Sabah uyandığımda yorgunluğumu uykuya teslim etmiştim telefonumdan saate baktığımda yediye geliyodu bugün ilk iki ders boştu ve kendime vakit ayırma şansım vardı bu saatte yapabileceğim en iyi şey koşuya çıkmaktı hemen ayaklanıp dolabıma doğru ilerlerken odanın içinin bir erkek kokusuna benzer güzel bir koku ile dolmuştu sanki ama tam emin olamıyordum çünkü arasın kokusu böyle değildi ve baska da kimse giremezdi odama fazla üstünde durmayarak dolabımın başına geçtim elime bir tayt ve üstünede giymek için pembeli yeşilli bir atlet geçirdim hemen giyip saçımıda at kuyruğu yapıp çıktım zaten kimse yoktu makyaj yapmam saçma olurdu evin bahçesinden hızlıca çıkıp yola koyuldum önce yavaş ama tempolu bir şekilde yürümeye başladım bu sırada da telefonumdan Enrique Iglesias ın turn the night up şarkısını dinlemeye başladım hala aynı tempoda devam ediyordum biraz daha arttırdım hızımı birinin beni takip ediyormuş hissine kapilinca durup arkamı döndüm fakat sokakta benden başka kimse yoktu zaten hep villaların olduğu sakin bir mekandı tekrar önüme dönüp koşmaya başladım bu sefer yeterince ısınmıştım çünkü,yaklaşık bir saat kadar koşmuştum yorulduğumu anlayınca bir ağacın altında dinlenmeye başladım o sırada ağacı inceliyodum yaşlanmış görünüyordu acaba kaç yıllık bir ağaçtı gövdesindeki çatlaklıklara bakılırsa en az 30 yıl vardı yerdeki taşlardan birini alıp ismimin baş harfini kazimak için ayağa kalktım ve büyük bir D harfi kazıdım nasıl olduğunu anlamak için geri çekildim gayet hoştu . Toparlanıp tekrar hızlı şekilde yürümeye başladım aradan daha10 dakika geçmeden karşıma yol çalışması çıkınca yüzümü asıp tekrar geldiğim yönden devam ettim baş harfimi kazıdığım ağacın yanına doğru gidip soyadımın baş harfinide kazıyacaktım fakat biri benden sonra D harfinin üstüne çarpı işareti koyup kendi isminin baş harfi olduğunu tahmin ettiğim A harfini koymuştu çevreme bakındığımda kimse görünmüyordu hangi aptal böyle birşey yaparki ne cesaretle inat değil mi bende onunkini karaladim oh olsun az bile tekrar eve doğru yürümeye başladım eve geldiğimde ayşe ablanın (yardımcımız) mis gibi pişirdiği kek kokusu burnuma doldu hemen mutfaktan içeri girip ağzıma bir kek dilimi attım beni gören ayşe abla "uiy önce elunu yuzunu yıka da " diye çemkirmeye başladı "tamam da " diyip gülerek merdivenlerden çıktım güzel bir duş alıp hazırlanmaya başladım bugün formumdaydim onun için güzel havalı giyinmistim kısa kot şortumun üzerine beyaz atlet üzerine siyah fakir kol hırka giymiştim hem şık hem rahat koyu bir göz makyajı ve hafif bir rujla makyajimida tamamlayıp aşağı indim hülyada gelmişti zaten "günaydın bugün yine formundasın bakıyorum" "Aynen kendimi iyi hissediyorum bugün niye bilmiyorum ama mutlu gibiyim ee bugün napıyoruz bakalım" diye sordum genellikle hafta sonu günlerini hülya düzenlerdi çünkü " önce şu iki saatlik ders için okula gidicez mecbur sonrada bizim mekana gider birşeyler yeriz sonrasındada gecelere akarız " dediği sırada hakan içeri "cukka cukka üç yüz beş yüz " diyerek elleri havada içeri girdi bu çocuk hiç mi büyümeyecekti acaba bizi yine güldürmeyi başarmıştı biraz oturup atistirdiktan sonra okula gidip zorunlu olan dersimize girdik.
Sonunda bitmişti şu iki saatte hızlıca okuldan çıkmayı planlıyoduk koridorda yürüdüğümüz sırada herkesin bize bakmasını ne kadar sevmesemde hoşuma gidiyomus gibi davrandım tam dışarı çıktığımız sırada birden telefonum çaldı bir anda arasın bağırma seslerini duydum telefondaki ses" sakın yanındakilere birşey belli etme sana mesaj atacağım adrese geliceksin tek başına yoksa sevgili kardeşinin cesetini kendi ellerinle gomersin" diyip telefonu yüzüme kapattı elim ayağım buz kesmişti resmen ceset demişti şaka mıydı şimdi bu ama çok ciddiydi " ne oldu Kızım kimmiş ne dedi de böyle ruh gibi oldun " dedi hülya soylememem lazımdı " Kızım cevap versene" diye sendeledi beni hakan " hiç hiçbirşey yok sadece bir arasla buluşmamız lazım onun yanına gitmem lazım hadi sonra görüşürüz" diyip arabaya bindim zaten telefonum sesiylede mesaj geldigini anlamıştım hemen adresin olduğu yere doğru ilerledim adres bir kafeye aitti içeri girip çevreye bakinmaya başladım bir anda telefonum çaldı yine özel numaraydı hemen açtım " tam karşına bak beni göreceksin zaten" diyip yüzüme kapattı görmüştüm onu siyah penye giymişti kafasında da siyah kasketli bir şapka vardı yüzü görünmeyecek şekilde indirmişti aşağı doğru yavaşça yanına doğru gittim tam karşısındaki sandalyeye oturdum sonunda yüzünü görebilmiştim yüzünde dalga geçer gibi bir ifade vardı" kimsin sen ne istiyosun arastan yada bizden paraysa söylemen yeterliydi söyle ne kadar istiyosun " diye hızlı hızlı söylemiştim biran önce bu işin bitmesini istiyodum çünkü " kim olduğumu zamanla ögreniceksin şimdilik bilmen gereken adım arel para felan umurumda değil zamanla amacımı ogreniceksin zaten şimdi konumuza gelelim şimdi cevrende kim varsa arıyosun ve londradaki işlerle ilgilenmek için oraya gideceğini söyleyeceksin ve başka bilgi vermeden kapatacaksin sonrada birlikte londra ya gideceğiz" dedi her kelimesini idrak etmeye çalışıyordum " sen bizim kim olduğumuzu bilmiyosun galiba ipekcioğullarıyız biz seni yaşatmazlar ayrıca dediklerini yapacağımı düşündüğüne göre gerçekten salaksın gidiyorum ben" diyip ayaklanıcakken bir anda bileğimi tuttu "eğer buradan birlikte çıkmazsak aras ölür şakam yok sende ciddi olduğumu anlayamayacak kadar salaksin senin kim olduğun umurumda bile değil şımarık şimdi dediğimi hemen yap " diye sessizce ama sert bir sekilde uyardı gerçekten ciddiydi açık kahve gözlerinden belliydi bu başka çarem yoktu yapmak zorundaydım " tamam çek elini haddini bil kiminle konustuğunun farkına var arıycam" diyip hızla çektim bileğimi telefonumda rehbere girip hakanı aradim ikinci calista açmıştı "alo hakan benim acil londra ya gitmem gerekiyo haber vermek istedim oradaki işlerin başına geçmem lazım bir süre ortalarda olamiycam merak etmeyin kisa sürecek " bunu dediğimde arel denilen yirmili yaşlarındaki genç adama ters bakıp söylemiştim oda yine dalga geçer gibi gülümsemişti " duru ne oluyo allah aşkına bir anlatsan artık diyorum bir anda arasla bulusuyosun ve şimdi de londra işi çıktı " dedi " merak etmeyin gayet iyiyim arasta bunu söylemek için çağırmış neyse kapatmam lazım sonra görüşürüz sen soylersin hülyaya öptüm " diyip kapattım " annemle babamıda aramam lazım" dedim elimden bir anda telefonu çekip aldı "gerek yok aras halledicek o işi" diyip bileğimden tutup beni kaldırdı " ne yaptığını sanıyorsun ya sen" diye bağırdım çevredeki insanlar bize bakmaya baslamistı popüler bir kafe değildi hatta aslında bir çay bahçesi gibi de duruyordu buradaki insanların beni tanıması imkansızdı belkide sadece adımı duyduklarına emindim " boşuna çabalama senin havan burada geçmez" dedi " sen öyle san" diyerek önden havalı bir şekilde çıkışa yöneldim sonra durup arel denilen salağı bekledim gerçekten havalı ve yakışıklı bir tipti " ee araban yokmu" diye sordum " var artistlik yapmak yerine beni bekleseydin söylerdim şımarık" diyip hızlı hızlı önden yürümeye başladı güzel spor bir arabanın yanında durup sürücü tarafına oturdu ben hala ayakta bekliyodum kapımı açmak zorundaydı çünkü " neyi bekliyosun şımarık" diyip camdan baktı " kapımı açmanı bekliyorum" dedim oflayarak kapıyı açtı ve eğilip" bu ilk ve sondu şımarık bir dahaki sefere kaputa bağlar ve sürüklerim seni " dedi resmen şok yaşıyordum nereden biliyodu ki onunla geleceğimi " nereden biliyosun kaçmayacağımı " " Başka çaren yok çünkü ve mümkünse hava alanına kadar hiç konuşma" dedi ona sert olduğunu düşündüğüm bir bakış attım, sonunda gelmiştik havaalanına uçak sadece 20 dakika sonra kalkacaktı hemen işlemleri halledip uçağa bindik lanet olsun benim ne işim vardı bu adamın yanında niye herşey bu kadar hızlı gelisiyorduki ben koskoca ipekoğullarıydım inanamiyorum resmen bu düşünceler içinde ayakta dururken o çoktan koltuğu bulmuş oturmuştu bende yanına oturdum ama ben sadece cam tarafında oturabilirdim ki" kalk yer değiştirmemiz lazım ben bu tarafta oturamam " dedim sabır dilercesine" tam bir baş belasısın şımarık ayrıca emirleri ben veririm sinirlerimin son noktasındasın haberin olsun şimdi şu lanet olası cam tarafına geç ve sessizce otur yoksa uçaktan aşağı atarım" dedi gerçekten korkmuştum ama belli etmedim o altımdan kayarken bende üstünden geçip yerime oturdum bir an ellerini sıktığını gördüm kasılmıştı bir dakika ben bu kokuyu tanıyo gibiyim ama çıkaramıyorum benzettim herhalde diye düşündüm ben bu düşüncelerle kafamı yorarken gözlerimin kapandığını fark ettim inatlasmadan Kendimi uykuya teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader Kalemim
Romance( Küfür, Argo Kelime ve +18 İçerir ) Sanki sonsuz güzelliğe sahip gibi beni her defasında etkileyebilecek güçte onu hissetmek yada açık kahve rengindeki gözlerinde tüm o duyguları yaşamak sıcak teninin soğuk tenimi ılık hale getirmesi ona dahada yak...