Yüzüne bir kez daha bakmamaya özen gösterek yerinden kalktım ve son surat koşmaya başladim.
O kadar hizliydim ki köşeyi dönünce gitmem gereken o görkemli bina ile göz göze geldim evet evett...
Hızla binaya girdim gerekli belgeleri danı şmaya gösterip soyunma odasına gittim.İlk yaptığım boş bir yere oturup nefesimi düzene sokmak oldu her gözünü kapattiğimda gözleri o mavi sürekli gözümün önüne geliyordu adeta zihnine kazınmıştı e yani her gün bir yakışıklıya çarpışmıyordu insan o mavi gözler çok tanıdık geliyordu ama nereden...
Bilekliğimin düştüğünü çantaya uzandiğimda fark ettim o an içimde bir şeyler adeta paramparça oluverdi, ve aklıma gelen şey yine mavi gözler oldu ancak onu veren gözler belki oniki belki on üç yildir her şansım her mutluluğumda o bileklikle adeta o da yanımda oluyordu.Küçükken ona aşıktım ve bu aşk yıllar geçtikçe bir ihtiyaca dönüşmüştü o gittikten sonra bir sevgilim dahi olmadı oysaki beni ne DOKTORLAR ne MÜHENDİSLER istemişti.
Bunları düşünürken içeriden bir ses son 5 dk diye anans geçildi hızlıca kıyafetlerini giyindim ve sıraya geçtim benim gibi birçok kişi de buradaydı her yaştan kadın veya erkek kalabalık bir gurup oluşmuştu bu beni sevindirmişti ancak bir yandan da kalbim küt küt atıyordu.
Eğer bilekliğim kolunda olsaydı böyle olmazdı o an ki delilikle üstümde tütüm ayağımda patiklarim dışarı fırladım yolda yürüyen çoğu kişi bana bakıyordu ama koştuğum için umurumda değildi o benim ilk aşkimdi ve onu kaybedemezdim.
O adamla çarpıştığim yere vardığında bilekliği her hangi birinin almaması için dua ediyordum taki görene kadar yok! yok! yok! yoktu iste.
Delirmek üzereyim ancak başka çarem yoktu geri geldiğim hızla geri döndüm.
Geri döndüğümde son 4 kişi kalmıştı oysaki benim moralimden iz yoktu.
Son olarak sunum yapmayı istemiştim ki herkes ballana ballana kabul etti.
Sıranın arkasına geri döndüm saat tik tak geçiyor zamanım azalsa da heyecanım daha da artıyordu.
İlk defa tek başımaydım ilk defa ne o vardı yanımda nede bilekliği heyecanlı değildim sadece korkuyordum.
Yaklaşık 10 dk sonra sıra bana gelmiş yavaşça kapıya yaklaşıyordum.
Yavaşça kapıyı açtım içeri girdim çünkü oda beklediğimiz gibi değildi dört bir yanı ayna kaplı olan bu odada jüri camın arkasındaydı onları sadece bir gölge olarak görebiliyordum.
Önce selamımı verdim daha sonra en iyi yaptığım şeye dans etmeye başladım piyano sesi odaya konulmuş mikro fondan geliyor müzikle adeta bütünleşerek dansımı bir an önce tamamlamaya çalışıyor, tamamladıktan sonra ise bilekliği bulmayı umuyordum.
Odaya konulan mikrofondan gelen piyano sesi kesilmiş onun yerine odayı tiz bir ses doldurmuştu.
Bi anda ne yapacağimi bilmeden umutsuzca kapıya koşturdum bir yandan kulaklarını kapatıyor bir yandan da kapıyı zorluyordum ancak nafile işte şu an bitmiştim yüksek sese karşı olan zaafım şu an kendini göstermiş kulaklarımı tutan ellerin güçsüzleşmeye başlamış ortada adeta ağaçtan düşen bir yaprakmişcasina sağa sola sallanıyor ayakta durmaya çalışıyordum kapıyı zorlayanları oynaya kapı kolundan anlasamda bir sonuç vermediği ortadaydı.
Beynim sanki uyuşmuşcasina hareket etmemi engellerken geri doğru sendeledim artik sesi net duyamiyor ancak kulak zarını yakıp geçtiğini hissediyordum.
Canım çok yanıyordu sanki bir şeyden korunmak istermişcesine cenin pozisyonunu alıp kulaklarını kapattim.
Yavaş yavaş bilincimi kaybetmek üzere olduğumu anladım, başım i kadar ağrıyordu ki gücüm olsa kafami yere bile vururdum .
İste bu benim icin hiçte beklendik birşey değildi .
Artik gözlerim kapanmış müzik susmuştur yada ben duymuyordum.
Zaten en büyük korkum da buydu sağır olmak ve dans edememek......
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz DANS
Roman d'amourIşıklar, perde ve bir iki üç Hissediyorum, ancak ses yok... Keşke, keşke alt yazısı olsaydı şu hayatın, Arka planda güzel bir müzik loş bir ışık ve dans ancak eksik birşeyler var... Duyamadiklarim... Bir genç kızın hayatinin en güzel günlerinden b...