Ceza

368 25 6
                                    

Bir insanın öfkeli olduğunu nasıl anlardınız? Bakışlarından mı? Jest ve mimiklerinden mi? Duygu maskesi çok garip bir şeydi. Şuan karşımda duran Savaş ' ın öfkeli olduğunu tüm hucrelerimle hissediyordum. Hissettiğim bir şey daha vardı o da Bedenim de bana acaip derece de rahatsızlık veren panik duygusu.

Elimde kağıtlar dolan gözlerle Savaş ı izliyordum. Damarları belirginleşmişti. Ve bu haliyle bile iyi gözüküyordu. Bakışları çok soğuktu. Ama ben bu bakışları çok seviyordum. Soğuk da üşüsem bile şikayet etmezdim. Çünkü soğuk hoşuma giderdi. Onun Bakışlarında ki soğukluk canımı yaksa bile seviyordu.
.
Elimdeki kağıtları masaya bırakıp çoktan gitmiş olan sesimi bulmaya çalıştım. Kekeleyerek:
"Ben .. çok özür dilerim ...bilerek olmadı " dedim.

"Dolu olduğu belli olan masaya oturacak kadar salak mısın ?" Diye bagirmisti.

Etrafa baktığımda insanların bizi izlediğini gördüm. Bu daha çok gerilmeme sebep olurken kaçmış olan ozguvenimi aradım.

"Gerçekten beş dakika için oturmuştum. Nasıl oldu anlamadım kahve elimden kaydi" dedim.

Savaş öfkeyle ellerini saçlarının arasına geçirdi. Sakinleşmeye çalıştığı belliydi. Masada duran kahve bardağına bir hışımla alıp yere fırlattı. İrkilirken neden bu kadar öfkeli olduğunu anlamamıştım. Ödev zaten çok duzensizdi. Hocaya verse bile çok yüksek not alacağını zannetmiyordum. Tekrar bağırmaya başlayınca gene irkilmiştim.

"Kes sesini bunun cezasını çekecek sin biliyorsun demi ?
" dedi.Etraftan gülüşme sesleri duyunca utanç la Gözlerimi kaçırdım.

Savaş önce etrafa bakıp sonra yavaş adımlarla aramızdaki mesafeyi kapattı. Şuan Dudaklarımız ın yakın olması içimdeki korku duygusunu heyecana çevirirken Ani duygu değişimi afallamama sebep olmuştu.

Dudaklarını yavaşça kulağıma yaklaştırıp konuştu :

"Ödevimi sen yapacaksın , baştan " dedi. Bu dediğini sadece ben duymuştum. Çünkü fısıldamıştı. Ama onunda bir şey duyduğuna emindim . O da hızla atan kalbimin sesisiydi.

Hızlıca kafamı salladım. Ödevini mahvetmiştim ve o demese bile yeniden yapmayı ben teklif etcektim. Savaşın yüzüne bakınca şaşkın bir ifade gördüm. Bu haliyle o kadar tatlı gözüküyordu ki. Gülümsememek için kendimi zor tuttum. Galiba kabul etmeyeceğimi düşünmüştü.

"Yürü o zaman" diyince şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Ona öylece baktığımı görünce kolumdan tutup beni kantinden çıkardı bende ona itaat ediyordum çünkü suan düşündüğüm tek şey onun kollarımda olan eliydi. Benim aksime elleri sıcacıktı. Benim ellerim genelde buz gibi olurdu.

Benim Bedenim soğukken onun ruhu soğuktu.

"Nereye gidiyoruz ? " Deyince ellerini kolumdan çekti. Bunu yapınca sorduğuma pişman olmuştum. O da bana cevap vermeye tenezzül etmeyip yürümeye devam ediyordu.

Bense zaten onu takip ediyordum. Yürürken onu incelemeye başladım. Çok havalı görünüyordu.Yürürken ellerini ceplerinden çıkarmıyordu. Baştan aşağı simsiyah giyinmisti. Tıpkı benim gibi. Bu gülümsememe neden olurken Aklıma gelen bir şeyle aniden sordum:

" En sevdiğin renk ne ? "

Birden Duraksayıp dönünce ona çarptım. Düşmemem için kolumdan tutarken bu kadar yakın olmak nefesimi tutmama sebep olmuştu. Filmlerdeki gibi birbirimize uzun uzun bakacağımızı düşünmüştüm ancak o beni hemen bırakıp bir adım geri gitti.

" Seni ilgilendirmez" dedi. Onun huysuz sesini bosverip neseyle karışık bir sesle :

"Benim en sevdiğim renk siyahtır. Bana geceyi anımsa. ." Diye lafımı yarıda kesip Gözlerimi kaçırdım. Çünkü bana sorduk mu der gibi bakıyordu. Düşüncemde yanilmadigimi sarf ettiği cümleyle anlamıştım.

Sokak DövüşüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin