aşağı inip annemin hazırladığı kahvaltıyı yiyip odama çıktım. Hemen yüksek bel kotumu ve beyaz büstiyerimi giydim. Üstüne ise gri hırkamı giydim, ayakkabı olarak ise beyaz vanslarımı giyindim. Hemen okula gittim. Okulda genellikle tek takılırım. Hiç arkadaşım yoktur. Ama bu sene değişik olucağa benziyor. Baksana okulun badboyları şuan yanıma geliyor. Kesin beni yine ezikliyicek artık alıştım.
- Selam
Dedi aralarında en yakışıklısı.
- Ne var?
Dedim umursamaz davranarak.
- Ovv çok sert
- Ne istiyorsunuz ?
- Benim sevgilim olmanı.
- Hayır.
- Zaten sormadım. Herkes seni benim sevgilim diye biliyor. Şimdi beni öp.
He ilk öpücüğümü sana vereyim sonra, yemezler. Yavaşça yanına yaklaştım ve tokat atıp koşmaya başladım. Okuldan çıktım. Bir parka gelip oturdum. Telefonumla oynamaya başladım. Bir süre sonra yanıma acayip derecede meteor bir çocuk oturdu. O da telefonuyla oynuyordu. Telefonumdan başımı kaldırınca karşıdan gelen sinirden kızarmış okuldaki çocuk geliyordu. Yanımdaki çocuğa döndüm hemen.
- Benimle sevgili rolü yapar mısın?
- Peki.
- Adın ne?
- Selim senin adın ne?
- Mira.
O anda o çocuk ve grubuda yanıma varmıştı.
- Sen beni tüm okulun önünde nasıl rezil edersin len?
- Ben rezil etmedim sen rezil olmak istedin canım.
O anda tokat atıcakken Selim çocuğa daldı. Onlar kavga ederken ben hızlıca koşmaya başladım. Ben koşarken hava kararmaya başlamıştı. Ne ara akşam oldu be. Durduğumda bir ara sokaktaydım ve içki kokusu vardı. Biraz daha ilerlediğimde bir bara geldiğimi anladım. İçeri girdim. Daha önce 4 kere gelmiştim buraya annemle babam kavga ettiğinde tabiki. Yoksa burasıyla işim olmaz. İçeri girdiğimde buraya girmek isteyen aklıma söverken bir yere oturdum. Garson yanıma yaklaşınca.
- Tekila
Dedim. Garson iki dakika sonra elindeki bardağı bıraktıktan sonra yanımdan uzaklaştı. Yarım saat sonra kalkıcakken garson yanıma yaklaştı. Karşıdaki meteorları gösterip.
- Sizi çağırıyorlar.
Dedi. Meteorların yanına gittim.
- Selam.
Dediler hepsi koro halinde.
- Niye çağırdınız?
- Biraz eğleniriz demiştik.
- Ben sizin bildiğiniz kızlardan değilim tamam mı.
Deyip arkamı dönüp yürümeye başladım. Yürürken kolum tutuldu. Tutan kişiye baktığımda beni yanına çağıranlardan biriydi. Kolumu elinden kurtarmaya çalışırken tekme attım. Allahtan Ayağımda topuklu yok. Koşmaya başladım. Ama bu sefer nereye gittiğime dikkat ederek. Sahil kenarına gelmiştim. Oturup denizi izlemeye başladım. Ne kadar geçtiğini bilmiyordum. Sonunda ayağa kalkıp eve gittim. Eve vardığımda kapı açıktı. Içeriye doğru ilerlediğimde herşey yerle birdi. Ve en son olarak salona girdim. Girdiğimde şokun etkisiyle dizlerimin üzerine çöktüm çünkü karşımda TAVANDA ASILI BIR ANNE VARDI !!! Ayağa kalkıp koşarak döndüğüm yere gittim sahile yani. Bir banka oturup kahkahalar atmaya başladım. Psikolojim bozulmuştu resmen. Ayağa kalkıp denize doğru yürümeye başladım. Yürüdüm, yürüdüm ve en son su omuzlarıma kadar geliyordu. Gözlerimi yumdum. Annemi düşündüm. Mutlu zamanlarımızı. Peki bunu niçin yapmıştı, ne onu bunu yapması için teşvik etmişti. Biranda belimde bir el hissettim. Gözlerimi açtığımda yanımda kimse yoktu. Kendimi suya bırakıp gözlerimi kapattım. Bir iki dakika sonra kolumu birisi tuttu. Gözlerimi açıp ayaklarımı yere koydu. Okuldaki badboylardan sevgilisi olmamı isteyen çocuk vardı.
- Burada ne yapıyorsun?
Dedim
- Asıl sen ne yapıyorsun? Ölmek mi istiyorsun?
- Evet zaten bu saatten sonra yaşasam ne fayda.
- Niye?
- Annem...Annem intihar etti.
Biranda kendimi onun kolları arasında buldum. Hıçkırıklara boğularak ağlamaya başladım.
- Tamam sakin ol. Gel şimdi denizden çıkalım.
Tamam anlamında kafamı salladım. Ama yürüyecek kuvvetim yoktu. Beni kucağına aldı.
- Adın ne?
Dedim hep ona o çocuk veya badboylardan diye bahsetmekten sıkıldım çünkü.
- Araf. Seninde galiba Mira.
Deyip gülümsedi. Kafamı aşağı yukarı salladım. Denizden çıktıktan sonra bana sarılarak oturdu. Beni küçük bir çocukmuşum gibi kucağına aldı. Başımı boyun girintisine yasladım. Bizi görenler sevgili sanabilirdi.
- Benim evime gelmek ister misin?
- Olmaz sana rahatsızlık vermek istemiyorum.
- Ne rahatsızlığı ya. O eve mi gitmek istiyorsun. Anne mi seyretmek mi istiyorsun.
Diyince tek kaşımı kaldırarak ona bakıyordum.
- Tamam özür dilerim öyle demek istememiştim.
- Yaa özür dileme haklısın. O eve gidemem.
- Yani benle geliyorsun.
Deyip tekrar gülümsedi. Ayağa kalkıp yürümeye başladık. Onun motoruna bindik. Annemin olayı olmasa onun motoru olmasına sevinebilirdim. Evine, pardon sarayına vardığımızda motordan indik. İçeri girdik. Çift kişilik koltuğa ikimiz oturduk.
- Araf sen benim düşündüğüm gibi biri değilmişsin aslında. Iyi birisiymişsin sen. Keşke önyargılı davranmasaydım.
- Boşver. O zaman birbirimizi tanımıyorduk. Ama bak şimdi tanıyoruz.******************
Beraber okula geldik. Gece hep ağlamıştım. Devamlı kabus görüp kalkıyordum ve ağlıyordum. Annemi düşünüyordum. Ikimizde motordan inince Araf beni takmadan arkadaşlarının yanına gitmişti. Bende sınıfa çıkarken beni gören herkes fısıldaşıp duruyordu. En sonunda herkese dönüp bağırdım.
- Ne bakıyonuz len nolmuş?
Yanıma bir erkek yaklaşıp bir boş sınıfa sürükledi beni.
- Arafın evine girmişsin ve tüm okulda bu dedikodu olmuş ve ben böyle birşey duymaktan rahatsız oluyorum.
- Sanane benden bu benim sorunum.
- Annem senin o lanet olacısa babanla evlenecek ve ben sana abilik yapıcağım. Anladın mı güzelim.
- Ne?
Diye kulak yırtıcı bir çığlık attım. Etrafımdaki herşeyi yere fırlatmaya başladım. Birden cam masaya yumruk attım. Kendimi yere atıp çırpınmaya başladım ve kendime vuruyordum. Biri beni kucağına alıp yürümeye başladı. Alan kişiye baktığımda o kişi üvey abimdi. Ben bu çocuğu ne ara benimsedim LAN. Birde Allah kahretsin ben bu Araf herifine. Onun kucağından inip Arafın yanına gittim. Önünde durup.
- Allah belanı versin len. Bi de ben sana güvenmiştim. Allah benimde belamı versin.
- Kızım beni tüm okulun önünde rezil etmiştin unutmuyorsan. Seni nasıl affedebilirim. Herşeyin bir bedeli var güzellik.
Diyince o ve tüm grubu kahkahalar atmaya başladılar. Eve doğru yürümeye başladım. Arkamda üvey abim vardı. Eve varınca içeri girdim. Annemle babamın odasına girip kapıyı kilitledim. Kapının arkasına yaslanıp yere oturdum. Ağlamaya başladım. Ben niye bunları yaşıyorum. Ne yaptım da bedelini ödüyorum.*****************
Gözlerimi hafif araladım. Burada uyuyakalmışım. Kapı çaldı.
- Kimsin?
- Berk. Yani üvey abin.
- Ne istiyorsun?
- Okula gitmiyicek misin?
Yaa ben okulu nasıl unuturum. Hemen ayağa kalktım. Elim kan içindeydi.
- Elim!!
Diye çığlık attım.
- Kapıyı aç doktor aşağıda seni bekliyor.
Üstümü düzeltip aşağı indim. Doktor elimi sardıktan sonra gitti. Bende kıyafetimi değiştirdikten sonra okula gittik. Sınıfa çıkıp kafamı sıraya koydum. Hoca geldiğinde uykuya dalmıştım zaten. Uyandığımda sınıfta kimse yoktu. Sınıftan çıkıp okul içerisinde dolaştım. Kimse yoktu. Bahçeye indiğimde Araf ve grubu bahçedeydi. İçki içiyorlardı. Arkaları bana dönük oldukları için beni görmüyorlardı. Onları dinlemeye başladım.
- Araf sen bu kızı gerçekten seviyor musun?
Araf ve birisini sevmek demek bu hayatta artık köpeklerde konuşabilicek gibi birşeydir.
- Evet hemde çok seviyorum aşığım ona Mira'yı çok seviyorum 😳😱
- Nee?
Diye bağırdım ve hepsinin kafası bana doğru döndü. Beni görmeden ben bir sınıfa girip saklandım. Ayak sesleri gelmeye başladı. Ben saklandığım sınıfa birisi girmişti. Boynumda metal ve sivri bir şey hissettim.
- Kimsin
Dedi bu Araf'ın sesiydi.
- Mira
Dedim korkmuş bir sesle.
- Senin burada ne işin var
Diyerek bildiğin cırladı boynumdaki bıçağı çekerken.
- Ben...okulda uyuyakalmışım.
- Tamam gel benimle
Deyip el bileğimden tutup beni okul bahçesine götürdü. Hepsi bir ağızdan.
- Miraa!
Diye bağırdılar. Şaşkın bir şekilde bana bakıyorlardı.
- Uzaylı görmüş köylü gibi bakmayın bana
Hepsi birlikte gülmeye başladılar. Buna Araf'ta dahil. Birden Araf ciddileşti.
- Sen bizi ne zamandır dinliyorsun?
- Yeni gelmiştim.
- Okulda ne işin var senin bu saatte?
- Okulda uyu..ben sana niye hesap veriyorum. Beni oyuna getirmiş birine. Benim ona güvendiğim ama onun tam bir sahtekar olan birisine.
- Off sana soru soranda kabahat zaten.
Deyip kendi aralarında konuşmaya başladılar. Beni burada yalnız bırakıp gidecekken Araf'ın arkaşlarından biri yanıma geldi.
- Evine bırakıyım mı seni?
- Hayır!
Deyip tersledim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Eve vardığımda kapı yine açıktı. İçeri girdim. Salona girip oturdum. Kapıyı açık bıraktığımı hatırlatıp kapatmaya gittim. Kapayı kapattıktan sonra arkamı döndüğüm an simsiyah giyinmiş bir adam eliyle ağzımı kapattı.
- Sakın bağırayım deme.
Deyip belindeki silahı gösterdi.