Çok kuulum keşke ölsem

Bölüm 8

Lan bu koku yoksa... lan ayağım boka girmiş. Onun kokusuymuş. İğrenç öğğğğğğ. 

 Şehrin sokaklarında aylak aylak dolaşıyorum. Eee ne yapacaksın iş yok, güç yok, para yok, pul yok. Sustuk sustuk önümdeki fıstık. Hahaha hepiniz kız sandınız dimiii??? Yok lan yok fıstık satıyorlar ondan bahsediyorum.Allahım şimdi de kendi kendime konuşmaya başladım. Yok lan bu işin sonu bok çukuruna gidiyor.... Neyse düşünecek daha önemli işlerim var benim." Neymiş o?" dediyinizi duyar gibiyim .İşsizim lan. Bundan önemli iş mi olur. Ellerim cebimde bir yandan yürüyüp bir yandan da düşünüyorum. Ne yapsam ne yapsam diye  düşünürken bir sidicinin önünde durdum. Hadi hayırlısı deyip kapıyı içeriye doğru ittim  ve ardından da kendim içeri girdim. Elime bir sepet aldım ve içine bir sürü film cd leri koydum va kasaya gittim. Herkes bana hayretle bakıyordu. Ne yani hiç bu kadar cd alan görmedilermi?. Eee yuh yani hangi devirde yaşıyor bunalar yaaa.  Tamam belki biraz abartmış olabilirim. Bak yine "birazmı?" dediyinizi duyar gibi oldum .  

 Herneyse cdleri aldım ve tatlımı tatlı, şirinmi şirin "lann yalan GÖT  kadar"  canım yazarcım sen niye karışıyon ki ben anlatıyordum ne güzel,.... işte evime geldim. Gelmeden de bir markete uğradım. Bir haftalık alışverişimimi yaptım ve bilgisayarın  karşısına kuruldum. Tam bir hafta aldığım  filmleri izledim . Hatta bazılarını iki kere bile izledim. Bir işi yapacaksam eğer en ince ayrıntısına kadar bilmeliyim.Bir haftanın sonunda baya bi şey öyrenmiştim. Bu gece artık işe başlamalıydım.  Üzerime siyah bir pantolon  ve t-shirt giydim . Siyah sırt çantamı da aldım ve içine gerekli olan malzemeleri koydum ve evden çıktım. Saat neredeyse gecenin üçüne geliyordu. Ama sokaklarda hala insanlarda vardı. 

"Lan niye uyumuyonuz ki siz?" diye söyleniyordum kendi kendime. Ama nafile. Sanki duyuyorlarda beni. Şehrin en küçük bankasının önüne geldim. Bankanın ön tarafında sadece iki tane kamera vardı. Biri sağ diğeri ise sol tarafa bakıyordu. Bilgisayar işini çok iyi biliyordum. Kendi yazdığım bir programla istediyim yerin kameralarını devre dışı bıraka biliyordum. Telefonla önce bu işi hallettim. Sonra da çantamdaki kar maskesiyle yüzümü kapattım. Sakin ve dikkatli adımlarla bankanın tam kapısının önünde dayandım. Ve etrafı inceledim. Kimse yoktu. Bende hemen cebimdeki aletlerle kapıyı kurcalamaya başladım. Ama kilit fazla sağlamdı. Yine de başaracaktım. Alnımdan soğuk soğuk terler akıyordu. Lan çok zormuş bu işler. Acaba daha başlamadan bıraksammı ki bu işleri? Diye düşünürken klik diye bir ses  duydum. 

"Sen neymişsin be abi?" diye bir tezavurat yapmadan da geçemedim. Evet doğru  tahmin kilidi açmayı başarmıştım. Sakince içeriye girdim. Girişten biraz ileride sağda güvenlik görevlisi vardı ama uyuyordu. Elimde el feneriyle kasayı arıyordum . İleride bir koridor gördüm. Aynı kolidorla biraz ilerledikten sonra kasayı bulmuştum. evet düşündüyüm gibi eski bir kasaydı.eski kasaları açmak yenileriyle kıyasta daha kolaydı. Hemen çantamdan  sulfurik asiti çıkardım ve kasanın üzerine birdörtken şeklinde döktüm.Demirin erimesi için birkaç saniye beklemem yeterliydi. Asit demiri eritirken cızz diye ses çıkarıyordu. Güvenlik görevlisinin uyanmaması icin içimden dua ediyordum. Birkaç saniyenin içinde kasanın kapağı dörtken şeklinde erimişti. Kasanın içinde bayaa bi para vardı. Paraları hemen sırt çantama doldurdum.Ve hızlı adımlarla çıkışa doğru yürümeye başladım. Lan ben bir şey unuttum. Ama ne. Tabi lan adamı bayıltmadım ki. Ya uyanırsa?Çantamdan hemen eteri çıkardım ve cebimdeki mendile biraz damlattım ve adamın burnuna tuttum. Adam önce bir uyanır gibi oldu ama sonra hemen bayıldı. Lan ne kolay oldu bu iş yaa. Bilsem daha önceden başlardım bu işe. Tam gaz çıkışa doğru giderken bir ses duydum. Vıy vıy vıy vıy ALLAAAAHH yakalndımmı lan???!!!. Daha yeni başlamıştım amaaa:((