Nasıl çıkıcam ben burdan ya. Korkunca ağlayanlardanım ben. Eğer ağlarsam daha da rezil olucam. Gözyaşlarım akmasın diye yukarı baktım ama işe yaramadı. Gözyaşlarım bağımsızlığını ilan ettiği sırada şu öküzde gülmeyi nihayet kesti. Sonra konuşmaya başladı.
- Noldu?
+ Korkuyorum sadece. Korkunca ağlarım. Önemli bişey değil. Sen gülmene bak. Dedim.
Anlamamış gibi suratıma bakıyodu. Ne beklenir ki zaten.
Ayaklarımdan yukarı doğru bi şey çıktığını hissedince ayaklarıma bakmamla çığlığı basmam bir oldu. Ayağımda kocaman bi hamam böceği vardı. Etrafta deli gibi tepiniyodum ama gitmiyodu. Böcekten çok korkardım. Kendimi bişeyin üstüne attım ve ayaklarımı daha hızlı salladım. Ağlıyodum. Sonunda böcekten kurtulunca neyin üstüne atladığıma baktım.
Bakmaz olaydım. Sıratarak bana bakıyordu. Öküz işte nolcak. Gerçi öküz diyerek öküzlere hakaret ediyorum ama olsun. Hemen kucağından indim. Hala sırıtıyo.
+ Ne sırıtıyosun ya. Hiç komik değil.
- Yüzünün ifadesini görmeliydin. Keşke fotoğrafını çekseydim. Dedi.
Oflayarak düştüğümüz yerin altına geçtim ve bağırmaya başladım.
+ İmdaaaaaat! Burda kaldım.
Kaldım kelimesine vurgu yaparak bağırmıştım. Onu umursamadığımı belli etmek istedim. Sonra aklıma çok güzel bi fikir geldi. İtfaiyeyi aramak.- Çok güzel bi fikir. Dedi ve telefonunu çıkardı.
+ Sen benim aklımı okudun. Uzaylı mısın? Uzak dur benden. Dedim. Geri geri yürümeye başladım. Şaka yapıyodum ama anlamadı salak.
- Uzaylı falan değilim. Sesli düşündün. Annenler küçükken seni havaya attı da tutmayı mı unuttu?
+ Aynısını ben sana sorcaktım. Şaka yaptığımı anlamayacak kadar aptalsın.
- Düzgün konuş!
+ Konuşmazsam nolur.
- Görürsün. Dedi ve bana doğru koşmaya başladı. Bende kaçmaya başladım.
Ayağım takılınca düştüm. O da üzerime düştü. Burunlarımız birbirine değiyordu. Gözlerine baktığımda kahverenginin en güzel tonu olduğunu gördüm. Üstümden ittirmeye çalıştım ama öküz olduğu için kalkmadı. Kolunu cimciklememle yere kapaklandı.
Bunu fırsat bilerek kaçmaya başladım. Hala yerde inleyerek yattığını görünce durdum ve itfaiyeyi aradım.
15 dakikada geldi. Çıktığım an eve doğru koşmaya başladım. Yakın olduğu için girer girmez duş aldım.Saat dört olmuş ve ben hâla kahvaltı yapmadım. Mutfağa gidip sandiviç yaptım çay demledim ve hazır.
Karnımı da doyurduktan sonra dışarı çıktım. Avm ye gidip yeni bi eşarp almalıyım. Malum üstünde yumurta kırılınca kullanılamaz hale geldi.
Avm ye giderken annem ile karşılaştım. Tam karşım da duruyordu. Gözlerim dolmuştu. Annemin de. Tam gidecekken kolundan tutup kendime çevirdim.
+ Neden?
Sadece dolu gözlerle yüzüme baktı.
+ Neden böyle yapıyorsunuz? Benim size herhangi bi zararım var mı? Ben sadece saçlarımı örtüp uzun giyiniyorum. Bunda ne var? Ben sizin kızınız değil miyim? Ha açık ha kapalı. Ne fark eder? Böyle bi sebepten dolayı beni silmişseniz eğer, beni hiç sevmemişsiniz.
Gözyaşlarım o kadar hızlı akıyordu ki. Annemde tutamayıp ağlamaya başladı. Kolunu hâla tuttuğumu fark edip bıraktım. Hiçbir şey dememişti ama hıçkırarak ağlıyordu.
+ Özür dilerim. Dedim. Tam gidecekken bana sarıldı. Kokusunu doya doya içime çektim. Annem de benim kokumu içine çekiyordu. Bunu hissedebiliyordum. Uzun bir süre sarılı kaldık. En sonun da konuştu.
- Alış verişi birlikte yapalım mı?
+ Olur. Dedim.
Karşıdan karşıya geçerken kendimi yerde buldum. Etraf kararmaya başladı. Sonra sesler uzaklaşmaya başladı. Annem bağırıyordu ama ne dediğini anlamadım. İki el beni havalandırıp yumuşak bi yere koydu. Ben ise hala ne olduğunu anlayamamıştım.
Yazar notu:
Yorum... Lütfen.(^-^)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kapalı'nın Aşkı
HumorDikkat: Kapalı insanları sevmeyen,onları anlamayan,anlamak istemeyen ve bu yüzden kötü yorum yazacak olanlar,size sesleniyorum. Bu hikayeyi okumayın.