Acaba bu ayakkabılar nerden çıkmıştı?
En son kuaförde kalmıştı. Ya Yusuf ya Aras ya da Dicle getirmişti. Dicle şu anda sahnede kendinden geçmiş bir vaziyette oynuyordu. Aras erkek arkadaşlarıyla fotoğraf çekilme derdindeydi.Yusuf ise yan masadaki arkadaşlarıyla muhabbet içindeydi. İyi ama kim getirmişti bunu buraya ?Daha fazla düşünmeden şu geldi aklıma. Hayatım boyunca arkamı toplayıp, yanımda olup, ihtiyacım olan şeyi yanıma getiren kişi kimdi ? YUSUF. Ayakkabıdan sıkılıp yorulacağımı biliyordu. Bunun için spor ayakkabılarımı da getirmişti. Bu kadar basit. Tamam bu durummu çözdüğüme göre artık sahneye çıkmanın zamanı gelmişti.
Balo harika gidiyordu.Hep beraber deliscesine sahnede tepiniyorduk.
Çok eğlenceli ilerleyen balo , mezuniyet pastasının kesilmesini söylenilince sona ermişti .Aslında bizim için de iyi olmuştu. En azından biraz dinlenebilirdik. Mezuniyet pastasını kesmek için sahneye beni davet ettiler. Yusuf hemen topuklu ayakkabıları getirmişti. " Efal neden çıkardın bunları ? " dedi. O an bekledim ve düşündüm. Yusuf spor ayakkabılarımı getirmemişti.Daha fazla oyalanmak istemedim. Herkes sahnede beni bekliyordu. Ayakkabıları değiştirip sahneye çıktım. Mezuniyet pastasını önüme getirmişlerdi. 3 katlı ve güzel bir pastaydı. Önce dikkat çekici bir konuşma yapmam gerektiğini düşünerek şunları söyledim.- Ben sayısal grubu öğrencilerinizden Efal YILMAZ . Hepinize Merhabalar...
Umarım eğleniyorsunuzdur. En azından benim temennim bu. Neyse lafı dolandirmaya gerek yok. Bugün burada bu kadar insanın toplanmasında tek bir neden var aslında. Bu neden mezuniyet değil. Mezuniyet başlığı altındaki bir veda. Lise arkadaşlarının , öğretmenleriyle bir vedası. Çünkü bundan sonra hiç bir şey bu kadar kolay olmayacak. Çünkü lise bitti.Artık Allah nasip ederse hepimizin önünde yeni bir gelecek var.Bunun adı üniversite. Hangi üniversitede hangi şehirde oldugunuz mühim değil. Mühim olan burda beraber olamayacak olmamız. Bundan dolayı bu gece bir veda gecesi.Bu pasta Elveda Pastası. Bu eğlence son eğlence. Hadi şimdi hepimiz Elveda Pastasını keselim. Tüm arkadaşlarımı sahneye davet ettim. Bu pasta görevi bana verilmişti. Çünkü sayısal bölümünün en çok net yapanı bendim.Ama böyle bir Elveda tek başına zordu. Bu yüzden herkesi çağrıdım. Hep beraber fotograf çekilerek güzel anılar bırakmıştık.
Bu pasta mevzusu da bittiğine göre artık eğlence kaldığı yerden devam edebilirdi. Duman ,Teoman , Pinhani müzikleri çalıyordu. Heo beraber şarkıya eşlik ediyorduk. Bir konser havası vardı. Ama eğlenceliydi. Güzel zamanlar çabuk geçer .Saatin farkında bile değildik.Saat 12.33 olmuştu. Artık herkes dağılmaya başlamıştı. Aras 'la Dicle kalmak için hazırlamaya başlamıştı bile Yusuf bizde kalkalım der gibi baktı. Zaten yorgunluktan ölmek üzereydim.Hemen eşyalarımı alıp bizimkilerin yanına gittim. Çıkışa doğru ilerliyorduk .Çıkışta herkese mezuniyet hediyesi dağıtıyorlardı. Bizim okulda bir garip düğün hediyesi gibi herkese mezuniyet hediyesi dağıtıyor diye düşünerek verdikleri hediyeyi aldım. Diğerleri paketleri açtı. Aras ' a saat çıkmıştı. Dicle ' ye DVD seti. Yusuf ' a roman. Ne saçma hediyeler bunlar diye düşünerek hediyeyi açmadım bile.Aras ve Dicle ile vedalaşarak ayrıldık.
Yusuf ' un arabasına doğru ilerledik.
Yusuf yolda sürekli konuşuyordu ama ayaklarımın acısından tek kelimesini bile anlamıyordum.Hiç aldırış etmedim. Her dediğine " hı hı evet " diyerek geçiştirdim. Sonunda eve gelmiştik.Yusuf bana bu ayakkabıları aldığı için çok pişman olmalıydı. Çünkü sürekli beni taşıyordu.Arabadan eve kadar bile yürüyememiştim. Ayaklarım su balonu gibi yassılaşıp , şişmişti.Annem bizi kapıda karşıladı. Beni içeri aldı. Yusuf ' a girmesini söylemesine rağmen Yusuf yorgun olduğunu söyleyerek evine gitti. E tabi haklı çocuk. Tüm gün koltuk değneğim oldu. Ama bunu kendi istedi. Yapacak bir şey yok yani.Neyse çok yorgun olduğum için odama çıktım. Annemin soracağı soruları yarına saklamış olduğunu biliyordum. Çünkü bugün ne kadar bitkin olduğumun o da farkındaydı.
Odama çıkıp , üzerimi değiştirdim.Ha bir de şu kuaför bozuntusu kadının yaptığı saçma makyajı temizlemeye çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü hayatım boyunca benimle yaşayacak gibi makyaj yapmış kadın yaaa. Yüzümü yıkıyorum geçmiyor bu şey diye sinirlendim. En son vazgeçerek odama gittim.
Sonra direk yatağıma yattığım gibi uyumuşum.Ahh ! Güneş! Güneş ! Güneş ! Bir gün de beni senin uyandırmaman için ne yapmalıyım ? Kaç kat perde lazım ? Sonunda siyah parjurlu perde takacağım modifiyeli Şahin arabalar gibi o olacak yani. Sabah sabah sinirli kalkmıştım. Çünkü benimle sürekli düşman olan bir Güneş vardı. Buna daha fazla dayanamayacağımı düşünerek uykumdan uyanmaya karar verdim. Her gün bu saatlerde uyanmak isterdim fakat ÖSS öğrencisiyim.Saat 14.23 olmuştu. Şaşırmamak gerekiyor. Çünkü ben üşengeç ve rahatına düşkün biriyim. En son uyanmaya karar verdiğim için ve henüz kararınmdan vazgeçmek istemediğim için kalktım. Yüzümü yıkadım. Şu kuaförün yaptığı şey pek kalmamış gibi göründüğü için sevinerek aşağıya kahvaltıya indim.
Kahvaltı diyorum ama benim brunch olarak yaptığım şey. Bir ÖSS öğrencisinin yemesi gereken ne varsa vardı. Süt , bal ,badem , fıstık, ceviz , peynir , yumurta ... Yani anlayacağınız sağlıklı başlığı altında bir sürü tadı kötü yiyecek vardı. Hepsinden yer gibi yapıp annemin gözünü boyuyordum. Buna inanıyor muydu yoksa yemediğimi biliyor muydu bilmiyorum. Tek bildiğim böyle yapmak zevkliydi.Annemin soracağı soruların vakti geldi çattı gibi hissettiğim için her zamanki repliğimi yani :
" Anne bir sürü konu birikti , ders çalışmam gerek odama kahve getirir misin ? " demek.
İşte yine bunu yapmıştım .Çünkü annemin bir tek buna itirazı yoktu. Her defasında her ne olursa olsun ben bunu dediğim vakit akan sular duruyordu.Yine duran sulardan biriydi. Aşağıda kalmanın tehlikeli olacağını düşünerek odama çıktım. Çok dağınıktı. Burda ders çalışamazdım.Odamı toplamayı düşündüm ama vazgeçtim. Çünkü ben odamı toplamak için fazla üşengecim. O sırada gözüme saçma bir kutu çarptı .Ha evet okul balosunun mezuniyet hediyesi .Neyse işte o şey. Aslında içinde gerçekten ne olduğunu merak etmiyorum ama bu kutu odamda fazlalık yapıyor düşüncesiyle kutuyu açmak için elime aldım. Çok ağır bir şey yoktu içinde sanırım. Kapağını hafifçe kaldırdım .O da neydi ? Bunun burda ne işi vardı ? Kim ? Ne için ? Neden ? Niye ? Aklımda olan birsürü soru işaretinin nedeni o kutunun içinde olan şeydi . Yani birkaç gün önce gittiğim tıp fuarında gördüğüm hatta kendi kalbime benzettiğim şey .O gördüğüm yarısı olmayan kalp figüranı işte diğer yarısı elimdeydi ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAEFMİRAL
Teen FictionBen hayal kurmaya üşengeç bir hayalperestim. En yakın kendim düşlerimdir. Ne zaman ne o olacağı belli olmayan bu dünyada en güzel şeyler en beklenmedik anlarda olur.Hayaller hep aynıdır , sadece kişiler değişir. Ben bir düş kraliçesiysem O da beni...