Kalabalık

63 1 0
                                    

Yalnızlığı hissettiniz mi hiç en derinlerinizde? Acımasızca deşip geçti mi bedeninizden? En son ne zaman kalabalıklaştı içiniz, kalbiniz? Veya en son ne zaman kalabalığın içinde kaybolup unuttunuz benliğinizi? Sonunun hiç gelmeyeceğini düşündüğünüz o uzun yol gibi, sorularda hiç bitmiyor zihninizde. Ama sonra öyle bir yere geliyor ki, bir de bakmışsınız sorularınız bitmiş. - yanında sizi de bitirmiş - "başımı omzuna yaslandım,kötü günler geçti" der sanatçının biri. Sahi geçer mi yalnızlığınız bir omuzla bütünleşince başınız? "Kimin geçmiş ki bu zamana kadar.Öyle bir söz işte. Kapanmıyor yaralar,kalabalıklaşmıyor yalnızlıklarım.." Dediğinizi duyar gibiyim. Sadece duymakla kalmıyor, sanki kendi cümlelerimi dinliyor gibiyim. Haklısınız. Kabalıklaşmıyor yalnızlıklarımız. Ve en kötüsü de ne biliyor musunuz? Siz herkesin en kötü anında yanına olurken -ya da siz öyle olduğunu zannederken- sizin kötü zamanınızda yanınızda kimsenin olmaması. Hep aynı cümleyi duymuyor mu paslanmış kulaklarımız. "Aman canım geçer, zaman her şeyi çözer.." İnsanoğlu dediğimiz topluluğun ne kadar da işine göre davrananlardan oluştuğunu  kurcalamakla geçiyor bu aralar günlerim. Siz karşınızdaki insana ne kadar kol kanat gererseniz, o kadar karşılık bulamıyorsunuz bu hayatta. Hep "son" diyorsunuz, ama o sonu getiremiyorsunuz bir türlü. Bundandır ki kalabalıklaşmıyor yalnızlıklarımız. Bundandır ki kaybediyoruz hep bu hayatta. Mutlu olduğumuzu düşündüğümüz bir düzen içinde yaşıyoruz. "Düzen" diyorum -öyle olduğunu umarak. Sorsan hangimiz mutluyuz ki? Hangimiz maskelerinden kurtulmuş? Bundandır ki kalabalıklaşmıyor yalnızlıklarımız. Yalnız geldik, yalnız gideceğiz. Arkamızda tek bir gözyaşı dökenimiz bile olmadan belki de. "Kalabalıklaşmıyor yalnızlıklarımız, kulaklarımızda hep o paslanmış sözcük birikintisi"

YarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin