CELLAT

1

Saat 01.15 te içeriyi toplama işi bitmisti. Sandalyeleri masaların üzerine yerleştirilmiş, havayı biraz temizlemesi için kirli yeri paspasla temizlemiştim. Drug machine on beş dakika kadar önce barın kepengini yarıya kadar indirip evine doğru yola koyulmuştu. Üstümü değiştirdim ama kesinlikle bir duş alıp uzanmam gerekiyordu. Çıkmadan önce dönüp son bir kez bara baktım. Müsteriler olmadan, içeriyi aydınlatan tek bir lambayla hiçde öyle eski püskü gözükmüyordu. Tam bunları düşünürken burnuma sidik, sigara ve bira kokusundan oluşan bir dalga geldi. Böylece dışarı çıkıp kepengi tamamen indirdim.

Sokakta aksamüstü hâkim olan kavurucu sıcağın etkisi hâlâ sürüyordu. Çantamdan arabanın anahtarını çıkarıp panda ma doğru ilerledim. Meydanı yeni geçmiştimki sırtımda bir ürperti hissettim. Anahtarı deliğe sokmak icin egildigimde birisi kafamı yakalayıp güçlüce arabanın kapısına çarptı. Dizlerimin üstüne düştüm. Ama oldukça büyük olduğunu farketigim el, beni saçlarımdan kaldırarak ayağa kaldırdı.

Sakın bağrıyım deme fahişe yoksa kafanı koparırım!

Elini göğsüne koyup beni dairesel bir hareketle kendine doğru döndürdü birkaç saat önce barda servis yaptığım  adamlardan biriydi dev gibiydi onu bu akşam üstünden önce hiç görmemiştim.

Zenci kadınları seviyorum dedi bir karış uzaktan yüzümü inceleyerek inceleyerek.

Kafama aldığım darbe yüzünden hala zayıftım ama bu canavarın sarhoş ve benden çok iri olduğunu anlayacak kadar aklım yerindeydi ama gururumdan ödün vermeye niyetim yoktu.

Sana karşı koymak istemiyorum biliyor musun diyerek kafamı aldım darbenin yarattığı acıyı gösteren çarpık bir gülümseme takındım ne istersen yaparım ama lütfen bana vurma...