BÖLÜM 4: Ayrılık Zamansız Gelir

103 11 2
                                    

5 Ay Sonra
Alarmla uyandım. İçimde bi huzursuzluk vardı. Hastaneye gideceğim günlerde hic böyle olmazdım.
-- Röntgencimin adını da öğrendim. Konuşuyorduk. Aramızda olan bi kaç tatsız olayı da anlaşarak aştık. Sevgili olduk.Ben mutluydum Cengiz de mutlu görünüyordu. Onun da mutlu olduğunu hissediyordum. Tanrım onu o kadar çok seviyordum ki...
Herşeyini seviyordum. Tikimle uğraşmasını , küçük sevgilim demesini , çok sakar olduğum için sürekli dikkat et demesini bunun gibi birçok şeyi. Onu bana hatırlatan herşeyi keyifle izliyordum. Ben ona çok alışmıştım. Onsuz yapamayacağımı biliyordum. Lise 3 bitti. Lise son oldum. Lise bitince hemen atanacak beraber çalışacağız diye bir karar aldık. Çalışmaya başladıktan sonra evlenmeyi düşünüyorduk. Bunları hayal ediyoduk. Hayallerimizi gerçekleştirmek için benim sınavlarıma çok çalışmam gerekiyodu. Onun için yapamayacağım birşey yoktu. Sınavlara çalışmaya daha şimdiden başladım. Eskisi kadar telefonla uğraşmıyordum. Matematiğe sıfırdan başladım. Bu benim için biraz zordu ama olsun. Onunla az konuşuyorduk. Ben onu fazla sık boğaz etmek istemiyordum. O da benim ders çalışmama en olmak istemiyordu.--

Kalkıp hastane için hazırlandım. Bugün evden biraz geç çıktım. Yaz stajı olduğu için sorun olmuyordu. Hava sıcaktı. Yine kulaklığımı taktım. See You Again şarkısını açtım. İçimde hala o tuhaf his vardı. İçim buruktu. Tanrım neden böyle hissediyordum? İlk hastane servisini kaçırdığım için ikincisini bekledim. Yarım saat sonra ikinci servis geldi ve bindim.

Bir anda hastaneye gitmek istemedim. Orada üzüleceğim hissi doğdu içime. Cengiz'in benden ayrılmak isteyeceğini düşündüm. Ama bu öyle bir histe değildi. Araba hareket etti. Hastaneye yaklaşınca mideme kramp girdi. Kalbim hızla atmaya başladı. Hastaneye iyice yaklaşınca bir trafik kazası olduğunu gördüm. Etrafta sivil insanlar ve sağlık personelleri vardı. Tanrım bu neydi böyle.

Şaşkınlıkla gözlerimi ovuşturdum. Kazada iki araç çarpışmıştı ve bu araçlardan biri kaçırmış olduğum hastane servisiydi. Hemen bulunduğum servisi durdurmak için şoföre seslendim. Önce itiraz etti ama sonra benim de bi hemşire olduğumu söyledim ve yardım etmek istediğimi söyledim. Hemen arabayı durdurdu. Kazanın olduğu yere koşar adımlarla gittim. Ayaklarımı hissetmiyordum. Koşmak için çok zorladım kendimi ama bunun için kendimi iyi hissetmiyordum. Olay yerine vardığımda yanaklarımın ıslandığını hissedebiliyordum. Arabada 8 kişi vardı. Bunlardan 5 kişi ağır yaralıydı. Diğer 3 kişi bir kaç kırıkla kurtulmuşlardı. Ağır yaralıları hemen acil servisinin kırmızı alanına aldılar. Ben ne ara oraya kadar gelmiştim. Nasıl gelmiştim hiç bilmiyordum. İçeri girmek için kendimi hazır hissetmiyordum. Birşey beni engelliyordu. Herşeyi bir kenara bırakıp içeri girdim.
Hıçkırıklarım boğazımda düğümlendi. O , oradaydı. Cengiz orada kanlar içinde baygın bir şekilde uzanıyordu. Müdahale ediliyordu. Birşey diyemedim. Yanına gittim. Kalp masajı yapılıyordu. Kalbi durmuştu ve elleri morarmıştı. Elini tuttum. Elleri soğuktu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Sersemleşmiştim. Onu öyle görmek canımı acıtıyordu. Kalp masajını yapan hemşire benim kalp masajı yapmam için beni yanına çağırdı. Cengiz'in kalp masajını ben devam ettirecektim. Hemen hemşirenin yanına gittim. Hemşire ellerini Cengiz'in göğsünden aldığı gibi ben ellerimi koydum ve tüm gücümle kalp masajı yapmaya başladım. Kaburgalarından bazıları kırılmıştı. Canım acıyordu. Onu öyle görmek beni çok üzüyordu. Hıçkırıklarıma engel olamadım ve ağlamaya başladım. Kalbi atmıyordu. O kadar masaja rağmen hala atmıyordu. Ağladığım kadar var gücümle de kalp masajı yapıyordum. Daha onunla gerçekleştirecek hayallerimiz vardı. Beni böyle bırakmaması için içimden dua ediyordum. "Nolur beni böyle cezalandırma tanrım. Ben onsuz nasıl yaşardım ? Beni böyle bırakmasın lütfen."Ağlamamı durduramıyordum.
"Yeter artık. Bu saatten sonra yapılacak müdahaleler O'nu geri döndürmeyecek"diye seslendi doktor. Onun öyle demesiyle Cengiz'in mosmor kesilen vücuduna baktım. Ne yani beni öylece bırakıp gidecek miydi? Verdiği sözleri yerine getirmeden gitti.
Kalp masajını bıraktım. Ellerini tuttum. Elleri eskisi gibi sıcacık değildi. Kanlı yüzüne baktım. Açık kahverengi sakalları bulaşan kanla kızıllaşmıştı. Saçları her zaman ki gibiydi. Gözleri... Gözlerine son birkez bakamadan gitti. Bir daha gülmeyecekti bana. Küçük sevgilim demeyecekti. Sinirlendirmeyecekti. Bir daha sarılmayacaktı. Öpemeyecekti elmacık kemiğimin üstünden. Ben onsuz nasıl yaşayacaktım? Nasıl devam edecektim hayatıma? Kırmızı alanda bulunan hastalar yoğun bakıma kaldırıldı. O hala oradaydı. Yanına uzandım. Son kez yanında olmak istedim. Sımsıkı sarıldım. Başımı göğsüne koydum. Hala aynı kokuyordu. Ağlıyordum. Ben bu acıyla yaşayamazdım. Onu çok seviyordum. Elimi sol göğsünün altına koydum. Eskiden böyle yapınca orada ritmi beni sevdiğini söyleyince düzelmeyen birşey vardı. Şimdi hiçbir şey hiçbir kıpırtı yoktu. Hastane personelleri artık kalkmam gerektiğini söyleyince hepsine bağırdım. "Hayır, bizi rahat bırakın. O şimdi uyanacak. O beni çok seviyor. O bırakmaz beni. Benim okulu bitirmemi bekliyor. Sonra evlenicez biz." ağlayarak söylediğim son cümlelerimdi. Ona daha da sıkı sarıldım sanki hiç bırakmayacakmış gibi. Cansız bedenine kapanıp hıçkıra hıçkıra ağladım. Ondan bana kalan hiçbir şey yoktu. Uzanıp kolundaki bilekliğini aldım. Kan bulaşmıştı. Gözlerimin ağlamaktan şiştiğini hissediyordum. Beni zorla oradan çıkardılar. İsmini haykırarak ağlıyordum. Kapıyı kapatmadan önce üzerine örtülen beyaz örtüyle onu izledim. Bu onu son kez görüşümdü.


Fall in LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin