Merak ettiklerimi öğrendikten sonra gözlerim yola dalmıştı ilerlemeye devam ediyoduk, karanlığın çöküşü gözler önüne seriliyor gittiğimiz orman yolunda ormandan gelen hafif sis yolumuzu kapatıyordu. İlerlemeye devam ederken yolda sohbet edip, şarkılar söylüyorduk. Thomas bir anda şarkıyı kapadı arabada ansızın iç ürperten bir sessizlik oluştu. Thomas sessizliği bozarak;"Geliyorlar." dedi. Sesi kızgın, öfke dolu olduğu kadar da soğuk ve sakindi. Herkes arabadan indi etrafa bakıyor ve birisini bekliyorlardı. Ben hiç bir şey duymuyordum. Korkum artmaya başlamış ve içimde bir ürperti vardı. Sandy yavaşca yanıma gelerek;
-"Endişelenme Ducas, soylularla birliktesin seni koruruz." dedi. Peki neyden koruyacaklardı? Hayvanlardan mı ? Yoksa onlar mı geliyordu diğer aile zincirleri ?. Kafamda bu soruları düşünürken etrafımızı saran sislerin arasında çok hızlı hareketlilik vardı. Normal bir insanın ya da hayvanın olamayacağı kadar hızlıydı. Sonra sislerin arasından gözleri kan kırmızısı, dişlerinde kan damlaları damlayan vampirler çıkmaya başladı etrafımızı saran 30-35 vampire karşılık 1 insan 7 vampirdik. 7 vampir ise soyunun son temsilcileriydiler. Üstümüze yaklaşan grubun önünde bulunan kişi Thomasa küçümser bir şekilde bakarak yaklaştı ve şöyle söyledi;
-"Vay vay vay Thomas Cristin. 7 soylu ve bir insanla birlikte böyle bir yoldan bu saatte geçmen ya senin aptal olduğunu gösterir yada anlaşma yapmak istediğini" diyerek soru yöneletti. Thomas ise kendinden emin olarak;
-"Ben anlaşma yapmam. Futbol oynamaya gidiyoruz ya yolumuzdan çekilirsiniz ya da burada kan akar." sert bir şekilde uyardı. Bloodsuckerlar gülmeye başladığın bir tanesi üzerime gelmeye başladı ve sesli bir şekilde "Demek bir insan, peki özelliğin ne kanının bir özelliğimi var, bakmak isterim." diyerek üzerime doğru yaklaştı. Herkes sakindi taaki vampir elini boynuma koyana kadar. Elini boynuma koyduğu anda Sandynin gözlerinden öfke fışkırmaya başladı. Sandy arkasına geçerek vampirin boynunu kopardı. Bu bir savaşın başlangıcıydı. Bloodsuckerların lideri el hareketiyle saldırmalarını emretti. Soylular doğaları gereği savaşçı olarak yetişmişlerdi. Bir soylu 2-3 vampirle baş edebilirdi fakat 4-5 tanesi fazlaydı. Kavga başladı herkes dövüşmeye başlamıştı. Kavga ilerledikce kazanıyoduk. Ama bunu çok erken düşünmüştüm. Sayıları 40'ın üzerindeydi. Soyluları bitirmek istiyolardı. Sandynin en küçük kardeşi Patsy henüz 7 yaşındaydı. Dövüşemediği için yanımda duruyodu. Bir vampir arkamızdan gelmiş olmalı ki kimsenin dikkatini çekmeden Patsyle benim yanıma gelmişti. Patsy savunmak için onunla dövüşmeye karar verdim. Fakat bu saçmalıktı ve benimle oyun oynuyordu. En son beni havaya kaldırdı sırtımı dizine vurarak beni öldürecekti. Sandynin bunu görmesi üzerine, Sandyin attığı vampir çığlığı bugüne kadar duyduğum en yüksek seslerden biriydi. Etrafımızı saran kilometrelerce büyüklüğünde ki ormanın tamamın da duyulmuş olmalı ki binlerce kuş gök yüzüne kalkmış hayvanların kaçarken çıkardıkları sesler duyuluyodu. Sandynin kıpkırmızı olan gözleri büyüdü içinde gök yüzü olan karanlık bir geceye dönen göz renginden öfke fışkırıyordu. Ellerinin tırnakları ve dişleri biraz daha uzadı. Ben bunları görürken bir anda kayboldu saliseler içinde beni yere indirmiş, beni havaya kaldıran vampiri yüzlerce kez tırnaklamış ve kafasını koparmıştı. Sandy ayağa kalktı diğer vampirlere baktı ve kulağa zarar vericek derecede olan çığlığını tekrar atmasıyla vampirlerin üzerine doğru koşması bir oldu. Ailede ki herkes durmuş Sandy izlerken Sandy 40 vampiri tek başına darbe almadan öldürmeye başlamıştı. Kaçmaya çalışanlara izin vermez hala gelmiş öfkeden çıldırmıştı. Peki bu kadar güç nereden geliyodu ? Yoksa o soyluların 10 bin yıl beklediği dişi miydi ? O kükremesi yoksa "Vampirin Çığlığı'nın" kendisi miydi ?
O ölümsüz dişi vampir miydi ?
***