Dün daldığım düşüncelerin ardından bugün ki son derse girmiştik son dersimiz fendi ve yine birlikte oturuyoduk. Dersin yarısın da hoca dersi bitirmiş serbest kalmamıza izin vermişti. Bizde Sandy'le muhabbet etmeye başladık, Sandy;
-"Dün akşam olanlar seni hiç germişe benzemiyor" dedi. Her ne kadar saçma bir cümlede olsa haklıydı gergin hissetmiyordum. Bende ona;
-"Aslında evet gerilmiyorun, çünkü bugüne kadar vampirler hakkında duyduklarıma göre yani insanla beslenmenizden yola çıkarsak beni yemek yerine orda savunman güvenimi kazandırdı o yüzden senden korkmak yerine sana güveniyorum." dedim emin ve tok bir ses tonuyla. Dediklerimi çok haklı bulan bir yüz ifadesiyle doğrulayarak bugün çıkışta bişeyler yapıp yapamıcağımızı sordu. Bende "Tabi ki neden olmasın" diyerek cevapladım. Tenefüs zili çaldığında beraber dolaplarımıza giderek kitaplarımızı yerleştirdik ardından beraber yürümeye başladık. Beni ailesiyle tanıştırmak istediğini söyledi. Korktum sonuçta onlar da vampir olabileceğini biliyordum, ya Sandy gibi değillerse diye düşündükten sonra Sandy'nin beni öyle bir yere götürmeyeceği aklıma geldi. Beraber evlerine gittik kapıyı çaldığımız da kapıyı Sandy'nin annesi Lilly açtı. Çok güler yüzlü ve nazik biri olan Lilly beni içeriye davet etti. Ailesi genişti kardeşleri, onların eşleri, annesi ve babası hepsi güler yüzlüydü. Beraber salona geçtik ve oturduk tanışma faslı bittikten sonra Sandy'nin babası Thomas konuşmayı başlatarak;
-"Demek bizim vampir olduğumuzu ögrendiği halde uzaklaşmayan genç sensin" dedi sorgulayan bir ses tonuyla. Bende karşılık olarak tebessüm ile birlikte "Evet, bayım o benim." diyerek samimi bir cevap verdim. Bunun ardından da Sandy'nin erkek kardeşi dışarıya futbol maçı oynamaya gidiceklerini söyledi ve beni de davet ettiler. O gece bir vampirle dışarı da başıma neler geleceğini anlamıştım ama yine de gidicektim. Hem kalabalıklardı hem de bana karşı iyi davranıyolardı. Belki de ilk kez vampir olduklarını bilen bir insan olmamdı sebebi ama yine de hepsi sıcak kanlıydı. Arabaya binmiş oynıcağımız yere giderken merak ettiğim çok şey vardı. Fakat sormaya çekiniyordum. Diye düşünürken Thomas bana dönerek;
-"Farkındayım evlat, kafanda çok fazla soru var bizi merak ediyorsun. Soru sormakta özgürsün, cevapları almayı hakediyorsun." diyerek çekingenliğimin geçmesini sağladı. Bende tabi ki aklıma takılan ilk soruyu sordum.
-"Bayım, sizler vampirsiniz. Peki neden insan kanı içmiyorsunuz, vampirler insan kanı içmezler mi?"
Sakin ve kendinden emin bir tavırla cevapladı Thomas;
-"Haklısın vampirler insanla beslenir, fakat benim aile zincirimin tamamında hayvan kanıyla beslenilmiş ve insanlarla iyi geçinilmiştir." diyerek açıklamasını yapsa da kafama bir şey takılmıştı. Tekrar soru yönelttim;
-"Peki sizden başka kaç aile zinciri var ? Ve onlardamı hayvan kanıyla besleniyorlar ?" diye sorduğum da ise konu biraz ciddileşti. Thomas bu sefer samimiyetini kaybetmiş resmi bir dille şöyle yanıtladı sorumu;
-"Vampirlerin 3 zinciri vardır bunlardan biri "Bloodsuckers'lar" diğeri "Bloodsellers'lar" ve biz "Nobility" olarak ayrılırlar. Bloodsuckerlar geceleri dışarlar da çok bulunurlar. Ve onlar senin dediğin kan emicilerdir. Bloodsellerlar insanlar için çok nadir tehdit oluştururlar. Bunlar genelde kan bankalarını soyarlar ve kanları satarlar. Nobilityler yani bizler ise soylular olarak anılırız. İnsan kanıyla beslenmeyiz. Soylularda her 10.000 yılda bir ölümsüz dişi vampir dünyaya gelir. Bu dişi vampirin bizden ayırt edici özelliği ise tüm 3 aile zincirindeki tüm vampirlerden güçlü olmasıdır. Bu yüzden diğer iki zincirden çoğu vampir bizi öldürmeye çalışır. Ve evlat karşında ki aile soylular zincirinin geriye kalan son ailesi.
****