Uzun ağlamalar ve özlem gidermelerden sonra uyuya kalmışım. Tam esniyodum. Böyle derin bi nefes alıyodum içeriye doktor girdi. Bu da bi öküz.
- Bir saat sonra taburcu olabilirsin.
+ Tamam, teşekkürler. Dedim ama kime dedim. Hemen çıktı.
Peşine annem girdi. Elinde yemek tepsisi vardı. Buranın yemekleri çok tuzsuz. Bu ne ya. İnsanı yemekten soğutuyolar. Annem yanıma bi sandalye çekti ve kaşığı patatese geçirdi. Yine mi patates. Patates yiye yiye patates olcam. Kaşığı ağzıma doğru getirince
+ Ben kendim yerim.
- Olmaz. Hastasın sen. Aç bakayım ağzını. Hint kumaşı kızım benim. Aman da bu patates yenmek mi istiyomuş. Bıgı bıgı seni. Amanin amanin. Küçücüksün sen. Bunu yemessen büyümezsin. Aç ağzı. Yoksa ağlarım bak.
Gözlerimi pörtletmiş anneme bakıyodum. Acaba delirdi mi. Bi doktora mı götürsek? Bu soruları kafamda sildim ve bi soru yönelttim.
+ Bıgı bıgı ne ya?
- Ah şey. Pardon kendimden geçmişim.
+ Bence kendinden geçmek konusunda master yapmışsın. Ayrıca ben bunları yemek istemiyorum. Çok tuzsuz. Hem sen ne yiyeceksin.
- Bunları. Dedi.
Ya inanmıyorum. Annem yumurta yiyo. Bense haşlanmış, ve tuzsuz patates yiyorum. Neyse bulamayanlarda var. Artık yapcak bişey yok. Yiyeceğiz. Napalım ölelim mi açlıktan. Oruç tutmuyoruz burda. Ye şu patatesi. Ye ve bu savaşı kazan!
Bir anlık gazla bütün patatesi ağzıma tıktım. Artık nasıl tımışsan annem çayını yudumlarken boğuluyodu. Öksürükten sonra gülmeye başladı. Sonra çok güldüğü için hıçkırmaya başladı. Nolyo ya. Çok mu komik insanın içinden kendi kendine bağırarak gaza getirmesi sonucu yumruk kadar tuzsuz patatesi ağzına tıkması. Ne biçim cümle bu. Türkçe öğretmenim utansın. Ne diyom ben ya.
+ Ne, çok mu komik?
- Evet.
+ Hayır değil.
Derken hemşire içeri girdi.
- Artık çıkabilirsiniz.
+ Teşekkürler. Dedim ve hemşire gülümseyerek dışarı çıktı.
+ Ben hazırlanayım o zaman.
- Serumunu çıkarttıralım.
Dedi. Hemşireyi çağırdı. Serumumu çıkardı ve gitti. O sırada annem eşyalarımı toparlamış.
Annem önde ben arkada giderken bi öküz gördüm sanki. Evet evet bi öküz gördüm. Ama o beni görmedi. Aman görmesin gözü çıksın dedim ve bi çocuk gözüne kağıttan uçak attı. Hemen eliyle gözünü kapattı. Sonra karşındaki duvara çarptı. Peşinden ayağı masaya takıldı ve yere kapaklandı.
Alt tarafı gözü çıkdın dedim. Keşke iç organları yer değiştirse deseydim. Ne diyom ben ya. Bugün iki oldu. Serum kafa yaptı herhalde. Tövbe Bismillah. Annem o sırada uçmuş resmen. Neyse bu öküz görmeden bende uçsam iyi olur.
Koşarak çıkışa doğru ilerledim. Tam kapıdan çıkıyordum ayağım takıldı. Yerde poster oldum resmen. Hemen kalkıp silkelendim.
Bu sefer tam adım atacakken arkamdan birinin adımı seslendiğimi duyar gibi oldum. Arkama döndüğümde kimse yoktu. Yine tam adım atacakken biri tekrar adımı seslendi.
Noluyo ya. Ya birisi şaka yapıyo yada gaipten sesler duyuyorum. Tekrar arkamı döndüm. Tabi ki arkamda Deniz öküzünü beklemiyordum. Birbirimize biraz yakındık. Ama nefeslerimizi hissedecek kadar değil. Yaklaşık yedi santim kadar.
Gözlerime bakıyordu. Bende onun muhteşem kahverengi gözlerine bakıyordum. Ne diyorum ben ya. Ne muhteşemi. Ördek gibi gözleri var. Zaten böyle biri örnek değil ördek olur.
Yazar notu:
Yb biraz geç geldi. Çünkü hayatımdan bi gereksiz çıktı. Neyse. Vote ve yorum lütfen. Saygılar sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kapalı'nın Aşkı
HumorDikkat: Kapalı insanları sevmeyen,onları anlamayan,anlamak istemeyen ve bu yüzden kötü yorum yazacak olanlar,size sesleniyorum. Bu hikayeyi okumayın.