Yataktan kalktım yavaşça . Parmak uçlarıma ses çıkarmadan basa basa mutfağa yürüdüm , sanki bu boş evde benden başka biri varmışcasına . Musluğu çevirip bardağı uzattım . Musluktan su değilde kan akmasını bekledim kana susamış gibi . Hemen kafamın üzerindeki eski tahta dolabı açtım . Dolabın içinde içi toprak dolu bir kase vardı , elime alıp masanın üzerine koydum ve buzdolabından kırılmış bir şarap şişesi çıkarıp onu da masaya koydum. Raftan bardak aldım ve masaya oturdum . Bardağa biraz şarap koydum . Şarapla beraber şişenin içine düşmüş bir kaç sinekte bardağın içine düştü. Onları da elimle attıktan sonra . Kaşığa gerek duymadan toprağı ellerimle yemeye başladım , topraktan yaratılan insandan öc alırcasına yedim tıpkı bir yamyam gibi . Sonra biraz ağladım ve biraz da güldüm . Deli olduğumu biliyordum ama bilerek o saçma sapan ilaçları kullanmıyordum . Çünkü hayatta sahip olduğum iki şey vardı . Biri deliliğim diğeri de ismim . İsmim Kayra'ydı . Tekrar odama doğru yürüdüm . Kapının önüne geldiğimde yerde bir ay önce çarpıp kırdığım vazonun parçalarını gördüm . Vazo parçalarının etrafı kırmızı renkteydi , kan kırmızısı . Aldırış etmeden otuz iki gündür yaptığım gibi tekrar üzerlerine basarak odama girdim. Yarısı siyah , yarısı beyaz odama . Güldüğüm zamanlar da siyah, ağladığım zamanlar da beyaz tarafına sindiğim odama .Çarşafı yırtılmış yatağımın üzerine oturdum . Tırnaklarımın arasına baktım . Yine kırmızı lekeler vardı aralarında . Sonra dikkatimi kollarım çekti . Tırnak izleri vardı . Aldırış etmeden ayağa kalktım ve kapısının menteşelerinden biri kopmuş dolabıma uzandım . Düzenli bir şekilde duran kıyafetleri yatağın üzerine koydum . Hepsinin de üzeri tozlarla kaplıydı . Bilerek yerlere sürterdim kıyafetletimi ve toza bulardım . Çünkü çocukken bir oyun esnasında hiç düşmemiştim ve hiç tozlanmamıştı kıyafetlerim . Bu nedenle bilerek kirletirdim kıyafetlerimi beni diğer çocuklarla eş görmeyip dışlayan yeryüzünden intikam almak için . En sevdiğim rakam "1" di fakat en nefret ettiğim rakamda "1" di . Tanrı 1'di , yaşam 1'di fakat yalnızlıkta 1'di , ölüm de 1'di . Bu yüzden hem severdim hem nefret ederdim . Tek bir rakam için beslediğim iki duygum vardı . Düşüncelerimi bir kenara bırakıp banyoya doğru yöneldim . Duşun altına girdim . Duşun tam karşısında ayna vardı . Üzerime hiçbir temizleyici sürmedim , gözlerim açık bir şekilde bir yandan kafamdan aşşağıya su inerken diğer yandanda aynaya bakıyordum masum masum kızarmış gözlerle . Üzerime havlu almadan duştan çıktım . Tozlu kıyafetlerimi giyindim ve çıkış kapısına doğru yürüdüm . Kapının önüne geldim ve kendi kendime " Sakin ol . Kendinden başka kimse seni öldürmek istemiyor ! " dedikten sonra kapının kulpuna çöküp açtım ve dışarı çıktım . Kapıyı çektim fakat kitlemedim . Kim bilir belkide bir hırsız içeri girer ve halime acıyıp benim arkadaşım olurdu . Merdivenler tam önümdeydi ve gülümseyerek kendime şöyle dedim " Yine 71 basamak mı var acaba ? " . Birer birer sayarak aşşağıya doğru indim . Zemin kata geldim ve tekrar gülümsedim " 71 " deyip binanın kapısını açtım . Beynimin bir gecekondu kadar eskimiş hücrelerine dışarıdaki keskin gürültü doldu . Tüylerim diken diken oldu bir anda ve gözlerim hemen oturmak için bir kafe aradı . Bu gürültüden kurtulmanın başka bir yolu yoktu . Küçüklüğümde de kaçardım gürültüden . O eski sağ gözü ve sol bacağı olmayan oyuncağımla . Hangi hayvanın oyuncağı olduğunu bile bilmiyordum . Kaçardık beraber onunla . Konuşurdu oda benimle ama kelimeleri kullanmazdı . Ben soru sordukça sanki o rüzgara hükmetip estirerek cevap verirdi . Sesten yeterince uzaklaşınca rüzgara doğru göğüs gererdim ve gözlerimi hiç kırpmadan rüzgarı delercesine bakıp şöyle derdim " Acaba yeterince hzlı eserse gözlerimi yerinden söküp çıkarabilir mi ? " . Geçmişle ilgili anıları bir tarafa attım . Caddenin tam ortasında birden rüzgar esmeye başadı . Kollarımı yana doğru gerdim ve sanki birinin yüzüne bakar gibi gözlerimi rüzgara doğru açtım . Gözlerim sulandı . Biraz rüzgarın etkisiyle birazda içimde kalan birkaç duygunun kalıntısıyla . Rüzgar birden dindi , herkes bana bakıyordu . Kendi etrafımda bir tur dönüp bende onlara baktım . Delilik , rüzgarla eski günlerin hatrına kucaklaşan bende miydi ? Yoksa tanımadığı halde diğer insanların hayatlarını didik didik edip kusurlarını arayan diğerlerinde mi ? Kafamı önüme eğdim ve tekrar içimi kaplayan o dışlanmışlık duygusuyla kapşonumu çekip yavaş yavaş yürüdüm . Nereye gittiğimi bilmeden . Sadece bana dikilen gözlerin canımı yakmayacağı bir yer arıyordum .
Gezinmekten vazgeçtim . Tekrar eve doğru yürümeye başladım . Tanıdığım tanımadığım ne kadar insan varsa hepsinden yumruk yemişti tüm duygularım . Sessizce bir kaç küfür etmek istedi dilim ama aklım müsade etmedi . Sadece sayıklıyordum kendi kendime " Yaşadıklarımın sinirini eritecek bir küfür daha bulunmadı . Bulunmalı ! " Bağırmak istiyordum sokağın ortasında , soyunmak , yalnız kalmama neden olan tüm kuralları çiğnemek . Bedenimde ki son hücre ölene kadar nefes alıp gülerek yaşamak istiyordu sersem içgüdüm . Saçma sapan düşünceler içindeyken evin köşesinde ki bakkalın önüne kadar yürümüştüm . Şimdiye kadar hiç sigara dumanı çekmemiş bu ciğerler sanki sigaraya susamıştı . Bakkala girdim "Bir paket sigara ." dedim . Bakkal "Hangisinden ?" dedi. Ben tekrar " Bir paket sigara ." . Bakkal tekrar " Hangisinden evladım. " diye sordu bana . Biz konuşurken adamın biri içeri girdi ve sadece " Kırmızı Marlboro . Kısa ." dedi . Bakkal adama bir paket sigara uzattı ve bende hemen " Aynısından . " dedim . Sigaramı alıp evime doğru yürüdüm amaçsızca . Sadece yatağımın ucuna oturup , başımı eğdikten sonra sigaramı içmek istiyordum . Binanın kapısından içeri girdim , yukarı çıktım ve " 71 " dedikten sonra sadece kapının kulpuna basıp kapıyı açtım .Bir hırsızdan arkadaşlık beklemek ne kadar mantıklıydı ki ? Neden böyle bir şey yaptım bende bilmiyordum . Herzamanki saçmalıklarım işte . Odama doğru yürüdüm yavaşça parmak uçlarımda . Yatağımın ucuna oturdum sigara paketini açtım ve içinden bir tane çıkardım ve içimdeki kana susamış benliğimin etkisiyle içimden şöyle geçirdim " Umarım o ağzındaki şey dudağını parçalar ve oluk oluk kan akar seni kaçık ! " . Bunu söyledikten sonra sigarayı elime alıp kin ve nefret dolu kişiliğime öfkeyle bağıra bağıra " Akan o kanda ölürüm umarım kaçığın içinde ki kaçık ! " deyip sigarayı ağzıma yerleştirdim . Yatağın hemen önünde ki çekmeceye uzandım . İçerisinden okuduğum kitapaları yakmak için kullandığım çakmağı aldım ve sigaramı yaktım . İlk nefes biraz sertti . Sonraki daha sert fakat yavaş yavaş yumuşamaya başladı sigara . Rahatlatmaya başladım . Sigaramı içtikten sonra izmaritini elime aldım ve değerli eşyalarımı koyduğum küçük kutumun içerisine yerleştirdim . Zaten onun içinde de bir kağıt parçası vardı ve üzerinde de " Kafası ve sol bacağı olmayan dostum Hubi . " yazıyordu . İçinde oyuncak yoktu belki ama bir anıttı benim için o kağıt ve orada durması gerekiyordu . İzmariti küçük sandığımın içine koydum ve saatime baktım . Saat 13:20'ydi .Kendi kendime saat geç olmuş dedim ve kabus görme arzusuyla yatağıma uzandım .

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Şizofren Ne Yaşar ? (Basılacaktır)
Misterio / SuspensoDelilik , delilik , delilik ve biraz daha delilik . Ruhu yanmış bir adamın hikayesi . Sahip olduğu tek özelliği delilik olan bir adamın hikayesi . Herkes tarafıdnan terk edilmiş bir adamın hikayesi . Kalbi erimiş bir adamın hikayesi . Herkes aynı ma...