Canlar allah aşkına bi yorum yapın ya. Vallahi yazasım gelmiyorr ....
Ortada tuhaf bir sessizlik var denilebilirdi. Louis elleri belinde korku tünelinin girişindeki karanlığa odaklanmış dikiliyordu.
Evet, Harry'yi bekliyordu. Dakika bir gol bir, Louis'nin ilk vardiyasında tünel kendinden geçivermişti.
Baya yani, vagonlardan ilkinin fren sisteminde bir sorun olmuştu. Louis, tekerlekleri yağladıktan sonra, yağın dağılması için vagonlardan ilkini bir deneme sürüşüne çıkarmıştı ve ilk turda çıkış kapısında bir gümbürtü kopmuştu. Louis'nin de ödü tabi.
Şimdi de pek sakin sayılmazdı hani, çünkü yeni çocuk içeri gireli bir on dakika falan olmuştu ve hiçbir hayat belirtisi yoktu. Niall'da tüneli kontrol ettikten sonra ortadan kayboluvermişti. Dev civciv normalde görev yerinde kıçı oraya montelenmiş gibi durur ve kıpırdamazken en gerektiği zamanlarda ortadan kayboluyordu. Bu yüzden Louis'nin tek yapabildiği orada öylece dikilmekti.
İçerisini görmek için, bel ağrısı çeken hamileler gibi bir ileri bir geri bükülüp gözlerini kısıyor içeri bakıyordu ama hiçbir şey görünmüyordu. Normalde içeriden hafif bir kırmızı ışık süzülüyordu, o da yoktu. Büyük olasılıkla yeni çocuk her ihtimale karşı elektrik sistemini kapatmıştı.
Evet, bunlar yetmezmiş gibi Louis bir de çocuğun adını unutmuştu.
Sessizlik uzun bir süre daha devam ettiğinde Louis dayanamadı ve giriş kapısına yaklaştı. Gözlerini sımsıkı yumup eliyle kapıyı buldu ve usulca kafasını uzattı.
''He-her şey yolunda mı?!'' ve anında geri çekildi. Bilirsiniz karanlıktan bir yaratık çıkıp burnunu kapar falan diye işte.
Biraz bekledi. Ama sesini duyuramamış olacaktı kj hiçbir cevap alamadı. Tam tekrar deneyecekti ki bir iki gıcırtı ve koca bir gümbürtüyle çıkış kapısı açıldı, vagonu iterek yerine getiren yeni çocuk göründü.
''Neye bakıyorsun orada?'' dedi çocuk ellerini birbirine vurup çırparken.
Arka cebine sıkıştırdığı bezi çıkardı ve ellerini silmeye başladı. Silmese daha iyiydi büyük ihtimalle çünkü bez ellerinden daha kirli duruyordu.
''Hiç ses gelmeyince... kontrol etmek istedim.'' Dedi Louis, kollarını bağladı.
''İçeri girseydin ya.'' dedi çocuk gülümseyerek. Louis yerinde rahatsızca kıpırdandı. ''Duyarsın zannettim.''
Harry başını iki yana salladı ''Duymadım.'' Vagonlardan birine yan bir şekilde oturdu.
''Ee.'' Dedi Louis. ''Sorun çözüldü mü bari. Benim vardiyamda kimse duvara toslasın istemiyorum da.''
''Haklı olarak tabi.'' Dedi yeni ve tatlı şey biraz ukalaca.
''Ee.'' Dedi Louis tekrar, sıkıldığını belli etmeye çalışır gibi. ''Sorun neymiş... mm?''
''Harry.''
''Harry.'' Diye tamamladı Louis havada kalan cümlesini.
''Sorunun yağı bol tutmuş olmandan kaynaklanması muhtemel. '' dedi Harry gülümseyerek , bezi omzuna attı ve parmaklarını birleştirdi.
Louis gözlerini kaçırdı. ''Ne bileyim ben ilk kez korku tüneli tekerleği yağlıyorum, insan hayatında kaç kere yapar ki.''
''Burada çalışıyorsun, bunları biliyor olman gerekmez mi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
''Amazement'' Park
FanfictionLouis bir kez daha eve kızarmış ıstakoz gibi dönmemek adına, geçen gün çıkan kavgada kırılan ama pinti patronun güç bela izole ve koli bantlarıyla tutturduğu şemsiyenin altında nefes nefese kalmış bir şekilde at yarışı spikerliği yapıyordu.