XIII ♕ Açılma

3.8K 321 185
                                    

(Imagine Dragons'dan It's time ve Silena.)

Hayat, Akhyls'in kahkahası kadar imkansız, Hera'nın kıskançlığı kadar çıtır bir yapıda iken bir de buna artı olarak sıkı ağızlı bir Hades melezini katarsak iyice zor bir hale geliyordu.

Eğer bu melezlerden bir de Nico ile göreve çıkmak zorundaysanız, daha da zordu.

"Bugün göreve çıkacağız ama ilk nereye gideceğimiz belli değil. Üstüne üstlük Nico yine ortalarda yok, hala dönmedi. Çok pardon da görevde ne bok yiyeceğim ben?"

Toplantı yapılacaktı. Bu toplantıyı yapmak gerekliydi. O lanet ilk durağı belirlemek için toplantı yapılacaktı ama Nico hala ortalıkta yoktu.

"Sorumsuz olduğumu ima ettin, anlamadım sanma Cadı."

"Sonunda!" diye bağırdım ve dönüp Nico'ya baktım. "Ne o? Yanına gittiğin kızlar seni bırakmadı galiba?"

"Komik kız." dışlayıcı bir bakış attıktan sonra uyuklamaya başlamış melezler ile çevrili, bana genelde yatak olan, masanın yanımdaki baş köşesine ilişti ve önümüzdeki kehanetin ilk satırında parmağını gezdirdi. Uzun saçları oldukça dağılmış göz altları tekrar morarmıştı. "Rüyamda 'aydınlık tanrıça' bana kendini gösterdi. Kim olduğunu biliyorum yani."

Önümdeki açılı ve hiçbir yararı olmayan kitapları hızlıca kapattım ve ona dönüp kaşlarım kaldırdım. "Lafı dolandırmazsak? Bugün göreve çıkmalıyız da hani?"

Nico gözlerini devirip, pinpon masasına yaklaştı. Kalın ve eski bir kitaptan sayfaları karıştırdı ve ilk bölümlerden bir kısmı açıp yazılanları bize gösterdi.

Okumaya uğraşsam dahi disleksi buna izin vermeyeceği için denemeden bıraktım. Nico hızlıca "Rüyada onu gördüm. Theia'ymış." dedi.

Annabeth gözlerini kırpıştırdı. "Aydınlıktan ve değerli taşlardan sorumlu titan. Çok mantıklı."

Thea. Bir titan olduğunu ve tanrıların teyzesi olduğunu hatırlıyordum ama fazlası yoktu. Unutulmuştu, fazla ilgi görmemişti. İç çekerek kitapları tekrar karıştırdım.

"Tamam da ilk durak hala belli değil."

"Amaç Gölgeler Taşı'nı bulup onu Hekate ile takas yaparak Hekate'yi kurtarmak değil mi?"

"Ama Gölgeler Taşı'nı Theia'ya vermek felaket olur."

Durdum ve bir süre düşündükten sonra "Bence veriyormuş gibi yapıp taşı kendimize saklayalım." dedim.

Bana verilmiş aşırı zekayı böylesine güzel kullanmam gurur vericiydi. Nico sahte bir hayranlık ile yavaşça el çırptı. Gözlerimi devirdim.

"Aslında doğru söyledin. Bunu için bir yöntem düşünmeli..." Ellerimi teslim oluyormuş gibi iki yana açtım.

"Bendeki fikirler tükendi."

Kimse örnek verebilecek kadar zeki çıkmayınca toplantı iki saat sonraya ertelendi.

Herkes yavaşça dışarı çıkarken olduğum yerde kaldım ve Nico'ya baktım. Aslında onu bilip bilmeden yargılamayı veya suçlayıcı bakışlar atmayı ben de istemiyordum. Fakat bu elimde olan bir şey sayılmazdı.

Nico asabi bir tavırla bana bakıp "Ne var?" diye sordu. Omzumu silktim ve bir süre bir şey demedim.

"Cidden yapışık bir kızın yanına gidiyorsun." dedim yavaşça sonunda kendimi tutamadan. Açık pencereden içeri sızan bir hava akımı uzun saçlarını hafifçe titretti. Alayla güldü. "Bir kızın yanına gittiğimden bayağı eminsin."

𝖼𝖺𝖽ı 𝗏𝖾 𝗀ö𝗅𝗀𝖾𝗅𝖾𝗋 𝗍𝖺şı ──  nico di Angelo ♢ pjoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin