Sabah uyandığımda yine yanımda yoktu. Onu kaybedeli bi hayli zaman oldu. Nerede, kiminle, ne yapıyor, acı çekiyor mu? İçim içimi yiyordu. O kadar özlemiştim ki onu.
Aynı düşünceler eşliğinde, yarı bitkin bir halde telefonumu bulmak için yataktan kalktım. Bulduğumdaysa acı gerçek yine ortadaydı. Biricik oğlumdan tek bir haber yok.
Kendime kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim. Aklımdaki düşünceler iş yapma eylemimi zorlaştırıyor tüm konsantremi dağıtıyordu. Kesme tahtasında kanı görünce derin bi nefes alıp kestiğim yere baktım. Sanırım biraz derin kesmiş olmalıyım ki fazlasıyla kan akıyordu. Öylece bakakaldım. Canım yanmıyordu. Hissetmiyordum acıyı. Bıçağı bir kenara bırakıp elime peçete sardım ve ekmek kızartma makinesine ekmek koydup portakal suyu sıktım. En sevdiği yiyecekler. Bi çatal alıp masaya oturduğumda Mert'in karşımda oturup ekmeğini kıdırdata kıdırtada yediğini anımsadım. Yüzümdeki hafif tebessümün ardından yanağımda bi damla gözyaşı hissettim. Bu düşünce canımı elimdeki kesikten daha fazla acıtmıştı.
Telefonun çalmasıyla kendime geldim ve gözyaşımı sildim. Özel numara yazıyordu. Telefonu açıp 'Alo' dediğimde karşıdan da bir 'Alo' geldi. Ama sesin kimin olduğunu anımsayamadım. 'Kimsiniz acaba?' dediğimde derin bi sessizlik oluştu.
'Yakında tanışacağız. Sabret.'
![](https://img.wattpad.com/cover/47239509-288-k403594.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pis Anlaşma (Düzenleniyor)
ChickLit"Bir anlaşma yapacağız seninle" dediğinde irkildim. Bağlı olduğum bu sandalye sanki sadece beni değil düşüncelerimi de hapsediyor gibiydi. Hırçın ama içinde bi o kadar da korku olan bi sesle 'Ne anlaşması!" diye bağırdım. Arkasını dönüp yüzümü incel...