XXXIII ♕ Geride Kalmış

3.6K 264 185
                                    

(Evet, yine şarkı eheheheh. Medyada Jason Walker'dan Down sizlerle. Öpüldünüz.)

♟♙♟♙

Nico

Hastane tıklım tıklım doluydu. Her yer hastalık kaynıyordu ve bu benim iyi hissetmemi falan sağlamıyordu.

Silena'dan uzaktım ve o ölüyordu. Bunun neresi bana iyi hissettirirdi?

Travis, fark etmediğim hızla bana doğru gelen sedyeye çarpmayayım diye kolumdan tutup beni kenara çektiğinde aklımı başıma toplamam gerektiğini kendime sert bir şekilde tembihledim.

"Sedye falan almamız lazım."

"Depoda var mıdır acaba?"

"Depoyu boşverin," dedim. "Acil kısmından alalım onlar depodan getirir."

"Yani, mantıklı. Bizim de acilen ihtiyacımız var."

"Sorun etmezler."

Kafamı salladıktan sonra beyaz floresanın aydınlattığı yoğun bakım koridorunun içinde yönünü hiç bilmediğim hastanede, acil olduğunu umduğum bir tarafa koşmaya başladım.

Kalabalık git gide daha da artmaya başladığında doğru yöne gittiğimden emin oldum fakat kimse görmeden nasıl çıkarıp malzemeleri çalacaktık bilmiyordum. Connor'a göz attığımda çoktan tek gözünü kısıp kaçış oranını hesapladığını gördüm. Bu konuda onlara güvenim tamdı.

"Acillerin, ameliyathane tarafına açılan arkada bir kapısı olmak zorunda. Oradan sedyeyi kaçırıp ameliyathaneden diğer tüm malzemeleri toplarız. Kalabalığın çoğu grip gibi hastalık için burada olduğunu varsayarsak orası şu an buradan daha tenha olur diye düşünüyorum. Eh, malzemeleri hemen alırız,"

"Kimseye gözükmeyiz ve Nico,"

"Gölge Yolculuğu ile kampa döneriz. Hadi çocuklar. Silena bekliyor."

Travis birden hapşırdığında kaşlarımı kaldırdım. Hemen hastalanabileceğini sanmıyordum. Bünyesi o kadar dirençsiz bir çocuk değildi.

"Doktora görünmeye gidiyoruz, sıra bizde. Rahat olun," diye açıkladı Travis. Şu çocukların işin içinde hırsızlık olduğunda Athena çocukları kadar zeki olmaları gerçekten takdire şayan bir olaydı.

Hermes kutsasın bu çocukları.

Rahat adımlar ile Travis'i tutarak acil kısmından içeri girdik. Çoğu görevli uyku ve yorgunluktan bayılmak üzere olduğu için göze batmadan kargaşa arasında arkaya kaynadık ve dışarıda konuştuğumuz o alana geldiğimizde çevremize bakındık. Köşede kolunda serum ile uyuklayan bir amca dışında tamamen boştu.

Kenarda, üstünde bir tür makine ile resmen bize hediye olan sedyeyi işaret ettim. Connor sedyeyi başından tutup tekerlekleri ile sürmeye başladı. Arada yanlarda gördüğümüz ve belki işe yarar dediğimiz ilaçları da alışveriş arabasına atar gibi sedyenin üstüne koyduk. Adeta markette gibiydik.

Koridoru bitirip merdiven önüne geldiğimizde acele ile çocuklara döndüm.

"Laboratuvar aşağıda olmalı. Ben kan işini hallederim kimseye yakalanmamaya çalışın."

"Will üç ünite kan alın demişti ama..."

"Ünite falan bilmem ben. Beş altı paket alıp gelirim." diye kestim. Travis göz devirdi ama karşı çıkmadı.

"Kan grubu ne biliyor musun bari?"

Merdivenlerden aşağı koşarken onayladım. "A+ kan grubu. Biliyorum tabi ki."

𝖼𝖺𝖽ı 𝗏𝖾 𝗀ö𝗅𝗀𝖾𝗅𝖾𝗋 𝗍𝖺şı ──  nico di Angelo ♢ pjoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin