Bölüm 1

142 8 2
                                    

Annemin ölümünün ardından 2 hafta geçmişiti fakat acısı ilk günkü gibi tazeydi.Hayatta sadece ona sahiptim ama o da beni yüz üstü bırakmıştı.Annemin anlattıklarına göre babam ve annem kaçarak evlenmişti babam bir başka kadınla nişanlıydı ve bu yüzden doğal olarak ailede istenmemişti.İkisininde ailesi Amerika da yaşıyordu fakat kaçarak İstanbul a yerleşmişlerdi.Daha sonra ben ;Açelya Demirhan dünya ya gelmiştim fakat babam bizi terketmişti işte onun hakkında bildiklerim sadece bundan ibaretti.Annem ailesinin yanına dönsede onu kabul etmemişler ve annem beni tek başına büyütmeye başlamış.Evet Amerika da küçük bir dairede yaşıyorduk ve ben hem okula hemde part-time işe gidiyordum annem hasta olduğu için evi geçindirmek de bana düşüyor.Ama artık  o yoktu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.Kaderin bir kere de olsa yüzüme gülmesi için her şey den vazgeçebilirdim gerçi neye sahiptim ki benliğimden bile çoğu şeyi kaybetmiştim iki bayanın tek başına yaşaması hiç de kolay olmamıştı ve ben bu yüzde 17 yaşında olmama rağmen çok kötü şeylerle karşılaşmıştım. Bu zamana kadar hep bir şekilde ayakta kalmıştım, sanırım annemin varlığı beni güçlendirmişti. Şimdi ise yalnızdım. 

Başımı kaldırıp küçük dairemize baktım. Annemle benim dairem... Annem hayattayken bana dar gelen bu daire şuan tam tersine boş ve kocaman geliyordu. Gözlerimi kırpıştırıp gelmeye hazır ağlama krizini engellemeye çalıştım. Son zamanlarda tek yaptığım ağlamaktı ve böyle devam edersem tek başıma hayatta falan kalamazdım. 

"Kendini toparla." diye mırıldandım. Derin bir nefes aldım, dinlenmem gerekti işten yeni gelmiştim ve oldukça yorgundum. Koltuğun üzerindeki yastığı düzeltip pikeyi serdim. Diğer odaya geçip yatağa yatmaya henüz cesaret edememiştim. O odaya her girdiğimde annemin hasta halleri gözümün önüne geliyor beni çıldırtmak istercesine aklımdan çıkmıyordu. 

Bir mucizeye ihtiyacım vardı. Hayatım boyunca kimseye zarar vermemiş herkese yardım etmiştim. Şimdiyse benim yardıma ihtiyacım vardı ama etrafta kimse yoktu. Düşünmeyi bırakıp koltuğa uzandım. Uyuyamayacağımı biliyordum ama yapacak daha iyi bir şeyimde yoktu. Gözlerimi kapatıp kendimi her şeyin yoluna gireceğini ikna etmeyi denedim belki bu arada uykuya dalabilirdim. Kendimi uykunun kollarına bırakıyordum ki zihnime dolan zil sesi ile gözlerim aralandı. Rüya falan görüyor olmalıydım, tanıdığım kimse yoktu ki evime gelsin.

Zil ısrarla çalarken yavaşça doğruldum. Ağır adımlarla kapıya ilerledim. Vücudumdaki bütün kemikler düzgün dinlenmediğim ve ısınamadığım için sızlıyordu. Belkide benimde pek fazla zamanım yoktu bu fikirle acı bir şekilde gülümsedim. Kafamdaki düşünceleri bir kenara savuşturup kapıyı açtım.

Karşımda takım elbiseli bir adam dikiliyordu. Adam beni süzdükten sonra kafasını kaldırıp evin içine göz gezdirdi. Kaşlarımı çatıp yerimde kımıldandım. Başımı belaya sokmamış olmayı diliyordum. 

"Kime bakmıştınız?" diye sordum en emin ses tonumla. 

"Açelya Demirhanı tanıyormusunuz?"  

Adamı iyice süzdüm arkasındada bir kaç kişi vardı. Bunların benimle ne gibi bir işleri olabilirdiki. Kapımda badigart gibi dikilmiş adam sorusunu yenileyince, başımı salladım.

"Evet, tanıyorum. Onu neden arıyorsunuz?"

"Kendisi şuan nerde. Acele et çünkü acelemiz var."

"Onu neden aradığınızı söylemeden size cevap vermeyeceğim bayım"  

Adam sabır diler gibi iç çekti ve bana bir adım yaklaştı. Koruma olduğunu anlamam biraz geç olmuştu. 

"Dinleyin bayan bu acil bir durum nerede olduğunu söyleyin bizde vakit kabetmeyelim. Sizin boş vaktiniz çok olabilir ama bizim kaybedecek bir dakikamız bile yok"

Gizli MuhabirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin