3.Gün

16 4 0
                                    

Sabah kaktığımda Selim'in evindeydim. Saat 10:35'di. Okula geç kalmıştım. Selim yanımda yoktu. Selim'i bulmak için evi dolaştım. Selim odasında uyuyordu. Onu uyandırmak istemedim ama başka çarem yoktu.
- Selim, Selimm kalk hadi saate baksana geç kaldık. Dedim. Selim kaltı ve saate baktı.
- Melis okula geç kalmışız dedi.
- İşte bende ondan bahsediyorum. Dedim. Selim;
- Bu günde okulu astık. Yani bu saaten sonra gidemeyiz. İstersen burada kalalım dedi. Ben;
- Selim haklısın bu saaten sonra bende okula gitmem zaten. Ama ben artık eve gitmeliyim. Selim;
- Peki sen bilirsin. Ama istersen birlikte kahvaltı yapalım sonra git. Olurmu? "Olur" dedim ve mutfağa gittik. Kahvaltı yaptıktan sonra bir taksi çağırdım. Dışarıda taksiyi bekliyordum. Sokak fazlasıyla doluydu. Heryerde insanlar vardı. Çevreme bakınırken, iki çift masmavi gözün bana baktığını gördüm. Bende ona bakınca kalabalığın içinde kayboldu. Çocuk benim yaşlarımda, uzun boylu, kumral ve mavi gözlüydü. Çok tatlı birisiydi. Acaba neden bana öyle bakıyordu? Acaba beni takil eden o çocukmu? Kafamdaki hiçbir soruya cevap veremiyorum. Ben bunları düşünürken taksi geldi. Ve hemen taksiye bindim. Eve geldiğimde Saliha sultan yoktu. Tüm çalışanlarımın gözleri kıpkırmızıydı. Kimileri ağlıyor, kimileri kendilerini zor tutuyordu. Hayır! Olamaz! Aklıma gelen şey olamaz! Diğer çalışanım Mine'ye sordum;
- Saliha sultan nerde? Neden hepiniz ağlıyorsunuz? Mine göz yaşlarını silerek;
- Saliha sultan dün gece kalp kırizi geçirdi. Dedi ve ağlamaya başladı.
Elimdeki çanta yı attım ve ağlamaya başladım.
- Neden? Neden? Tüm sevdiklerim beni bırakıyor? Neden? Bu hayatta o kadar yalnızım? Nedeenn? Koşarak odama çıktım ve yatağıma uzandım. Ağlamaya devam ediyrdum. Camımdan biri baktı bana. Yeter artık kim o yaa?? Beni görünce yine kayboldu.
- Kimsin sen? Diye ağlayarak bağırdım. Kimseden yanıt alamayınca yastığıma sarıldım ve ağlamaya devam ettim. Annem, babam, saliha sultan öldü. Arkadaşlarım yüzüme bakmıyor. Sadece Selim kaldı yanımda. Sadece Selim. Artık yalnızım. Birde GÖLGEM var. Beni takip eden kişiden eminim. Onu tanımadığım için ona gölgem demeye karar verdim. Göz yaşlarımı sildim ve birdaha ağlamyacağım, güçlü kalacağım. Dedim kendi kendime. Arkadaşlarıma da ihtiyacım yok. Yalnız olsamda güçlü olacağım...

Gölgemi bulacağım. Onunla konuşmak istiyorum. Çünkü biliyorum onun amacı piskopatlık değil. Ve beni neden takip ediyor onu merak ediyorum. Dışarıya dolaşmaya, deniz kenarına gittim. Denizin karşısında bir banka oturdum. Etrafıma bakındım. Çok kişi yoktu. Ama bana bakan, gizlice beni izleyen biriside yoktu. Nerdesin? Nerdesin? Yaa. Saat daha 13:00'dı. Zaman bir türlü geçmiyordu. Yok yok yok! Hiç bir yerde yok! Uykum vardı. Bankın üzerinde uyuya kalmıştım. Nasıl olur?
Uyandığımda; gözlerim bağlıydı. Bir ses. "Erkek sesi uyandınmı?" Dedi. Bağırmak istedim ama olmadı. Çünkü ağızımda bağlıydı. Kıynaşamadım, çünkü heryerim bağlıydı. Hemde çok sert bağlanmıştı. Mmmm mmnm!!! Diye ses çıkarabiliyordum sadece. "Güzell uyanmışsın demek." dedi kısık bir sesle. Sesi benim yaşlarımda normal bir erkek gibi geliyordu. Beni kaçıran kişi benimle aynı yaşlarda olmalı. İçimdeki o kötü his korkuya sebep oldu. Ağlamayacaktım ama. Kendimi zor tuttum. Bana dediki;
- Sen daha kendin farkında değilsin istesen bu iplerden hemen kurtulursun dedi. Ama nasıl nasıl yapabilirimiki?
- Bağırısan seni kimse duymaz. Bağırmayacağına söz ver, ağzındaki bantı açıyim. Dedi. Bende olumlu yönde kafamı salladım. Bandımı hızlıca çekti. Canım acıdı. İlk sözüm;
- Neden bahsediyorsun? Nasıl kurtulabilirim bunlardan? Oldu.
- Nasılmı onu sen bilmelisin dedi. Hiç birşey anlamamıştım.
- Dene. Denesene. Dedi. Denedim zorlandım ama olmadı. En sonunda çok sinirlendim. Zorlandım. PATT ipler üstümde patladı. Ama bana bir şey olmadı. Çok şaşırmıştım. Kafamı yukarıya kaldırdım ve beni kaçıranı gördüm. Çok tatlıydı. Ama bir dakika beni takip eden kişi işte oo.
- Sensin dedim.beni izleyen sesin dimi? Dedim biraz sinirli bir şekilde.
- Evet, evet benim. Dedi. Bana bakarak hafif gülümsüyordu.
- Bak kurtuldun iplerden dedi. Ben de bilmiyorum nasıl kurtulduğumu. Ben bile şaşırdım ama o hiç şaşırmışa benzemiyordu.
- Nasıl yaptım bunu? Diye sordum ona. O da;
- Melis senin böyle yeteneklerin var. Sen özel birisin dedi. İsmimi biliyordu. Ne özelliğinden bahsediyordu? Beni nerden tanıyorsun? Sen kimsin? Ve ne özelliği? Diye sordum.
- Seni nerdenmi tanıyorum? Sende benim gibisin işte. Benimde sen gibi yeteneğim var. Benim yeteneğimde bu dedi ve ortalıktan kayboldu. Ne? Nerdesin? Dedim. Sonra hemen geldi.
- İşte benim yeteneğim, görünmez olabiliyorum dedi. Çok şaşırmıştım.
- Ve ben buyum dedi. Senin özelliğinde büyü yapmak
Yani büyü yapmak derken cadı gibi değil yani. Aklından geçenleri iyi yönetebildikten sonra istediğini gerçekleştirebilirsin. Ama bu özelliğini benim gibi iyi yönetmen lazım dedi.
Nasıl? Nasıl yapabilirim? Diye sordum.
- Nasılmı? Bunu zaman geçtikçe sana öğreteceğim. Aslında sen çok güçlü birisin dedi ve beni bir gazla bayılttı. Kalktığımda başım çok ağrıyordu ve evde yatağımda yatıyordum. Onu daha sonra ne zaman bulacağımı bilmiyordum. Birden yatağımın üstünde bir not buldum. Notta;
"Ben her zaman yanındayım GÖLGEN ." Yazıyordu. Sonra karşıma çıktı. Çok korktum.
- Korkma korkma benim seninle konuşmaya geldim dedi.
- Görünmez şekilde odamdamıydın dedim.
- Evet uyanmanı bekledim. Birazda uyurken seni izledim. Senin için bir sakıncası varmı? Dedi. Yuh uyurken beni izlemiş.
- Yani aslında var. Yoksa öncedendemi hep yanımdaydın? Diye sordum.
- Evet her zaman her yerde yanındaydım dedi.
- Ama neden?
- Nedenini sonra öğrenirsin. Neyse şimdi bunları değilde normal arkadaşmış gibi konuşsak olmazmı dedi. Tam olur diyecektim telefonum çaldı. Selim arıyordu. Elimle bir dakika işareti yaptım ve telefonu açtım.
- Efendim, Sevgilim
- Prensesim napıyorsun?
- Hiç evde oturuyorum. Sen napıyorsun?
- Şey ben evinin önündeyim. Gelmemi istermisin?
- Tabiki gel bekliyorum. Görüşürüz.
- Bay bay.

- Hemen şimdi saklanmalısın Selim geliyor.
- Sevgilin yani dimi? Tamam tamam saklanırım. Bu tiripte neydi şimdi?
- Görünmez olacaksın değilmi?
- Evett. Unutma her zaman güçlerini kullanabilirsin.dedi ve görünmez oldu.Tam o sırada Selim içeriye girdi. Sarıldık. Selim;
- Daha iyisindir umarım. Dedi. Ben;
- Daha iyiyim. Dedim ve odamdaki koltuğa oturduk. Biraz sohbet ettik. Selim bana birazdaha yaklaştı ve dediki;
- Ben yanındayken sana hiç bir şey olamaz. Güvendesin bunu sakın unutma tamammı? Dedi. Hı eminmisin beni bu gün kaçırdılar. Haberin bile yok!!! Demek istedim ama söylemedim tabiki.
- Tamam, unutmam. Dedim. Bana yaklaştı ve beni öptü. O sırada komidinimin üstündeki resmim yere düştü ve kırıldı. İkimizde resim düşünce bıraktık. Gölgem Selim'in beni öpmesinden rahatsız oldu galiba ama neden bilmiyorum. Ama şunu biliyorumki çerçeveyi o düşürdü. Selim bana bakarak. Korkma uca koymussundur. O da düşmüştür. Dedi. Korkmamıştım zaten başımı salladım. Geç olmuştu. Selim'le vedalaştık ve Selim gitti. Gidince Gölgem yanıma oturdu. Ben ona sordum;
- Selim beni öpünce çerçevi senmi yere attın? Biraz sinirli bir şekilde;
- Evet. Dedi.
- Neden attın? diye sordum. Biraz utanarak;
- Kıskandım çünkü. Dedi ve gitti. Neden gitmişti hiç bir fikrim yok. Beni kıskanmış demekki beni seviyor. Diye düşündüm ve yatağıma yattım. Sonrada uyudum.

"HERKEZİN BİR GÖLGESİ VARDIR "


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 23, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin