SAKLI KALANLAR

20 2 3
                                    

Onu ilk gördüğümde geçmişi unuta bilirim sanmıştım.İri siyah gözleriyle adeta büyülüyordu beni.Okuldaki belkide dikkatimi çeken ilk kız olmuştu.Sevgi değildi ona hissettiklerim.Sevgiden de öteydi bu.Kalçasına kadar dalgalı saçlarıyla adeta baştan çıkarıyordu beni.Aklımdan geçenler normal şeyler değildi ona karşı.Zaten normal olmak bana göre değildi.

-Hadi  ama dostum bu seferde beni ekmeyeceksin umarım..

-Başka sefere bugün gelmem imkansız.

-Sen evde otur o zaman...Hanım evladı.Bu seferde mi annen izin vermiyor..Başka sefereymiş..Kimi kandırıyorsun sen?

-Dostum zorlama.Gelemem anla işte.

-Tabi merak etme ben alışkınım senin gelmemelerine.Alt tarafı futbol oynayacağız.Neyse ya ben gidiyorum.Geç kalmak istemem..

-Yarın görüşürüz..'hafiften sırıtarak okuldaki tek arkadaşıma hiç bir şey olmamış havası vererek.Kalabalık ortamları,arkadaş ortamlarını hiç sevmezdim. Okul hayatım boyunca tek arkadaşım Allın'dı.Okul çıkışları benim asıl günümün başladığı vakitti.Acı çekme zamanıydı şimdi.Duygularımın yok olduğu,insanlığımı unutuğum zamandı.

Evimizin arka bahçesinde ben küçükken babam küçük bir baraka inşa etmişti.Oraya ondan başkası giremezdi.Orda ne yaptığına dair hiç bir bilgim yoktu o zamanlar.Taki yılbaşı gecesi olan olaylara kadar.Tipiden göz gözü görmeyecek bir hava.Belkide bu yüzden soğuk havalarda üşeyemiyorum.Tek hatırladığım babamın o kulübeye girdikten sonra bir daha hiç çıkmaması.Ve maskeli beş adamın aniden evi basıp babamı aramaları.Geçmiş gelecekten de öte.Beni bu hale sokan geçmişti.Peki bunun bedeli ben miydim?Annemi gözlerimin önünde paramparça etmeleri miydi yoksa?Belkide böyle biri olmam gerekiyordu.Bunu Tanrı dan başkası bilemezdi.Bildiğim tek şey hayat çok acımasız.Ve ben bunu bedelini 13 yaşımda akıl hastanesine yatırılarak en büyük acımasızlığını yaşadım. Annemi kaybettikten sonra normal şeyler düşünemiyordum.Kendime zarar vermek istiyordum.Bir ölüden farksızdım.Nefes almak hayatım boyunca hiç zor olmamıştı bu kadar.Ben annemin öldüğüne inanmak istemiyordum.Onu en son gördüğümden bana dolaba saklanıp çıkmamam gerektiği söylemişti.Sonra bir el ateş ve ardından çığlık sesleri.Galiba annem güçlü bir kadındı ve onlara direnmişti.Problemli bir hayat,sağlıksız bir beyin ve paranoyak bir kişilik.Daha ne isteye bilirim ki.

Kulübenin içerisi tam istediğim gibi.Loş bir ışık.Sakin ve insan yok.Babamın niçin bu kulübeyi budenli sevdiğini şimdi anlıyorum.Ondan nefret ediyorum ama ortak çok noktamız varmış gibi hissediyorum.Bu kulübenin içinde yaşananlara tek şahit bendim.Sırlarımı benden başkası bilemezdi.Okuldakiler büyükannemi annem olarak tanıyorlar.Babamıda hiç tanımadığımı söylemiştim.Kimse zaten korkusundan çok bir şey soramazlardı ailem hakkında.Çekiçle her bir parmak uçlarımı ezdiğim acı bana her şeyi unutturuyordu.Dövmem yoktu ama vücudum tam bir sanat eseri gibiydi.Her yerde ayrı izler. Sırtım,göğüsüm,kollarım ve vücudumun her yanı.Babaannem karışmazdı bana.Hep babama çektiğimi söyleyip duruyor.Deli olabilirdim ama asla onun gibi olmayacaktım.Akıl hastanesine yattığım zamanlarda bir kere gelmiş sonra yine ortalıktan kaybolmuş. 

Eski bir masa ve sandalyeden başka hiç bir şey yoktu bu küf ve leş kokan kulübede.Sanki burası bana her şeyi daha iyi tarif ediyor gibiydi.Eski bir çim biçme makinası,bir kaç çivi ve tabiki de işkence aletlerim.Akıl hastanesi bundan da beter bir yerdi.Bazen orda kaçmakla en iyisini yaptığımı düşünüyordum.Ama bazen belki beni gerçekten normal yapa bilirlerdi.Ama bunu istemezdim.Çünkü kendimden nefret ediyorum ve kendime yaptığım bu işkenceleri seviyordum.Ruhuma iyi geliyordu. 

PARANOYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin