Le Herrisson isimli Fransız filmini izlemeye başladım.Bir apartmanda yaşayan Paloma isimli küçük bir kızın dünyasına konuk oluyoruz bu filmde.Bir film kamerası var küçük kızın ve insanları kaydetmeyi çok seviyor.İnsanları gözleyip,anlamaya çalışıyor.Kendine bir sınır çiziyor 11 yaşındaki Paloma.Şu tarihe kadar bir cevap bulamazsam 12.yaşıma girdiğimde kendimi öldüreceğim.Elbette bu filmin hikayesindeki küçük kızın durumu kendi hikayemi aklıma getiriyor.Anlamsız bulduğum bir dünyada bir anlam bulamadığımda kendimi öldüreceğim demiştim yıllar önce taşındığım apartmana.Paloma gibi insanları gözlemleyip defterime notlar alıyordum.
Paloma kazanmak için başkalarını öldürme fikrinin karşısında duran bir kız.Çevresindeki herkesin birbirini yoketmeye çalıştığının farkında ve bundan oldukça rahatsız.Bir yemek sahnesinde büyüklerden biri go oyununun japon icadı olduğunu söylüyor ve Paloma yanlış bulduğu bu söyleme itiraz ediyor.Küçük bir kız tarafından "yanılıyorsunuz bayım" denilmesi büyük adamın hoşuna gitmiyor ve yanlış söyleminde ısrar ediyor.Paloma ısrarla go oyununun çinlilere ait olduğunu ve satranç ile benzerliği bulunmadığını belirtiyor.Satrançta kazanmak için rakibinizi öldürmeniz,yok etmeniz gerekir ama go oyununda kazanmak için en iyi yapıyı inşa etmeniz gerekir,diyerek büyüklüğünü gösteriyor.
"Bütün mutlu aileler birbirinin aynı ama her mutsuz aile birbirinden farklı."Bu cümleyi duyduğumuzda yalnız ve mutsuzlar apartmanına yeni bir komşunun geldiğine tanık oluyoruz.Japon bir komşu ve büyük ihtimalle filmin zen bağlantısı.Bay Kakuro filmin savior arketipi.
Bay Kakuro apartmanın huysuz kapıcısında bir şey farkediyor.Leo Tolstoy'un Anna Karenina isimli romanından hoşlandığını anlıyor ve kadının içinde çıkması gereken bir duygu olduğunu görüp onun ruhuna dokunmaya çalışıyor.
Apartmandaki en hoş detay iletişimsiz insanların arasında sakin sakin dolaşan kedilerin varlığı.Kedilerin dünyası ve insanların dünyasını karşılaştırma imkanı da buluyoruz bu hoş filmde.Paloma'nın kedilerinin isimlerinin Meclis ve Anayasa olması küçük kızın nasıl bir aile içinde yaşadığı hakkında ince bir detay sunuyor bizlere.
Bu arada bay Kakuro'nun evindeki tuvaletine oturulunca Mozart çalmaya başlanmasıyla,Japonların çok ilginç insanlar olduğunu bir kez daha hatırlıyoruz.
Paloma da tıpkı benim gibi toplumdaki mazoşizm çılgınlığına ve antidepresan bağımlılığına karşı çıkıyor.acının sahte bir durum olduğunu ve bunun kapitalizmin bir oyunu olduğunu açıkça belirtiyor küçük ama farkındalıkla yüklü beyin.
Bizim gibileri tuhaf bulabilirsiniz,arkadaş olmak istemeyebilirsiniz,anlayışla karşılarız.Konuşmayı seven tipler değiliz,sizler gibi olmaya çalışıyoruz bazen sosyalleşmek adına,biraz muhabbet için -miş gibi yapıyoruz ancak samimi olmuyor.En azından sessizce aranızda dolaşmamıza izin verin.
