~3~

23 8 4
                                    

Multimedya Gece...

Okul çıkışı Mira da bizim servise bindi. Tuana'ya bizim eve gelmesini söyledim. Ama annesiyle işleri olduğunu dışarı çıkacaklarını söyleyince çok ısrar etmemiştim.

Serviste ikisinin ortasına oturmuştum. Resmen ikili koltukta üç kişi oturmuştuk. Tuana ve ben Mira'nın anlattığı komik şeylere gülmekten ölmüştük. Bir ara o kadar sesli bir kahkaha attımki elim le ağzımı kapattım. Servistekiler tip tip bakmaya başlamışlardı.

Bizim evin önüne gelince Tuana'yla vedalaşıp servisten indiğimizde Teoman'la Ömer de indi. Teoman neden inmişti anlamamıştım açıkçası. Teoman'a baktığımda o da bana bakıp tebessüm etti. Ömer de bizim okuldaydı ve Teoman'ın en iyi arkadaşı olarak bilinen komik biriydi. Ömer ve Teoman'a iyi akşamlar dedikten sonra Mira'yla eve geçtik.

Odama geçip üstümüzü değiştirdik. Mira'ya da benim kıyafetlerimden verdim.

Mira sarışın dı ve çok güzel fiziği vardı. Yani çok güzeldi.

Beraber mutfağa geçtik. Açtık hem de çok. Marketten pizza almıştım onu fırına sürüp beklemeye başladık. Piştiğinde hepsini bitirmiştik. Mira'nınkiden de iki dilim almıştım. Evet pizza canavarıyım. Sonrada odama geçip konuşmaya başladık. O sırada Sahil odaya girip "Abla spora,'' derken Mira'yı fark etti. Ve her zamanki gibi birbirlerine sıkıca sarıldılar. O an Sahilin yarım cümlesi gelince ikisini ayırıp,

"Hadi, hadi spora gidiyoruz." dediğimde Mira an laz ifadeyle bana bakıp "Ne sporu ya?"diye sordu.

"Ben spor salonuna yazıldım yazın. Ve..." diyerek saate baktığımda " tam da saati. Hadi beraber gidiyoruz." dedim bir çırpıda. Mira bana bakıp " Ama ben kayıtlı değilim. İzin verirler mi ki ?" diye masum bir şekilde sorunca gülerek "Neden vermesinler. Hem... deneme amaçlı geldim dersin. Memnun kalırsam devam edicem falan dersin. Hadi !" dediğimde "Tamam o zaman!" diye küçük bir sevinç çığlığı attı.

Benim spor kıyafetlerimden ona da verdim. Ve beraber hızlıca giyindikten sonra Sahil'e korkmamasını söyleyip evden çıktık. Spor salonuna doğru koşmaya başladık. Yolun yarısında telefonumun evde kaldığını hatırlamıştım. Ama artık spor salonuna gelmek üzereydik. Mira telefonunu yanına almıştı şanstan.

Salona gelince Deniz hocaya konuyu anlattığımda izin vermişti. Mira'yla birkaç ısınma hareketleri yapmıştık.

Bir süre sonra Mira "Ben koşu bandına bine eğim'' dedi. Bende "Sen bilirsin"dedim.

Mira kulaklığını takıp şarkı dinleyerek koşmaya başladı. Bende tek başıma kaldığımdan biraz daha DENİZ hocanın gösterdiği hareketleri yaptım. Sonra ilerideki halterler dikkatimi çekmişti. Oraya gidip kaldırmaya çalıştığımda baya bir ağır olduklarını anlamıştım.

Arkadan bir ses "Onlar sana göre değil."deyince arkamı döndüm. Teoman'dı. Ne yani o da mı bu salondaydı? Ah Gece evine yakın olduğundan olabilir mi? Diye iç sesi le konuşurken kendime gelip "Ah evet"dedim.

Sessizlik olunca "Baya bir ağırlar'' dediğimde "Sana göre öyle'' dediğinde "Bana göre?'' diye soru sordum.

"Aaa yanlış anladın. Sen yenisin galiba. Yani ilerleyen zamanlarda kaldırırsın. Ondan dolayı öyle dedim." deyince bende "A evet yeniyim. Ve önemli değil.'' deyip tebessüm ettim.

Mira'ya baktığımda keyfi gayet yerinde gözüküyordu. Teoman bana bakıp,

"Kahve içelim mi? Yanii kafeteryada?'' diye sorduğunda ben oldum. Bana mı diye sorasım geldi ama kendimi tuttum. Şaşkın bir ifadeyle "Im kahve yerine portakal suyu içsem olur mu?'' diye sorduğumda kahkaha atması bir oldu. Ve "Tabi olur.'' dedi.

Beraber kafeteryaya doğru ilerledik. Daha önce salonun kafeteryasına hiç gelmemiştim. Zaten spora başlayalı 1-1,5 hafta olmuştu.

Kafeteryaya girdiğimizde salonun hepsi buradaydı resmen. Çok kalabalıktı. Teoman'la arka masallardan birine oturduk. Teoman portakal suyuyla kahveyi alıp geldi. Teşekkür edip portakal suyundan bir yudum içtim. Imm. Şu portakal suyunun enfes tadı beni benden alıyordu.

Teoman'la konuşurken bir kaç tane çocuk "Oo Teo haber?'' deyip Teoman la el sıkıştılar. Teoman ''İyidir. Sizden naber?'' dedi.

''Ne olsun işte haftaya olan maçta sizi yenmek için çalışıyoruz. deyip pis pis gülünce Teoman 'da ''Çalışın çalışın hic olmazsa fark yemezsiniz.''diye laf sokunca çocuklar kızardılar ve birşey demeden gittiler. Teoman sessiz diyemeyeceğim şekilde ''Gerzek herifler''diye mırıldanmıştı. Sonra bana dönüp,

''Ya kusura bakma senin önünde'' deyince ''Önemli değil''dedim hemen.

"Haftaya okulun basket maçı var. Bunlarla."

"A öyle mi? Kesin yenersiniz bunları.''deyince gülerek "Sende maça davetlisin ona göre.'' dedi.

''Ben mi?''diye sorunca kafasını salladı. Bende gülerek ''Tamam o zaman gelirim.''dedim.

"Hem bize destek lazım.''dediğinde güldüm ve "Ben size destek için okulu toplarım.''dedim o da gülerek "Güveniyorum sana!''dedi.

"Bak göreceksin okulun hepsi orada olacak destek için."dedim. Biraz daha okuldan hocalardan konuştuk. Teoman çok komikti. İyi biriydi ayrıca. Konuşmasından sohbetinden anlamıştım.

O sırada kafeteryanın giriş kapısında Mira'nın kızgın kızgın buraya baktığını gördüm.
''Eyvah! Yandım ben!''dediğimde Teoman da ''Ne oldu? Bir sorunmu var?''dedi.

''Mira! Onu unuttum ben. Buraya geliyor. Öldürecek beni.''dediğimde kahkaha attı.
Mira gelince ''Gece!''dedi cırtlak bir sesle. ''Neredeydin ya? Korktum orada tek başıma!''deyince Teoman araya girip ''Kusura bakma. Ben Gece yi zorladım birşeyler içmek için.''dediğinde Mira nın yüzünde pis bir sırıtış ortaya çıktı. Ve ''Aaaaa öyle mi. Neyse ya önemli değil."dedi. Bende hemen "Hadi kalkalım geç oldu. Hem Sahil evde tek başına korkar.'' Mira ve Teoman aynı anda "Tamam o zaman.''dedi.

Yolda yürüyerek gitmeye karar verdik. Teoman'ın da evi bizim evin orada olmasından dolayı o da bizimle gelmek istedi. Mira da hemen 'olur' demişti. Şuan Teoman, ben ve Mira yan yana yürüyorduk. Eskiden Mira'yla konuşurken 'Teoman tatlı çocuk' demiştim. O da bunu hatırlamış olacak ki bizi yalnız bırakmaya çalışıyordu. Ve en sonunda bunu becerdi de.

Terinin soğumaması için koşacakmış hanımefendi. Ben ona evde gösterir im gününü. Neyse.

Teoman'la 'baş başa' bizim evin oraya geldik. Bahçe kapısının kulpunu tutup açacaktımki Teoman bana "İyi geceler'' deyince yüzümü buruşturarak arkamı döndüm. Teoman "AA pardon o anlamda demedim.'' deyince "Alıştım artık. Önemli değil.'' deyince o da güldü. Sonra vedalaştık. Teoman gidince bende eve gideyim bari dedim.

Bahçe kapısını açmaya çalıştım. Açılmıyor. Tekrardan denedim yok. Off. Telefonuda evde bırakmıştım. Anahtarda yoktu. Mira mutlaka evdeydi. Yolda görmemiştim.

Aşağıdan bağırmak da olmazdı. Hem bağırsam 4.kata sesimi duyuramazdım. Dışarıya bakan odalar benim ve Sahilin odasıydı. Ama ışıklar yanmıyordu. Oturma odasındaydılar herhalde. Bütün rezilliği göze alıp "Sahiiiiil'' diye bağırdım. Ses yok. Bir daha bağırdım. Yok Off çıldırıcam. O sırada yoldan bir köpek geçiyordu.

Ayy ne kadar tatlıydı bu. Ama yanına gitmeye korkuyordum. Köpek birden bağlamaya başladı. Nasıl havlıyordu öyle. Sanki birşey yapmışım gibi. Üstüme doğru gelmeye başlayınca gözlerim doldu. Korkmaya başladım.

O sırada apartmanın kapısı açıldı. Biri geliyordu anlaşılan. Azda olsa rahatlamıştım.
Gelen her kimse önce vanilyayla sigara karışımı bir koku geldi. Bahçe kapısının açıldığını işitince o gelen kişiye doğru koştum.

"Lütfen yardım et! Be-beni ısıracak!"dediğimde

"Ne yaptın da sinirlendirdin köpeği!?'' diye tanıdığım o sesi duydum.

Dora'nın sesini...

SONSUZ KARANLIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin