Mini bölümle başladım farkındayım :D Ama hiç değilse bu içime sindi. Diğer hikayeyi de sildim. Bundan devam edelim inşallah bozmam sonradan şu an ilhamım dürttü.
Louis bir kez daha eve kızarmış ıstakoz gibi dönmemek adına, geçen gün çıkan kavgada kırılan ama pinti patronun güç bela izole ve koli bantlarıyla tutturduğu şemsiyenin altında nefes nefese kalmış bir şekilde at yarışı spikerliği yapıyordu.
Evet, hayatınızda görebileceğiniz en uyduruk lunaparklardan birinde ses telleri bulaşık teline dönmüş bir biçimde bağıra çağıra at yarışı sunuyordu. Şu plastik olanlar yok mu, oynayanların attığı top sayısına oranla koşan. Ki bu müessesede o her biri en az yirmi yıllık makineler sürekli takılıp, bozulup, arızalanıp durduğu için atların her zaman koştuğu söylenemez. Yani arada bir tutukluk yaparlar ve Louis kıçını yırtmayı bırakıp barın üstüne tırmanır, kısa kollarının yettiği kadarıyla takılan ata şöyle bir çakar, genelde de at ya gereğinden hızlı koşmaya başlar ya da makine tamamen kafayı yer ve sonuçta da kavga çıkar. Ve bir şemsiye kırılabilir mesela, çalışanların muhtelif yerlerinde.
Bu kelepir yerle ilgili en tuhaf şeylerden biri de buranın yarısının her daim; yaz kış siyah deri şeyler giyen, alkol kokan ve ot çöpten dolayı gözlerinin altı sürekli şiş gezen bir yığın moronovskinin o dev cüsseleriyle buldukları, Louis'den cılız, kız arkadaşlarıyla el ele dolu olmasıydı. Çıkan kavgalarda bu yüzden tehlike arz ediyordu zaten. Yoksa torununu getiren Julıan'ın bastonuyla adam dövdüğü yoktu.
Aslında işler kendi aralarında değişebiliyordu. Yani, dönmeye başladığında içinde mutlaka en az bir tane ölü çocuk bulunan korku filmlerindeki gibi ses çıkaran Atlıkarınca. Dönmedolap, şu çocuklar için olan ve o kadar pas ve aşınmış her tarafıyla sevimli tetanoscuklar saçan tatlı elma kurdu. Asansör, en son elektrik kesintisinde sol taraftaki kolda olanları kırk beş dakika tepetaklak havada bırakan ranger, bir yıl önce içinde ceset bulunup haberlere çıkan ama bundan hemen öncede en korkunç korku evi olarak ödül alan korku evi, çarpınca birbirine geçen ve uzunca bir süre ayrılamayan çarpışan arabalar falan filan... Bu dehşet! Eğlenceli şeylerin hepsindeki çalışanlar kendi aralarında vardiya değişimi yapabiliyordu. Ama aklı götünde olmayan her insan Louis'nin yaptığı işten uzak duruyordu.
Louis'ye arada sırada değişim konusunda yardım eden tek kişi Niall'dı o da ek iş olarak bir barda şarkı söylemeye başlayana kadardı. Takdir edersiniz ki çocuğun sesine ihtiyacı oluyordu.
O da genelde gondolda duruyordu ama gondola binen pek olmuyordu. Arada yerinden çıkıyordu da...
Evet evet. Yerli halk olanlara alışık olduğundan olsa gerek, buraya gelenler genelde onlar oluyordu. Yani tatil için gelmiş hiç kimse, eğer korku fantezisi yoksa, burayı tercih etmezdi. Punk tipitipler ve yerli halk.
Eğer biletler ucuz olmasa onlarda gelmezdi.
Ve son olaydan sonra biletler yirmi sent daha ucuzlamıştı.
Dönen fincanlar kontrolden çıkıp çok fazla hızlanmıştı ve motorların olduğu kısımda ufak çaplı bir yangın çıkmıştı. Fincanlarda çalışan Josh'un sağ tarafı kolundan ayağına kadar ikinci derece yanmıştı.
Ve yine aynı sebepten eleman aranıyordu. Hem bu çürük terminatörlerin bakımına yardım edebilecek hem de kontrolünde durabilecek birisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
''Amazement'' Park
FanfictionLouis bir kez daha eve kızarmış ıstakoz gibi dönmemek adına, geçen gün çıkan kavgada kırılan ama pinti patronun güç bela izole ve koli bantlarıyla tutturduğu şemsiyenin altında nefes nefese kalmış bir şekilde at yarışı spikerliği yapıyordu.