"can't go home alone again"

15 0 0
                                    

"Beni aldatıyor," Ally'nin ağlayarak söylediği kelimelerle dikkatimi mavi duvarlarından çekerek ona diktim. "Hissedebiliyorum Nora, başka bir kızla birlikte." Ayağı kalkarak ağlayan arkadaşıma sarıldım. Nasıl bir his olduğunu bilmiyordum, aldatılmak bana göre yabancı bir kelimeydi. Bu mavi duvarlar ve garip görünüşlü grupların bulunduğu posterler de öyle. Ama Austin'in onu aldatmadığından emindim, o iyi bir çocuktu. Bir keresinde, bana kahve bile ısmarlamıştı.

"Austin'in bunu yaptığından emin olamazsın, Ally. Biraz bekleyip görmelisin. Ben öyle bir şey yaptığını sanmam." Kollarımı çözerek ondan ayrıldım. O bana gülümserken, yere oturdum. Telefonu çaldığında, yan tarafında duran telefonu alarak arayana baktı.

"Ablan arıyor." Uzattığı telefonu alarak açtım.

"Hey, abla!" Büyük bir gülümsemeyle söyledim. Ally gözlerini devirirken, bunu nasıl yaptığını merak ettim, fakat yapmak istemedim. Göz devirmek, saygısızlıktı.

"Eve gel, yemek yiyeceğiz." Onayladıktan sonra telefonu Ally'e geri verip gideceğimi söyledim. Kollarıyla beni sararken, yine gelmemi söyledi.

Ally'lerin evinden çıktıktan sonra, iki sokak ötedeki evime doğru yola çıktım.

10 dakika sonra eve vardığımda, kapıyı üzerindeki havlusuyla ablam açtı. Kapıyı açık bırakarak içeriye yönelirken, içeri girerek kapıyı ben kapattım.

"Pizza söyledim, birazdan gelir," diyerek koltuğa oturdu ve sakızını patlattı. Onun karşısındaki koltuğa oturarak çiçekli elbisemi düzelttim.

"Yemek yapabilirdim." diyerek gözlerimi yere diktim. Ablamla konuşurken genellikle utanırdım. Benden her zaman iyiymiş gibi gelirdi. Elbette sorun bu değildi. O her zaman beni ezer, giydiğim şeylerden, kullandığım sözcüklerden ve insanlara olan davranışım yüzünden beni dışlardı. Pollyanna gibi davrandığımı söylerdi.

Ama ben sadece iyiydim, insanlara karşı mesela. Bir markette aldıklarımı kasadan geçirerek bana para üstünü uzatan kasiyere teşekkür etmeden oradan çıkmaz, gördüğüm her çocuğa 'merhaba' demeden geçip gitmezdim. Daha doğrusu gidemezdim. Sanki beynimin bir köşesine iyilik yerleştirilmiş gibiydi, yapmadan duramıyordum.

Ally ise çok fazla ters olduğumuzu söylerdi. Ama buna rağmen benimle arkadaş olmuş, kim ne derse desin beni hiç kırmamıştı. O, siyah severdi. Kırmızı ve ilgi çekici ruj sürmekten çekinmez, kış aylarında bile şort giyerdi. Ama ben pembe ve açık renklerden başka hiçbir rengi sevmez, kendime yakıştırmazdım. Kırmızı ruj ise benim için çok ilgi çekiciydi.

"Kapıya bak, Pollyanna!" Ablam merdivenlerden bana bağırdığında oturduğum yerden kalkarak kapıyı açtım. 19 yaşlarında gibi görünen bir çocuk bana pizzayı uzattığında, kapının yanındaki komidinden parayı alarak ona verdim. Pizzanın kokusu şimdiden beni mest etmişti.

"Abla, mutfağa gelir misin, pizza geldi."

***

Sabah uyandığımda, banyo yapmış, dişlerimi fırçalamış ve alfabetik sırata göre sıralandırdığım kitaplarımın arasından bugün için bir okuma kitabı seçmiştim. Dolabıma yönelerek elime geçen ilk pembe elbisemi alarak giymiş ve pembe yatağımı düzelterek aşağı inmiştim. Evden çıkarken, Ally'nin bugün de geç kalacağı konusunda emindim.

Ally'nin dün Austin hakkında söylediklerini düşünürken, sert bir şekilde birisine çarptım. Karşımdaki çocuğun kahvesi önce karnına çarparak ardından da yere düşerek döküldü.

"Yüce İsa! Özür dilerim, çok özür dilerim." Hızlıca özür dileyerek çantamdan peçete çıkarak yanmış olduğunu düşündüğüm kişinin karnını silmeye başladım.

"Önemli değil, tamam mı?" Elimi iterek önümden çekildi ve ters yönüme doğru yürümeye başladı. Arkasından baktığımda tek gördüğüm uzaklaşan kırmızı saçlardı.

Onun yolda uzaklaşışını izledikten sonra, elbiseme üzüntüyle bakmış ve üzerimdeki kahve lekesini görmüştüm. Eve doğru yürüyerek, zaten çok uzaklaşmadığım eve ulaşıp, ablamın evde olmadığını düşündüğüm için çantamdan anahtarımı çıkarmıştım.

Kapıyı açarak içeri girdiğimde, gelen inleme sesiyle olduğum yere çivilendim. Kanepeye baktığımda, tek gördüğüm ablamla sevişen bir kırmızı kafaydı.

eunoia @michael5sosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin