Bir yanım İstanbul'u özlüyor, bir yanım Selim'den kaçıyor...

200 5 22
                                    

İstanbul yolundaydık, hiç konusmuyorduk. Bertan yine aptal aptal heavy metal şarkılar dinlerken, içimde slowtürk çalıyordu.

Yollar nefis, yol arkadaşımsa tam tersi, bundan sonraki son tercihim olacaktı... İstanbul'a dönmeyi hiç ama hiç istemiyordum. Bıraktığım günkü mutsuzluğumla devam etmekten korkuyordum. Tam kafam dağılmışken, tam herşey yoluna girer gibi olmuşken, depresyona kaldığım yerden devam edemezdim...

Tek tesellim, annemlerin İstanbul'daki diğer evimize taşınıp, şu anda oturduğumuz evi kiraya vermeye karar vermesiydi. Ve bu taşınma işi öyle hızlı oldu ki, ben yazlıktayken hazır diğer ev de boş kalmışken bir anda taşınmış olduk. Bu kez evim işime çok daha yakındı. Daha çok uyku, daha rahat sosyal hayat beni bekliyordu.

Ama bunlara rağmen dönmeye hazır değildim. Yine iç sesimle kendime cevap verdim. "İstanbul'a gitmeyip de ne yapacaksın Renda? Yazlıkta mı kalmak isterdin? İstersen yazlığa dön Bertan ile. Daha mı mutlu olacaksın?"

"Hayır. Başıma gelebilecek herşey Bertan ile tatile devam etmekten daha iyidir."

"Bak herşeyi anlattın, kaçtığın her zor an, her zor durum o kadar geride kaldı ki hatırlamıyorsun bile. Bu da sadece 1 gün, belki de bir kaç saat sürecek. Biraz dayanacaksın sadece. Zor ama geçecek."

"Evet biliyorum, geçecek."

Evin sokağına girdiğimizde, Bertan ile nasıl vedalaşacağımızı düşünmeye başladım. Umarım arabadan inmez. Ya da söylerim, inmez...

Kapının önüne geldik. Derin bir nefes aldım.

"Renda bebeği, görüşürüz. Ararım, kendine dikkat et, tamam mı?"

"Tamam, inemene gerek yok. Hadi görüşürüz."

İndim, bagajdan eşyalarımı indirdim ve arkama bakmadan apartmana girdim. Eminim o da benden bıkmıştı, umarım bir daha aramaz. Zaten o anda düşünücek daha önemli şeylerim vardı.

Kapıyı çalıp derin bir nefes aldım.

"Anneciğimm hoş geldin yeni evimize! Hikmet gel Renda geldi!"

Annem beni çok özlemişti, sıkı sıkı sarılmasından, sevinçten parlayan gözlerinden anlaşılıyordu. Hatta babam bile özlemişti. Ev nefis kokuyordu. Kaç gündür bu kokulara, bu güzel yemeklere hasrettim.

Ben valizimi yeni odama götürürken annem yemeğimi koymustu bile. Kendimle kalmama izin vermedj, ben mutfağa adım atar atmaz hemen sandalyesini masanın yanına çekti.

"Yazlığı güzel kapattın değil mi? Vanalardan kapattın? Kapıyı bacayı kilitledin değil mi? Pelin de geldi mi? Kaç kişiydiniz?"

"Kapattım ama siz zaten gitmeyecek misiniz bu hafta anne?"

"Olsun ihmal yüzünden başımıza bir felaket gelir, Allah Korusun!"

"Neyse işte, Pelin de geldi, arkadaşlar geldi iste sırayla."

"Kimse gelip gitti mi yan yazlıklara, boslar mıydı yoksa?"

"Yan villaya bir adam geldi, ben dönerken hâlâ ordaydı, ünlü bir gazeteciymiş "

"Aaa ne kadar kalacak acaba, gidelimde tanışalım, belki bizim Ağva'yla alakalı bir sıkıntımız vardı, onu yazdırırız gazetesine."

"Adam Ağva'nın Sesi'nde çalışmıyor anne ya, niye yazsın sizin sorununuzu, hem gider i zaten bugün yarın."

"Yoğurt da ye, iyice zayıflamışsın, hiçbirşey mi yemedin çocuğum, heh ye bunu da, şu ekmek de ruşeymli ekmek, ye bak yararlı."

"Tamam patlayacağım, yerim sonra, yarısıda kalsın, çay içeyim. Var değil mi taze çay?"

Keşke Ben Uyurken Gitseydin(Sen Yokken Yine Yanlış Yaptım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin