Fransız menüsü

407 15 4
                                    

Barış: Uğur ah sendemi buradasın ne hoş bir rastlantı. Ben içimden hı ne demezsin ne hoş ya niye geldi şimdi bu hiç çekmeyeceğim bunu gıcık.
Uğur: evet Haklısın çok hoş bir rastlantı.
Barış: bize katılmazmısın.
Ben içimden hayır lütfen hayır de.
Uğur: çok isterim. Dedi ve tam karşıma oturdu. Of ya niye geldi şimdi. Bir rahat yemek yemek bile haram bana.
Uğur: merhaba Beste nasılsın.
Ben içimden bir de soruyor pis ukala zübbe gicik.
Ben: iyiyim Uğur bey siz nasıldınız.
Uğur: iyi olmana sevindim dedi sinsi bakışlar attı bana sanki artniyetli söylüyordu Açba aklından neler geçırıyor. Pis gicik.
Barış: eh hadi yemek Yemeğe geldik. Dedikten sonra menüyü tekrar elime aldım. O Sırada Uğur'un bana baktığını fark ettım yüzüne piç smiley yerleştirmiş bana bakıyordu me istiyor bu adam ya. Tekrar menüye baktım ve menünün Fransızca olduğunu fark ettim. Allah'tan üniversite yıllarımda restorantlarda çalıştım o sayede yemeklerin isimlerini biliyorum bu kadar lüks bir yer değildi ama Fransızca öğrenmeme vesile oldu.
Kısa süre sonra garson geldi ve bizden siparişleri istedi.
Barış ve Uğur siparişlerini verşer ve son olarak ben kaldım.
Ben: ben bir saute de poulet alayım lütfen dedim.
Uğur bana şaşırmış bakışlarla baktı ve...
Uğur: Beste hanım sizin Fransızca bildiğinizi bilmiyordum CVnizde yer almıyor.
Ben: bilmiyorum zaten yani CVmde yer verecek kadar bilmiyorum ancak kendimi tanıtacak kadar ve yemek isimlerini biliyorum. Üniversite yıllarımda restoranlarda garsonluk yapmıştım.
Barış: bunu bilmiyordum neden anlatmadın.
Ben içimden bu ne ya sanki hayatımı anlattım ona bütün gün ne yapmaya Çalışıyor Uğur'un önünde. Of ya iyice ayar oluyor bana.
Uğur: Bayağı samimisiniz.
Barış: evet çok iyi bir arkadaş edindim bugün.
Arkadaş ,of kızım ya ne sandın zaten adam iki güldünüz diye sana aşık mı olacaktı hem çok yakışıklı zaten bana bakmaz.
Ben: evet çok iyi birer arkadaş olduk.
Barış: Uğurcum seninde besteye Söylemek istediğin birşey yokmu ?
Uğur: hayır.
Barış: Uğur bence sen hala besteye bir özür borçlusun.
Ben: Barış gerçekten gerek yok.
Uğur içinden demek Barış.
Uğur: besteyide duydun.
Barış Konuşmak istedi ama ben onu susturdum. Ardından yemekler deldi Yemeğe başladık. Barış'ın telefonu çaldı ve yanımızdan ayrılmak zorunda kaldı.
Barış: Beste bir Arkadaşım kaza geçırmiş benim acil gitmem Lazım çok üzgünüm.
Ben : ah çok geçmiş olsun. Birşeye ihtiyacın varmı bende geleyim mi.
Barış: yok citti birşey değil siz rahatımıza bakın. Yarın Görüşürüz.
Ben: peki Görüşürüz.
Uğur: dikkatli git kuzen.
Ben: bende artık kalkayım saat epey geç oldu.
Uğur: daha Yemeğini yemedin.
Ben: olsun geç oldu benim gitmem Lazım.
Uğur: peki o zaman seni bırakayım.
Ben: yok teşekkür ederim zahmet vermeyeyim size giderim ben. 
Uğur: inat etmek.
Ben: gerçekten, zahmet vermek istemem size.
Uğur: tamam sen bilirsin. Garson hesap lütfen.
Garson: hesap ödendi az önce giden bey Hesabı ödedi. Ben içimden ah canım ya o telaşın içimde unutmamış.
Ben: iyi Akşamlar.
Uğur: iyi aşamlar.
Restorandan çıktığımda hava kararmıştı. Bu saate sokakta Olmayı hiç sevmezdim. Yürümeye başladım. Yolda yağmur bastırdı. Ve bir tahliksizlitir otobüsümüde kaçırmıştım of napcam ben şimdi Yağmurda iyice bastırdı. Yürümeye devem ettim. Sokakta taksi aramaya başladım. Birden bir araba durdu. Camı açıldı ve arabada Oturan Uğurdu.
Uğur: hadi atla.
Ben: ama...
Uğur: atla dedim hasta olacaksın.
Ben: peki.
Uğur: niye inat ediyorsun sidik siklam olmuşsun. Dur sana çeketimi vereyim.
Ben: teşekkür ederim.
Sürmeye başladı Arabanın içinde rahatsız ediçi bir sessizlik vardı. Bu sessizliği bir süre sonra radyoyu açarak bozdu. Radyoda romantik bir şarkı çalıyordu baya rahatsız ediciydi bu arabada yalnızız ve bir de bu müzik hiç olmadı bu of ya sıcak bastı beni.
Ben: şey siz beni Üsküdar çivarjnda bıraksanız yeter.
Uğur: Seni evine bırakacağım itiraz istemiyorum.
Ben: ama.
Uğur: itiraz yok dedim.
Bir süre daha sesiz bir şekilde yolu izledim onunla yalnız olmakdan dolayı rahatsızlık duyuyordum. Mahalleye yaklaşınca durmasını söyledim.
Uğur: neden burda mı oturuyorsun ?
Ben: hayır ama burada insem iyi olur. Mahalleye kadar gitmemiz pek hoş karşılanmaz.
Uğur: neden ?
Ben: yaşlı teyzeler işte.
Uğur: insanların senin hakkında ne düşündüğünü bu kadar mı önemsiyorsun oysa senin hakkında farklı bir izlenim edinmiştim.
Ben: yok benim için sorun teşkil etmiyor ama annemi üzecek bir şey olsun istemiyorum o yüzden benim burada inmem en münasibi olur.
Uğur: peki iyi Akşamlar.
Ben: herşey için teşekkür ederim. Yarın Görüşürüz. Ah az kalsım unutuyordum ceketiniz.
Uğur: sende kalsım dışarısı soğuk.
Ben: peki tekrar herşey için teşekkür ederim dedim ve eve doğru yürümeye başladım. Eve varmama az kalmıştı birden biri kolumu çekti. Döndüm ve o kıişinin Necmi olduğunu gördüm.
Ben: noluyoruz ya bırak kolumu. Manyak mısın.
Necmi: evet manyağım sen delirttin beni herkese veriyon bana gelince olmaz diyon.
Ben: ne diyorsun sen ya bırak kolumu. Pislik bak polisi arayacağım dedim. Manyak bana tokat attı. Yere düştüm dövüşme sesleri duyunca Kafamı kaldırdım. Baktım.....

Burada kesiyorum biraz gerilim yaratmak için sizce besteyi kim kurtarıcak tahminlerinizi bekliyor olucağım bir sonraki bölüm pek yakında yayınlanacak üstünde çalışıyorum keyifli okumalar sizi seven yazarınız ;)

Evde kalanlar kulübü #wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin