BÖLÜM 2

267 31 5
                                    

Sabah normal bir şekilde kalktım saat 10.30 olduğu icin annem işe gitmiştir. En iyisi bende üzerimi giyip dışarda kahvaltı yapmak direk bana ait olan banyoya gectim günlük islerimi halledip gardıropun karsısına gectim ve kıyafetlerimi sectim biraz rahat olsun yoksa bugün alışveriş yaparken rahatsız olursam alışveriş yarıda kalır ki bunu hic istemem elime bir kot sort aldım üstüne siyah bir badi ve kot ceket giydim ayakkabı olarak beyaz siyah converselerimi giydim ve telefonum ile kulaklığımı alarak kendimi dışarı attım önce kapıyı kilitledim bir cebime para ve telefon bir cebimede anahtarımı koydum ve telefondan david guetta dangeros şarkısını actım ve ve hızlı adımlarla taksi duragına ilerledim
Bu mahallede ne olacağı hic belli olmaz.

5 dakika kadar yürüdükten sonra kazasız belasız taksiye ulasdım söfor binince üniversitenin adını verdim ve camdan dışarıyı izlemeye başladım

Ben etraftaki manzaraya takılmışken taksicinin sesiyle kendime geldim. Kazandığım üniversite baya büyük ve güzel bir yerdi bütün yıl sınava çalışmama değdi taksimetredeki fiyatı taksiciye ödedim ve indim

Yavaş adımlarla üniversitenin oldukca genis olan bahcesinden gectim ve girise geldim koridorda müdürün odasını bulmaya calışıyordum ama bulamadım yanımdan gecen benim boylarımda kumral yakışıklı cocuğu durdum üç dört adım gerisindeydim.

"şey bakarmısın bir şey sorucaktım?"

"ah merhaba ne sorucaktın?"

"şey ben ben müdürün odasını arıyordumda siz biliyormusun?"

" bende onu arıyorum bence birlikte aramalıyız hedef aynı nasıl olsa"

Bu çocuk çok tatlı ya.

"o zaman ben kader"

" bende selim tanıştığıma memnun oldum"

Uzattığı elini sıktım.

"hadi o zaman müdürü bulalım selim."

"tamam bu katta yok bir de ûst kata bakalım "

Onaylarcasına kafamı salladım.

Bir sûre müdür odasını aradık ne kadar büyük bir okul off ya nerde bu od-
Ah en sonunda buldum selim de benim baktığım yeri görmûş olmalıki yanıma geldi odanın kapısını çaldıktan sonra otoriter bir sesle sayın profösörcüğümüz(müdür) gel sesini duyunca iceri girdik ilk söze başlayan selimdi

"efendim biz anfiyi öğrenmeye geldik"

"isminiz nedir cocuklar"

"selim bulut"

"kader toprak"

"iki dakika oturun ben yazıp veriyorum "

Selimle masanın karşısındaki deri koltukları oturup müdürün bize gerekli bilgileri yazmasını bekledik.

Sanırım 5-6 dk beklemenin ardından praföser bize verdiği kağıdı alıp odadan cıktık ve çıkışa doğru ilerledik çıkışa gelince selim durup tatlı bir tebessümle
"görüşürüz ilk arkadaşım bu arada telefon numaranı verirmisin belki bir kahve iceriz"

Bende ona öyle bir tebessüm göndererek

"tabi neden olmasın "

"ozaman telefonunu verde numara kaydedeyim."

Cebimden telefonumu cıkarıp verdim bir iki dakika sonra telefonumu tekrar verdi. Telefonu alınca tekrar kot jeanın arka cebine yerleştirdim ve vedalasma faslından sonra ayrıldık. Bende alışveriş merkezine doğru yürümeye başladım tabi kulaklığımı takıp good for you şarkısınıda acmayı unutmadım.

Neredeyse yarım saat ardından alışveriş merkezine gelmemizle sevinc cığlığı atmak istedim tamam ben istedim yürümeyi fakat bu kadar uzak olduğunu düşünmemistim alışveriş merkezindeki güvenliği gectikten sonra siyah beyaz renginin hakim olduğu bir mağazaya girdim ne de olsa siyah en sevdiğim renk. oradan siyah jean gömlek tarzı baya bir şey aldıktan sonra tatlı elbiselerin olduğu bir mağazaya girdim benim asıl tarzım zaten siyah ve koyu renklerdi ama dolabımının yarısı koyu renklerle dolu olduğu için bazen cidden renkli şeylere ihtiyacım oluyordu ve alışverişe çıktıkça renkli kıyafetler almaya dikkat ediyordum. Zaten renkli kıyafetlerde elbise ve tişörtler güzel duruyordu ondan hariç renkli pantolon ve gömlekleri pek sevmezdim.

TEHLİKELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin