BÖLÜM 7

131 22 2
                                    

Evde pijamalarımla televizyonun karşısında oturmuş film izliyordum.
Ama pek film izlemek değildi düşüncelerle boğuşuyordum.

Adının yankı olduğunu öğrendiğim çocuk fazla serseri tipliydi ama nasıl üniversiteye gelmişti beni neden kurtarmıştı offf peki ben neden onu düşünüyorum bugün bana ismini söyleyip gittikten sonraki iki derse girmemişti bende o iki dersi atlattıktan sonra üniversiteden çıkmış direk eve gelmiştim aslında selimle buluşucaktık ama bana çok önemli bir işi çıktığını söyleyip gitmek zorunda olduğunu ve Özür dilediğini ifade eden kısa bir mesaj yollamıştı.

Derin bir nefes alıp geri sıkıntıyla verdim evde sıkılmıştım daha doğrusu düşünceler sıkmıştı biraz hava alıp düşüncelerimi bir kenara itebilirdim belki bir süre.

Oturduğum yerden kalkıp odama adımladım üzerimdeki koyu yeşil pijamalarımı çıkarttım ve katlayıp kenara koydum. Dolabımın karşısına geçip siyah bir tayt ve üstüne beyaz sporcu atleti giydim belki üşürsem diye de eşofman üstümü giydim.

Çalışma masama koyduğum telefonumu ve kulaklığımı aldım. Odamdan çıkıp daha yeni sayılabilecek olan air max spor ayakkabımı giydim. Evden çıkmadan telefona kulaklı taktım ve ufuk çalışkandan yeni limanlara şarkısını açtım.

Aslında şarkının melodisi ve sözleri hoşuma gittiği için dinliyordum yani bana pek birşey ifade etmiyor. Şimdiye kadar sadece küçük hoşlantılarım oldu hiç aşık olmadım.

Önceden eve gelirken gördüğüm parka gitmeye karar verdim. Ama oraya gidene kadar dikkat etmem gerekiyordu hala bu mahalleye ve şu etraftaki serseri pisliklere alışamamıştım zaten hangi aklı başında insan böyle tehlikeli bir mahalleye alışırdıki.

Daha geçenlerde yaşadığım olayda belki tecavüze uğrayabilirdim. Yankı olmasaydı bilmem napardım. Ah yine konu yankıya geldi çıkın artık aklımdan iğrenç düşünceler ben neden onu düşünücem ben sadece benim ona teşekkür borcum olduğu için düşünüyordum. Evet evet sadece teşekkür için bu kadar düşünüyorum yoksa başka açıklaması yok bunun. Yani banane ki onun tehlikeli, umursamaz, yakışıklı olduğundan.

Hemen silkinerek kendime geldim bu aralar fazla düşünür olmaya başlamıştım. Bir anda aklıma bir şey dank etti ben anneme haber vermedim. Aptal kafam ya sananede yankıyı düşünürsünki sonra böyle fazla düşünmekten düşünemez olursun.

Hemen cebimde ki telefonu çıkardım ve şifreyi girdikten sonra rehbere girip hemen annemin numarasını buldum. Arama tuşuna bastım ve annemin telefonu açmasını bekledim bir kaç kez çaldıktan sonra o tanıdığım sesi işittim:

-alo

-alo anne nasılsın? ?

-iyiyim kızım sen neredesin sesin evin içinde gibi gelmiyor

-hah! Anne bende sana onu diyecektim evde sıkıldım hava almak için dışarı çıktım zaten onu haber vermek için aramıştım.

-pekala kendine dikkat et fazla gecikme biliyorsun oralar pek tekin değil.

-tamam anne görüşürüz kolay gelsin sana

-Sağol kızım.

Telefonu kapattıktan sonra tempolu bir şekilde koşmaya başladım. Bir taraftan da etrafa bakınıyordum. En sonunda sokağın çıkışındaki park yoluna gelmiştim. Tempolu koşmama devam ediyordum.

Parka geldiğimde hiç dinlenmeden koşmaya başladım.

Aklıma düşünceler geldikce koştum koştum koştum. En sonunda dayanamayacağımı anlayınca kendimi yere bıraktım. Bu sayede bir süreliğine düşünceleri def etmiştim. Ama gerçekten fazlasıyla yorulmuş ve susamıştım. Karşıdaki mini markete ilerlemeye başladım aslında mini market değil de daha çok büfeyi anımsatıyor.

Biraz önce sanki depar atar gibi koşan ben değilmiş gibi bu kez bir kaplumbağayı kıskandıracak şekilde yavaş yürüyordum. Mini markete gelince içeceklerin olduğu bölüme ilerledim muhtemelen oradaydı. Birkaç reyonu geçtikten sonra içecek reyonuna gelmiştim. Gözümle kısa bir tarama yaptıktan sonra suları bulmuştum.

Ilık suları es geçerek buzdolabına ilerledim. Buzdolabının kapağını açıp üst üste dizilmiş olan sulardan bir tane alıp geri buzdolabının camdan yapılma kapağını kapattım.

Kasaya gelince sırada sadece bir kişinin olduğunu gördüm. Ama bu bana biraz tanıdık geliyordu. Yüzünün yarısını kapşonu kapattığı için göremiyordum. Kasadaki kişi sepetin içinde ki bütün içkileri kasaya bıraktığında düşünüyordum acaba hepsini kendimi içecek diye. Kasadaki kişi cüzdanını çıkartmak için hareketlenince kapşonu da biraz açılmıştı. Ne yani bana tanıdık gelen kişi yankımıydı. Onun beni görmesine müsade etmeden arkama dönüp birşey arıyormuş gibi yaptım.

Bir süre bekledikten sonra kasiyerin iyi günler dediğini duydum. Ve birkaç poşet sesinden sonra yankının gittiğini anladım. Bende hemen kasiyer kıza dönüp suyu verdim barkodu okuması icin. o sırada hemen telefon kılıfının içine koyduğum parayı kıza uzatıp

-para üstü kalsın.

Dedikten sonra hemen suyu alıp koşarak marketten çıktım. Etrafa baktığımda yankının baya bir ilerlediğini gördüm. Kendimi farkettirmemeye çalışarak koşmaya başladım yankıya biraz yaklaştıktan sonra beni farketmesin diye adımlarımı yavaşlattım.

Yankı bu yoldan gittiğine göre evi bu tarafta olmalı. Yankı dar bir sokağa dönünce bende oradan döndüm. Keşke dönmez olaydım. Biri tek eliyle ağzımı kapatırken diger eliyle ellerimi tutmuştu. Allahım sen yardım et buda kim benden ne istiyor....

●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●●

Bu bölümü anca yazabildim. Büyük bir ihtimalle yeni bölüm biraz gecikecek çünkü bir taraftan bu kitap bir taraftan yeni yazmaya başladığım kitap bir taraftan dersler çok yoğun oluyo...
Oy ve yorumlarınızı benle paylaşın neden çünkü PAYLAŞTIKCA COGALIR...

SİZLERİ KOCAMAN KOCAMAN SEFİOOMM :)

TEHLİKELİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin